Fiziksel ve psikolojik bütünlüğümüzü tehdit eden her türlü olay için “travma” tanımını kullanırız. Bu tanım yapılırken tehdit terimi kullanılır çünkü travmatik olaylarda yaşamımıza, vücut bütünlüğümüze, inanç sistemimize, sevdiklerimize yönelik bir tehdit, riskli bir durum söz konusudur. Bu tehdit, hiç beklemediğimiz bir anda ve biz hazır değilken gelir, günlük rutinimizi bozar, hayatımızı olumsuz yönde etkiler ve bizi ruhsal açıdan da yıpratır. Bu çalışmada travmanın bu yıpratıcı yanının çocuk üzerindeki etkisi, travmanın doğası, çocuğun ruh dünyasında nasıl karşılık bulduğu ve çocuğa travma ile başa çıkmada yardımcı olabilecek yöntemlerle tedavi yollarından bahsedilecektir.

Travma Çeşitleri

“Anormal olaylara normal reaksiyon verme” diye tanımlanan travmaya yol açan birçok etken vardır. Bunlardan kimi insan eliyle gerçekleştirilen savaş, cinayet, şiddet iken kimi de insanın kontrolü dışında gelişen doğal afetlerdir.

  • Cinsellikle ilgili travmalar (taciz, tecavüz, ensest, pornografi vb.)
  • Kayıplarla ilgili travmalar (insan, hayvan, uzuv, ilişki kaybı vb.)
  • Duygusal şiddetle ilgili travmalar (ihmal, hakaret, alay, küfür vb.)
  • Anne-baba tutumlarıyla ilgili travmalar (aşırı ilgili ebeveyn, aşırı ilgisiz ebeveyn, baskın-pasif ebeveyn, ayrımcılık, ceza, tahkir etme, baskı vb.)
  • Fiziksel şiddetle ilgili travmalar (ebeveynden, yaşıtlarından, büyük birinden şiddet görmek yahut şahit olmak)
  • Fiziksel ve psikolojik hastalıklarla ilgili travmalar (uzun süreli ve ağır hastalıklar, ameliyat, ölümcül rahatsızlıklar, hastane ortamı, alkol vb.)
  • Okulda yaşanan travmalar (öğretmen, yaşıtlar ya da yaşça büyük öğrenciler tarafından fiziksel, duygusal, cinsel şiddete maruz kalmak, ceza, ihmal vb.)
  • İlişkilerle ilgili travmalar (aldatılmak, boşanmak, şiddet görmek, aşağılanmak, ihmal vb.)
  • Yaşam değişiklikleriyle ilgili travmalar (boşanma ve ayrılıklar, iflas etme, işten kovulma, maddi kayıplar, sık taşınmak vb.)
  • Doğa olayları ve afetlerle ilgili travmalar (sel, deprem, yangın vb.)
  • Diğer travmalar (hapis yatmak, kürtaj, azınlık muamelesi görmek, boğulma, dışlanma, vb.

Travmanın Süreci

Travma bazen sadece bir kez ve kısa bir dönem için gerçekleşebilir; doğal afetler, kazalar, taciz vb. bu tür travmaya örnek verilebilir. Bazı durumlarda ise travma çok daha uzun bir dönemi kapsar; uzun dönem tacize uğramak, savaş, mültecilik, rehin alınmak gibi. Yapılan bir araştırmaya göre, 2-5 yaş grubundaki çocuklar %52,5 oranında travma yaratan olayla muhatap olma riskiyle karşı karşıyadır. Bir başka araştırmaya göre ise, 0-6 yaş grubundaki çocuklar arasında yanma, boğulma, düşme ve zehirlenmelerden dolayı diğer yaş gruplarından çok daha fazla ölüm vakası görülmektedir.

Küçük yaşlarda yaşanan travmalar neden önemlidir?

  • Küçük yaş grubunda yaşanan travma olayları çocukların duyularında büyük etki bırakır. Örneğin çığlık veya patlama sesleri, korkunç görüntüler, korkutucu ve ani hareketler, 0-6 yaş grubu çocuklarda kâbuslar, değişik korkular veya travma olayının oyunlara yansıtılması şeklinde kendini gösterir.
  • Küçük çocuklar tehlikeyi sezmede ve kendilerini korumada diğer yaş gruplarına göre daha zayıftır.
  • 0-6 yaş grubu çocuklar korkunç olayları önleyememekten veya sonuçlarını değiştirmemekten dolayı kendilerini ve ebeveynlerini suçlar.
  • Daha büyük yaştaki çocukların aksine 0-6 yaş grubu çocuklar korkularını, heyecanlarını ve çaresizliklerini kelimelere dökemezler. 
  • IQ düzeyleri, dil, hafıza, motor becerileri olumsuz etkilenir.
  • Küçük çocuklar duygusal ve fiziksel olarak büyüklerin korumasına ve desteğine muhtaçtır. Ancak çocukları etkileyen travmaların ebeveynleri de etkilediği durumlarda çocuklarla ebeveynleri arasındaki ilişki çok olumsuz değişiklikler gösterebilir.

