İHH 1995 yılında kurulmuş; insani yardım alanında çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşudur. Çalışmalarını bağımsız ve tarafsız bir şekilde yardıma muhtaç insanlara ulaşmak üzerine yoğunlaştırmıştır. Vakfımız Japonya’dan ABD’ye, Haiti’ye Kırım’dan Güney Afrika’ya kadar 140 ülkede ve bölgede insani yardımla yapıyor. Afrika çok sayıda ülkede 85 bin yetime bakıyor. Afrika katarakt ameliyatları ile 90 bin insanın tekrar görmesini sağladı. Ayrıca okul, yetimhane, sağlık merkezleri, kurs merkezleri, su kuyusu kazılması, cami gibi eğitim, sağlık ve kültürel alanlarda da kalıcı projeler yürütüyor. Bütün bu çalışmaları yaparken yardıma muhtaç insanlar arasında herhangi bir ayrım gözetmemektedir. İHH Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi (ECOSOC) danışman statüsünde üyelik, İslam İşbirliği Teşkilatı danışmanlık Statüsü, Uluslararası İnsani Forum üyeliği, İslam Dünyası STK’lar Birliği (İDSB), Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV) üyeliği bulunmaktadır.
Yardım çalışmaları yapılırken vakfımızın dikkat ettiği bir diğer konuda insanların özgürlükleri ve haklarıdır. Ülkede yaşanan krizin sebeplerine dikkat çekilerek söz konusu ülkede krizin sonlanması için çeşitli raporlar hazırlamaktadır. Bu çalışmalarla hedef ülkenin tekrar istikrara ulaşıp yardıma muhtaç konumdan yardım eden konuma yükseltmektir. Bu çalışmalarda hedef; kriz yaşanan ülkelerdeki krizin sona ermesine yardımcı olmak, insanların haklarını elde etmiş olarak özgürce ve refah içinde özgürce ve refah içerisinde yaşamasına vesile olmaktır.
Hadba cezaevi ziyareti de vakfımızın bu anlamda yapmış olduğu insani bir çalışmadır. Halep’te sivillerin çıkarılması için uğraşan vakfımız daha önceki yıllarda da savaşan arasında esir takası gerçekleştirmiş; 2350 kişinin serbest bırakılmasını sağlamıştır. Aynı şekilde Pakistan’da kaçırılan Çek cumhuriyeti vatandaşı 2 kadının serbest bırakılmasını sağlamıştır. Filipinlerde devam eden barış görüşmelerinde, sahada gözlem için çalışan barış heyetinin üyesi olarak sürdürülebilir barış çalışmalarına aktif katılmaktadır. Benzer şekilde, Libya’da bulunan Trablus ve Misrata ’da cezaevlerindeki Afrikalı kaçak göçmenler de ziyaret edilmiştir. Ziyaretler esnasında göçmenlerin yaşadığı koşullar, tabi oldukları muameleler incelenmiş; görüşler ve önerilerimiz gerekli yerlere iletilmiştir. Ayrıca Göçmenlerin tespit ettiğimiz ihtiyaçların bir kısmını vakfımız tarafından karşılanmıştır.
Son olarak 2017 yılı Şubat ayında Hadba cezaevi ziyareti Libya savcılığının 6800-13-2 sayılı yazılı izini ile gerçekleşmiştir. Ziyaretin amacı cezaevinde tutuklu bulunan insanlarla özellikle Kaddafi dönemi yöneticilerinin tutuldukları durumları inceleyerek, genel anlamda temel insani hakları ile ilgili koşulları yerinde gözlemlemektir. Yapılan görüşmeler ardından, durumu muhataplara ileterek, düzeltilmesi için çaba harcamak da çalışmamızın bir parçasını oluşturmaktadır.
Cezaevi şartları değerlendirilirken Libya’nın genel şartları ve daha önce Afrikalı göçmenlerin kaldığı şartlar göz önünde bulundurularak değerlendirilmiştir. Görüşme esnasında mahkûmlara siyasi görüşleri ile ilgili olsun veya mahkemelerin içeriği ile ilgili olsun yanlış anlaşılabilecek sorular sorulmamış, kendileri konuşmak istediklerinde sadece dinlenip, cezaevi şartlarına dair görüşleri konusunda notlar alınmıştır.
Libya kanunlarının verdiği izinler ölçüsünde gözlemler yapılmıştır.
