Kosova ve Sırbistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için Avrupa Birliği’nin (AB) arabuluculuğunda 2011 yılında başlayan diyalog sürecinde gelinen son noktada, Kosova Cumhurbaşkanı Haşim Thaçi’nin “toprak değişimi” söylemleri yeni tartışmaların açılmasına neden oldu. Her ne kadar konu hakkındaki detaylar paylaşılmamış olsa da analistler, Kosova’nın kuzeyinde Sırpların yoğun olarak yaşadığı Kuzey Mitrovitsa’nın Sırbistan’a, buna karşın Sırbistan’ın güneyinde Arnavutların yoğun olduğu Preşova Vadisi’nin de Kosova’ya verilmesi üzerinde anlaşıldığını iddia ediyor. Ancak etnik kökene dayalı böylesi bir toprak değişiminin birçok farklı unsuru sınırları içerisinde barındıran diğer Balkan ülkelerini de olumsuz etkileyeceğine kuşku yok. Bu durumun farkında olan başta Balkan ülkeleri olmak üzere AB de böyle bir değişime sıcak bakmıyor.

Toprak Değişiminin Kosova ve Sırbistan Açısından Değerlendirilmesi

Kosova hükümetinin, sınırları içerisinde bulunan ve nüfusunun çoğunluğunu Sırpların oluşturduğu Kuzey Mitrovitsa bölgesini yönetebildiğini söylemek pek mümkün değil. Bu sebeple hâlihazırda idaresini sağlayamadığı bir bölgenin Sırbistan’a verilmesi, aslında ülke içi bir sorunun ortadan kalkması anlamına geliyor. Ancak savaşla kazanılmış olan bu toprakların masada kaybedilmesinin verdiği hoşnutsuzluk bir yana, yer altı madenleri açısından zengin olan bu bölgenin yitirilmesi, ülke için önemli bir kaynak kaybını ifade ediyor. Elektrik üretiminin %90’ından fazlasını kömürden elde eden Kosova için, bu bölgede yer alan ve Balkanların en büyük madenlerinden biri olan Trepca’dan vazgeçmek aslında hiç kolay bir iş değil. Yine ülke için hayati önem taşıyan hidroelektrik santralinin bulunduğu, Arnavutların Uyman, Sırpların Gazivode olarak adlandırdığı baraj da bu bölgede yer alıyor.

Öte yandan Kosova ve Sırbistan arasında toprak değişimi yapılmaması, Kosova’da uzun dönemde tıpkı Bosna-Hersek’tekine benzer bir süreç yaşanmasına sebep olabilir ve Kosova yönetimi Sırbistan tarafından sabote edilebilir. Zira AB’nin dayatmaları sonucu Sırp Belediyeler Birliği’nin kurulması, ülkede zaten büyük sorunlar yaratacak bir mesele. Bu birliğin, Kosova yönetimi üzerinde adeta Sırbistan’ın maşası olarak görev alacağına ise şüphe yok.

Diğer taraftan, Kosova’yı hâlihazırda zaten kendi toprağı olarak gören ve söylemlerinde de bunu ortaya koyan Sırbistan açısından Kuzey Mitrovitsa bölgesinin topraklarına resmen dâhil edilmesi, sadece formaliteden ibaret bir adım. Öyle ki geçen hafta Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç’in bu bölgeye yaptığı ziyarete Kosovalı hiçbir devlet veya hükümet görevlisinin eşlik etmemesi, Vuçiç adeta Sırbistan’ın bir bölgesini ziyaret ediyor izleniminin ortaya çıkmasına neden oldu. Bu bağlamda Kuzey Mitrovitsa’nın Kosova’ya bağlı ancak Sırbistan kontrolünde bir bölge olarak kalmasının stratejik olarak Sırbistan açısından hâlihazırda oldukça avantajlı bir durum olduğuna da belirtmek gerekir.

Buna karşın Sırbistan’ın Makedonya’ya açılan sınır kapısının ve önemli otoyollarından birinin bulunduğu Preşova Vadisi’nin Kosova topraklarına dâhil edilmesi konusu ise, Sırpların üzerine konuşmaya bile değer bulmadıkları bir konu.

Balkan Ülkeleri Sınırları

Balkanlar’da yaşanan kanlı çatışmalar sonucunda parçalanan eski Yugoslavya’nın ardından kurulan ülkeler, bağımsızlıklarını 1974 Yugoslavya Anayasası’nda belirlenen sınırlarına göre ilan ettiler. Ancak bugün üzerine tartışılan paylaşım planında; aynı millete mensup insanların yoğun olarak yaşadığı bölgelere göre etnik sınırlar çizilmesi durumunda, ortaya mevcut siyasi sınırlardan oldukça farklı bir tablo çıkarıyor. Bu farklılık da Balkan ülkelerinde aşılması zor sorunların kaynağı niteliğinde. Mesela Bosna-Hersek’teki Sırp sorunu bu durum için en kritik örneklerden biri. Zira burada nüfusun %30’unu oluşturan Sırplar, ülke topraklarının %49’u üzerinde söz sahibi durumundalar ve bağımsızlıklarını ilan etmek için fırsat kolluyorlar. Ayrıca ülkedeki bir diğer azınlık olan Hırvatlar da kendi entitelerini kurma taleplerini sıklıkla dile getiriyorlar.

Öte yandan Sırbistan ve Karadağ arasında ikiye bölünmüş olan ve nüfusunun çoğunluğunu Boşnakların oluşturduğu Sancak bölgesinin bağımsızlık talebi de Sırbistan ve Karadağ için benzer şekilde sorun teşkil ediyor.

Yine ülke nüfusunun %30’u Arnavut olan Makedonya da böylesi bir toprak değişimine sıcak bakmayacak ülkeler arasında. Çünkü her ne kadar böyle bir resmî söylem olmasa da bölgede iki devlete (Arnavutluk ve Kosova) sahip ve altı ülkede yaşayan Arnavutların Büyük Arnavutluk hayalinde, Makedonya’nın batısında Arnavutların yoğun olduğu topraklar da yer alıyor. Böyle bir durumun söz konusu olması ise, her ne kadar asimile edilmiş olsalar da Yunanistan’ın batısında yaşayan Arnavutların da Arnavutluk ile birleşme yönündeki taleplerinin önü açacaktır.

Hasılı, siyasi sınırlarla etnik sınırların farklılık gösterdiği Balkanlar’da etnik kökene dayalı sınırlar belirlenmesi, bölgede yeni çatışmaların ortaya çıkmasına sebep olacak riskler barındırıyor.