Yetişkinlerin Çocuğun Travmayı Algılamasındaki Rolü

Çocuğun başından travmatik bir olay geçtiğinde ya da travmatik bir duruma aileyle birlikte maruz kaldığında, çocuğun bu beklenmedik ve acı veren olayı nasıl algılayacağı, nasıl yorumlayacağı ve nasıl bir tepki oluşturacağı, çok büyük ölçüde çevresindeki yetişkinlere, özellikle de anne-babaya bağlıdır.

Yaşadığı olay, çocuğun büyük bir ihtimalle ilk kez karşılaştığı bir durumdur ve bu durumla ilgili herhangi bir davranış kalıbı oluşturmamıştır. Bu nedenle çocuğun ilk yapacağı şey, anne ve babasını izlemek olacaktır.

Travmatize olmuş çocuk ne tür tepkiler/belirtiler gösterebilir?

Tramvatize olmuş çocukların verdiği tepkileri bilişsel tepkiler ve davranışsal tepkiler, psikolojik tepkiler ve fizyolojik tepkiler olarak dört grupta incelemek mümkündür.

Bilişsel tepkiler

  • Zayıf sözel ifade
  • Hafıza problemleri
  • Konsantrasyon bozuklukları ve dikkat problemleri
  • Öğrenme problemleri
  • Düşük yetenek gelişimi
  • Tekrar tekrar göz önüne gelen görüntüler
  • Tekrarlayan düşünceler

Davranışsal tepkiler

  • Olumlu veya olumsuz davranışlarla ilgi çekme
  • Asabiyet, saldırganlık, şiddet uygulama
  • Sosyal ortamlarda rahatsız edici davranışlar
  • İstismar veya travmayı taklit etme
  • Küfretme, sabote edici davranışlar sergileme
  • Aşırı ağlama veya çığlık atma
  • Çabuk irkilme
  • Ailevi problemler
  • Arkadaş edinme veya insanlara karşı güven problemleri
  • Travmadan dolayı kendini suçlama
  • Travmayı hatırlatan yetişkinlerden korkma
  • Sinirli, korkak veya vurdumduymaz tavırlar
  • Heyecan, üzüntü ve sinirlilik
  • Aşırı suskunluk 
  • İçe kapanma, kaçınma
  • Özgüven kaybı, kendini hor görme
  • Anne/babadan ayrılma korkusu, özlem

 

Böyle zamanlarda çocukların ebeveynlerine yakın olmayı istemeleri ve ebeveynlerin de çocuklarını yanlarında istemeleri normaldir. Çocuklar stres altında oldukları bu süreçte daha küçük yaşlarda yaptıkları davranışlara (alt ıslatma, anneye yapışma, parmak emme, tırnak yeme, yeni tikler geliştirme gibi) geri dönebilirler. Kısa süreli olarak böyle davranışların belirmesi normaldir. Anne-babanın bu davranışlar karşısında aşırı tepki göstermesi bu durumun uzun süre devam etmesine sebep olabilir.

Psikolojik tepkiler

  • Şok
  • Korku
  • Yas
  • Öfke
  • Suçluluk, utanç
  • Çaresizlik, ümitsizlik
  • Duygusal uyuşukluk (sevgi, yakınlık, herhangi bir şeye ya da birine duyulan ilgi, gündelik faaliyetlerden keyif almada güçlük çekme)
  • Depresyon, anksiyete, stres vb. rahatsızlıklar

 

Fizyolojik tepkiler

  • İştahsızlık veya iştah artışı ve sindirim sistemi problemleri
  • Baş, göğüs ağrısı
  • Mide yanması ve/veya bulanması
  • Kalp sıkışması, bayılma, psikosomatik rahatsızlıklar
  • Gürültüye karşı duyarlılık
  • Sürekli yorgunluk hali
  • Nefes darlığı ve kolay hastalanma