Hadba Cezaevinin Genel Durumu
Cezaevi, ağır suçluların kaldığı bölüm ve adi suçlara karışanların kaldığı bölüm olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır ve toplamda 150 kişi kalmaktadır. Ağır suçların kaldığı bölümde mahkumlar iki kişilik hücrelerde kalmaktadır. Banyo ve lavaboları hücre içerisindedir. Cezaevinde ayrıca bir revir odası da bulunuyor. Olası rahatsızlıklar için 24 saat doktor hizmeti bulunmaktadır. Ayrıca kitap okumaları için bir de kütüphane ile ibadetlerini eda etmek üzere imkan bulunmaktadır. Cezaevine girdiğimizde yerler temizdi ve yemekler pakette geliyordu. Ziyaretimiz esnasında öğle menüsünde paketlenmiş olarak kuskusiye ve içecekler (meyve suyu ve kola) vardı.
Mahkûmların kaldığı hücreler tek tek gezildi. Kimisi ile hücrelerinde konuşma imkânı oldu. Kaddafi dönemi yetkilileri ile de ayrıca müdür odasında görüşüldü.
Kalan mahkumlardan biri olan Sadık Salim Bustil ile görüşmemizde Cezaevindeki muameleden şikâyeti olmasa da, sadece Diyaliz ilacının yokluğundan şikâyetini bildirmiştir.
İsmail Ebuacila ise 6 yıldır içeride bulunduğunu söylüyor ve Mahkeme sürecinin uzamasından şikâyetçi. Kendisi şeker hastalığı, böbrek ve tansiyon gibi ciddi hastalıklardan muzdarip ve ilaç ihtiyacı ailesi tarafından karşılandığından ilaç ihtiyacı bulunuyor. Cezaevindeki görevlilerin muamelesinden yana bir şikâyet belirtmedi.
Umran Hammadi, bize cezaevinden ve ya buradaki başka bir muameleden dolayı şikâyetinin olmadığını, ama 40 celsedir mahkemeye gidip geldiği halde karara bağlanmadığını söylüyor. Ebu Selim katliamında çukur kazmada görev aldığını ve bu suçunun cezasını bilmek istediğini ifade ediyor.
Libya Eski Başbakanı Bağdadi Mahmudi
Hem hücresinde hem de Cezaevi Müdürünün odasında özel olarak iki defa görüştüğümüz Mahmudi, Türkiye’nin genel durumunu sorarak başladığı konuşmasında, Tayyip beyle olan tanışıklığını ifade ettikten sonra, vizelerin kaldırılması konusunda kendisinin de çok harcadığı çabayı anlatarak bu konudaki sıkıntıları anlattı. Türkiye’nin şu anki gelişmişliğini takdirle karşıladığını ifade etti.
Kendisi , iki kişilik hücrede kalıyor ve koşullarla ilgili olarak: “Cezaevi yetkilileri karşımdalar diye söylemiyorum burada hakkettiğimizden fazla iyi muameleye tabi oluyoruz. İşkence veya kötü muameleye tabi olmadım. İlk dönemlerde soruşturma aşamasında yorucuydu ama kötü muamele gibi olumsuz bir şey olmadı.” diye konuşuyor.
Elinde bastonla dolaşma sebebini sorduğumuzda: “Çok daha önceden başlamış bel fıtığım vardı benim. Cezaevine girmeden öncede bastonla dolaşıyordum. Bu sebeple cezaevine de bastonla geldim. Burada işkence gördüm diye değil. Doktorlar da kontrol ediyorlar.” diye yanıt veriyor.
Haberleşme hakları konusundaki soruya, “Ailemle görüşüyorum. Hatta kabilem ile de görüşme imkânım oluyor” diye yanıt veren Mahmudi, “Her gün hava almaya çıkıyorum. Günde en az 2 saat oluyor. Bu konuda yaşlı olduğum için infaz memurları kolaylık sağlıyorlar” diye tamamlıyor.
Libya’nın Eski Lideri Muammer Kaddafi’nin Oğlu Saidi Kaddafi
Saidi Kaddafi cezaevine ilk geldiği günlerde internete düşen görüntülerde işkence yapılmıştı. Kendisi iki kişilik hücrede kalıyor ve oda arkadaşını kendisi seçmiş. Yetkililer bu olayın fevri olduğunu; bunu yapan kişilerin cezalandırıldığını ifade etti. İşkence iddiaları ile ilgili olarak, geçmişe yaşanan olayı saymaz isek şu an kendisine işkence yapılmadığını kendisine iyi muamele yapıldığını belirtiyor. Kaddafi, ihtiyaçlarının karşılandığını söylerken, “2 ay önce ciğerimde bir sorun oluştu. Kusma ve yüksek ateş vardı. 2 doktor kontrol etti. Bir kist tespit ettiler. Doktorlar tahlil yaptı. Tehlikeli bir durumun olmadığını ancak ameliyatın gerekebileceğini söylediler” diye konuşuyor.
