BESA (Ahde Vefa) Hareketi kısa zaman önce Makedonya’da genç Müslüman akademisyenler tarafından kurulan ve girdiği ilk genel seçimlerde meclise beş milletvekili göndererek büyük başarı elde eden bir parti. Yeni kurulan partinin bu başarısı, başta Makedonya olmak üzere tüm Balkanların siyasi gündemine oturdu. Etnik kökenlere dayalı politika izleyen partilerden ziyade yeni bir söylemle siyasi arenaya giren BESA Hareketi’nin bu başarısının devam etmesi, Balkanlarda özellikle Arnavutların yaşadığı ülkelerin siyasetinde köklü değişimlerin olacağı anlamına geliyor. Halkın çıkarları açısından olumlu olan bu durum, halkı sömüren ve halkın çıkarlarından ziyade kendi çıkarlarını gözeten siyasiler ve sözüm ona bu siyasileri kontrol eden dış mihraklar için tehlike arz ediyor. Kendi geleceklerinin tehlikeye girdiğini anlayan bu kişi ve kurumlar, BESA Hareketi’nin başarısız olması ve bunun sonucunda bölünmesi için çeşitli adımlar attılar. Bu çabalara ek olarak partinin de yaptığı bazı siyasi hatalar sonucu, büyük başarı elde edilen genel seçimler akabinde düzenlenen yerel seçimlerde BESA Hareketi %20 oranında oy kaybına uğrayıp sadece tek bir kırsal belediyede zafer elde etti.

Son yerel seçimlerde alınan bu mağlubiyet sonucunda BESA Merkez Meclis Kurulu tarafından istifası istenen BESA Hareketi Genel Başkanı Bilal Kasami, bu talebi reddederek farklı grupların boyunduruğu altına girmiş olduğunu âdeta kanıtladı. Kasami, 6 Ocak tarihinde Üsküp’teki BESA Genel Merkez’inde düzenlenen Merkez Meclis toplantısında, parti tüzüğüne aykırı hareket ettiği ve yerel seçimlerle ilgili sorumluluk almadığı gerekçeleriyle görevden alındı. Aynı toplantıda partinin şubat ayında kongreye gitmesi ve kongreye kadar partiye milletvekili ve en yaşlı üye olan Prof. Dr. Necbedin Kahremani’nin başkanlık etmesi kararı alındı.

Görevden alınmasının ardından Kasami, kendisini destekleyen küçük bir grup parti üyesi ile Kalkandelen’de paralel bir merkez meclis toplantısı gerçekleştirdi. Kasami’yi destekleyenler arasında partinin kurucu üyeleri arasında olan Kenan Mazlami’nin yeğeni Sedat Süleymani, Adnan Azizi gibi isimlerin yanı sıra ülkedeki Vahhabilerin lideri olarak bilinen Bekir Halimi’nin adamları Kastriot Recepi ve Sedat Ramadani gibi simalar da var. Bu toplantıda Kasami, 107 delegeden 64’ünün, yani salt çoğunluğun aldığı kararı kabul etmediğini açıkladı. Buna ek olarak Kasami, kendisini destekleyen yukarıda adı geçen kişilerin yanı sıra maskeli ve silahlı bir Vahhabi grubuyla birlikte 8 Ocak 2018 tarihinde BESA Partisi’nin Üsküp’teki Genel Merkezi’ne zor kullanarak girdi.

Kasami ve küçük bir grup destekçisine karşın BESA Partisi’nin Kalkandelen de dâhil olmak üzere tüm şubeleri, kurulun aldığı kararı kabul ettiklerine dair basın açıklaması yaptılar. Yaşanan bu gelişmeler sonucunda, BESA Partisi’nin genel seçimlerde meclise gönderdiği beş milletvekilinden üçü Üsküp Merkez Meclisi’nin aldığı kararı tanıdı, iki milletvekili ise Kasami’nin yanında yer aldı. Diğer taraftan, meşru Merkez Meclis Kurulu tarafından kongreye kadar partiyi yürütmek üzere seçilen Kahremani, yaşanan bu olaylar akabinde istifaya zorlandığını ve kendisiyle birlikte ailesinin de tehdit edildiğini açıkladı.

Olayların bu denli kontrolden çıkması, ilk başta da bahsedildiği gibi, BESA Hareketi’nin başarısına gölge düşürmek adına iç ve dış mihrakların ortaklaşa izledikleri politikalardan kaynaklanıyor. Çünkü Balkanlarda muhafazakâr ve İslami değerlere sahip çıkan bir partinin siyasi arenada etkin rol almasına izin verilmek istenmiyor. Yapılan bazı analizlerde BESA Partisi’nin parçalanmasında iki kanalın etkili olduğu ifade ediliyor. Bunlardan biri, iktidardaki Arnavut partisi BDİ mensubu olan ve FETÖ ile yakın ilişkileri bulunan Kalkandelen Belediye Başkanı Teuta Arifi ile BESA Partisi’nin bazı mensupları arasındaki ilişki. Diğer kanal ise, hükümetteki Makedon partisi SDSM’ye mensup Soros-FETÖ iş birlikçilerini âdeta kendi ilahları gibi gören Vahhabiler.

Makedonya’da geçen yıl göreve başlayan SDSM hükümetinin izlediği “yurttaşlık” politikaları neticesinde Makedonya’daki etnik partilerin dağıtılması ve siyasi arenadan silinmesinin amaçlanması da BESA Hareketi’ne karşın izlenen politikanın bir diğer kanıtı.

Daha vahim ve ilginç olan durum ise, SDSM ve ABD Üsküp Büyükelçisi Jess Bailey’in uyguladığı “yurttaşlık konsepti”nin inşası içerikli alaycı planın zaman geçtikçe kademeli olarak etnik Arnavutlar, etnik Makedonlar ve Batı yanlısı eğilime karşı yürütülen bir Evanjelist-Vahhabist hükümranlığına dönüşmesi. Bu politika Arnavut siyasi kanadını parçalayarak SDSM’nin neo-şovenizm politikasını “yurttaş toplum” sıfatı altında pazarlamaya imkân veriyor.

BESA Partisi’nin üzerinde dolaşan karabulutlar her ne kadar umutsuzluk yaratsa da partide gerçekleşen temizliğin orta ve uzun vadede BESA’nın daha sağlam bir parti olmasını sağlayacağına ise şüphe yok.