Çocukların travma ile başa çıkmalarına yardımcı olma yöntemleri

  • Korku ve endişe içindeki çocuğu anlamak çok önemlidir. Çocuklar korkuları anlamsız veya aşırı bulunduğu takdirde, anlaşılmadıkları hissiyle utanıp reddedilmiş ve sevilmiyor duygusuna kapılabilirler.
  • Çocuğa yaşanan olayla ilgili olarak, yaşına uygun olmak kaydıyla, olabildiğince ayrıntılı bilgi verilmelidir.
  • Çocuğu dinlemek ve konuşması için cesaretlendirmek önemlidir. Ailenin diğer bireyleri tarafından dinlenmek, duygu ve düşüncelerinin kabul gördüğünü duymak çocuğu rahatlatır. 
  • Travmatik olaylar karşısında ebeveynler bazen -kendileri de korkmuş oldukları için- çocuklarını rahatlatıp yatıştıracak gücü kendilerinde bulamayabilirler. Bu gibi durumlarda çocuktan duyguları saklamaya çalışmak yerine paylaşmak, çocuğun da kendi hislerini rahatça paylaşması için fırsat sunar. 
  • Stresli zamanlarda ailenin bir arada olması son derece önemlidir. Böyle zamanlarda çocuğun terk edilme ve korunamama korkuları hemen harekete geçtiği için travmatik olaydan sonra mümkün olduğunca onun yanında olunmasında fayda vardır.
  • Sadece sözcüklerle değil, davranışlarla da çocuğa güven vermek önemlidir. “Hepimiz birlikteyiz ve bize hiçbir şey olmadı” mesajı, çocuğa duygusal güvenlik hissi verecektir.
  • Gün içinde çocukla daha çok vakit geçirip onunla oynamak, resim yapmasına fırsat vermek çocuğun gece daha güvende hissetmesine yardım edecektir.
  • Çocukların yatma ve uyku sorunlarıyla ilgili olarak bir süre için biraz esnek davranılabilir. Örneğin, çocuğunuz konuşmak istiyorsa normalden daha esnek davranıp daha uzun süre sizinle sohbet etmesine izin verebilirsiniz. Ancak bu esnemelere bir sınır koymak da önemlidir.
  • Rutinde yapılan değişikliklerin (anne babanın odasında yatmak gibi) birkaç gün içinde normale dönmesi gereklidir. Çocukla bu normal rutine dönüş günü (üç-dört günden uzun olmamak koşuluyla) üzerine anlaşılmalı ve o gün geldiğinde anlaşmaya sadık kalınmalıdır.
  • Günlük yaşantıya ve evin genel düzenine mümkün olduğunca çabuk dönmekte fayda vardır. Özellikle küçük yaştaki (okul öncesi yaşlarda) çocukların düzenini bozmamak önemlidir. 
  • Çocuklar takdir görmekten çok hoşlanırlar. Bilhassa kritik zamanlarda; olumsuz, yaşlarına uymayan davranışlarına odaklanmaktansa, olumlu davranışlarını vurgulamakta fayda vardır. (Büyük çocuklardan günlük olağan yaşantıya dönmede yemek yapma, sofra kurma gibi yardımlar istenebilir.)
  • Anne-babanın çocuğa onu sevdiğini ve desteklediğini sıklıkla söylemesi önemlidir. Bu günlerin geçici olduğunu ve işlerin en kısa zamanda yoluna girmesi için çalışıldığını bilmek çocuğa güven verecektir.
  • Okula gitmekte güçlük çeken çocukların mutlak suretle okula gönderilmesi gerekir. Bu konuda okul rehberlik servislerinden destek istenebilir.
  • Travmaya sebep olan durum çocuğun birlikte olduğu diğer yetişkinlere, örneğin öğretmenine de anlatılıp destek istenmelidir.

Travma ve Travmanın Akademik Yaşama Etkileri: Eğitmenlere Tavsiyeler

Öğretmenler sınıf içinde, çocuğun rutinin dışında daha zor konsantre olduğunu, tedirginlik yaşadığını, kolay ağlama gibi belirtiler sergilediğini fark ettiklerinde çocuğun sarsıcı bir yaşam tecrübesi geçirdiğinden şüphelenmelidir. Bu durumda olay hakkında konuşmak ve çocuğun duygularını serbestçe ifade etmesine izin vermek en doğru davranış olacaktır.

Çocuğun travmatik olay sonrası göstereceği tepkilerin okula da yansıyacağı akılda tutulmalı ve çocuk için bu duygu ve düşüncelerini dışa vurabileceği ortamlar hazırlanmalıdır. Bunun için, çocukların ilgili konularda öyküler hazırlamaları, bunları yazılı veya sözlü olarak ifade etmeleri sağlanabilir. Çocukların resim yoluyla kendilerini ifade etmelerine fırsat verilebilir.