Ailesi ve kardeşleriyle ayda bir defa telefonla görüşebildiğini söyleyen Kaddafi, ihtiyaç hâsıl olduğunda ise bu görüşme ayda iki kereye çıkabildiğini kaydediyor. Kardeşlerinden Seyfulislam ve Haniba ile, bulundukları yerin yetkililerince onay olmadığı için görüşemediğini söyleyen Kaddafi, ancak akrabalarıyla haberleşebildiğini kaydediyor. Eşi ve çocuklarının yaşanabilecek intikam saldırısı korkusuyla Libya’ya gelip yüz yüze görüşemediğini de söyledi. Ziyaret konusunda hukuki anlamda bir engel olmadığının altını çiziyor. Dört günde bir sadece bir saatliğine güneşe çıkabildiğini söyleyen Kaddafi, çok bunaldığı zamanlarda ikinci defa çıkmasına izin verildiğini belirtiyor.
Kaddafi Dönemi Eski İstihbarat başkanı Abdullah Senusi
Şahsi durumu konusunda görüşmeyi reddeden Abdullah Senusi, Türkiye’nin resmi politikalarına karşı tepkili olduğundan bizimle resim çekmek istemediği gibi cezaevi koşulları ile ilgili sorularımızı da cevaplamadı. Bizler konuşma ve görüşlerini alma konusunda ısrarlı olmamıza rağmen ne sağlığı ile ilgili ne de yapılan muamele konusunda her hangi bir açıklama yapmadı. Ancak Türkiye hakkında söylediği siyasi sözleri oldukça çarpıcı olduğu için insan hakları ile ilgili olmasa dahi, bir yetkilinin psikolojisini yansıtması bakımından önemli görülmelidir:
“Türkiye olarak sizler bizi yalnız bıraktınız. Adeta bizi yıktınız. Batı sizi AB’ye gireceksiniz diye kandırıp dururken bize karşı oldunuz. Oysa bizler kardeş gibiydik. Türk şirketlerini Libya’da önceleyip onlara ihale verdik. Batı’nın elimizdeki esirlerini size teslim etmiştik ancak siz aniden değiştiniz. 500 yıllık kardeşliği yıktınız. Tarafsız durmadınız. Sizden ne maddi ne siyasi hiçbir yardım almam. Sağlığım hakkında da bilgi vermem. Libya olaylarında tutumunuz daha değişik olmalıydı.”
Genel Değerlendirme
Mahkûmların en fazla dillendirdiği konuların başında makul süre içerisinde yargılanmaları gelmektedir. Libya otoritelerinin adil ve hızlı yargılama konusunda adım atması gerekmektedir.
Tutukluların gündeme getirdiği eksik olan ilaçlar konusunda, problemin hapishanelere özgü olmadığı Libya’nın genelinde bir ilaç sorunu olduğu gözlenmiştir. Ancak tutuklu olan kişilerin sağlığından Libya hükümeti sorumlu olduğundan, ilaç ihtiyaçlarının karşılanması gerekmektedir.
Ziyaret esnasında fiziki anlamda mahkûmlara yönelik olumsuz bir durum tespit edilmemiştir. Ancak cezaevinde olma durumu kendi başlı başına bir zorluk olduğundan dolayı psikolojik desteğe ihtiyaç duyan mahkumlar bulunmaktadır.
Cezaevindeki mahkûmlara yönelik meslek kursları ve ya buna benzer eğitim faaliyetleri ile boş vakitlerini değerlendirecek ve kişisel gelişimlerini sağlayacak ortamlar sağlanmalıdır.
Mahkumların genel isteklerinden biri olan daha uzun vakitlerde havalandırmaya çıkma konusu ciddi olarak ele alınmalı. Bakanlıktan havalandırma bölgesinin güvenliğinin artırılması konusunda ek bütçe gerektiği belirtilerek, bununla ilgili çalışmanın sürdüğü kaydedilmiştir. Bu çerçevede mahkûmların daha sık güneş görebilmeleri için Adalet bakanlığı söz konusu güvenlik önlemlerini bir an önce almalıdır.
Bedensel sağlık için mahkûmlara spor yapabilecekleri ortam ve aletler sağlanmalıdır.
Dile getirilen hususlardan biri de, ülkede ve dünya da yaşananları takip etmek isteyen mahkumların gazete ve dergi ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Ayda bir iki defa verilen gazete ve ya dergilerin sayısı ve sıklığı artırılabilir.
İlaçlar ve doktor temini noktasında Türkiye’den ilaçların ve doktor gelmesi halinde bu konuda gerekli kolaylığın sağlanması talebimize cezaevi yetkilileri yardımcı olacaklarını belirtmişlerdir.
*Arapça versiyonu için tıklayınız.