Travma belirtileri ne zaman ciddiye alınmalı ve profesyonel destek istenmeli?

Çoğu anne-baba çocuklarının korku ve endişelerinin üstesinden gelmelerine yardımcı olabilir. Ancak yardım edemedikleri zaman da bu onların başarısızlığı değildir.

  • Uyku problemleri birkaç geceden fazla devam ederse
  • Ebeveyne aşırı derecede bağımlı ve yapışık hale gelirse ve bu davranışı devam ederse
  • Korkuları azalmak yerine giderek artarsa
  • Çocuğun aşırı derecede endişelendiği fark edilirse


Profesyonel destek almak sorunun büyümesini engellemenin yanında çocuğun normale dönme sürecini de hızlandırır.

Travmatik Yaşantılardan Sonra Çocukların Oluşturabilecekleri İnanışlar/Bilişsel Çarpıtmalar

Çocuklar, hayatlarında olumsuz değişikliklere neden olan olaylardan çeşitli derecelerde etkilenirler. Aynı olaydan bazı çocukların daha çok bazılarının daha az etkilenmesinin birçok sebebi vardır. Yaş, olaya uzaklık, kişilik yapısı, destek sistemleri gibi etmenlerin yanında, çocuğun olaya yönelik algı ve yorumları da bu noktada çok belirleyicidir. Unutulmamalıdır ki travma subjektif bir olgudur. Travma sonrası çok sık ortaya çıkan çarpıtmalar şunlardır:

  • Ben kötü biriyim
  • Ben güvenilmezim 
  • Ben güçsüzüm 
  • Ben suçluyum 
  • Ben beceriksizim


Bu inanışlar, çocuğun kendisine yönelik olduğu için, onun daha sonraki davranışlarını da bu yönde etkileyebilir. Örneğin, kendini suçlu hisseden bir çocuk sürekli huzursuz olacak, kendini çevresine beğendirmeye çalışacak, aynı zamanda da öfkeli olacaktır. Yetişkinler açısından çocuğun bu tür bilişsel çarpıtmalar yaşayabileceğini göz önünde bulundurmak ve destek vermek, travmanın etkisini azaltmada önemlidir.

Travma ve Tedavi Yöntemleri

  • Bilinçlendirme: Travma ve etkileri konusunda çocuk ve ailesinin eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi, durumun anlaşılması açısından çok yararlıdır. 
  • Bilişsel-davranışçı yaklaşım: Bu yöntemle travmatik yaşantılar çocukla konuşulur, tartışılır. Çocukla belli gevşeme yöntemleri kullanılır, travmaya ilişkin gerçek dışı inanışlar üzerinde durulur. Daha sonraki aşamalarda çocuğun travmatik durumla yüzleşmesi de denenebilir. 
  • Oyun terapisi: Özellikle yaşı küçük olan çocuklarla oyun aracılığı ile konunun dışa vurumu için bir ortam oluşturulur. Daha sonra çocuğun oyun aracılığı ile travmatik anılarıyla baş etmesi hedeflenir.
  • Sanat terapisi: Yaşı daha büyük olan çocuklarla belli hedefler için oluşturulmuş sanatsal etkinlikler bir dışa vurum ve yaşantıları işleme aracı olarak kullanılır. Burada resim, heykel, kukla, iyileştirici öyküler, dans, savunma sanatları en çok kullanılan yöntemlerdir.
  • EMDR (Eye Movement Desensitization Reprocessing/Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme): Bu yöntemle bilişsel terapideki bazı yöntemler, bedendeki simetrik hareketlerle birleştirilir. Bu uygulama sonucu, kişinin kendisine rahatsızlık veren anıları ve duyguları onu daha az rahatsız eder hale gelir. Bu yöntem dünya üzerinde yeni uygulanmaya başlandığı halde, etkinliği çok sayıda araştırma ile kanıtlanmıştır ve travma ile ilgili yapılan çalışmalarda çok kısa sürede çok etkili sonuçlar vermektedir.


Özetle, travma sadece yetişkinleri değil aynı zamanda çocukları da sarsıcı ve yıkıcı bir şekilde etkilemektedir. Tıpkı yetişkinler gibi  çocuklar da travma ile başa çıkmada zorluklar yaşamakta ve bu sebeple ailenin, uzmanların ve toplumun desteği yaşamlarında oldukça önemli yer tutmaktadır. Zira travma sürecinde gerek uzman desteği gerekse sosyal destek almanın çok önemli olduğu muhakkaktır.