Kavram olarak diaspora bir etnik, dinî veya kültürel grubun çeşitli nedenlerden dolayı ana vatandan koparak başka bir ülkede azınlık konumunda olması anlamına gelmektedir. Bundan dolayı diaspora hem bir kopuşu hem de yeni bir ülkede azınlık olmayı ifade etmektedir. Başlangıçta sadece Yahudi, Ermeni ve bazı Afrikalı grupları tanımlamak için kullanılan kavram günümüzde nerdeyse bütün göçmen gruplar için kullanılmaktadır. Brubaker’e göre diaspora kavramının kullanımı o kadar genişlemiştir ki, araçsallığını yitirmiş ve analitik bir terim olmaktan çıkarak sıradanlaşmıştır.
Diaspora kullanımının giderek artması ve kavramla ilgili farklı tanımlamaların yapılması semantik (anlam bilimsel) bir tartışmayı da beraberinde getirmektedir. Pek çok araştırmacı kendi diasporasını tanımlarken ya birçok kişiyi içine alan geniş sınırlar çizmekte ya da çok küçük sınırlar çizerek diaspora sayılan birçok grubu dışarıda bırakmaktadır. Aralarında W. Safran’ın da bulunduğu bazı akademisyenler, diaspora kavramında herkesin uzlaşabileceği özellikleri aşağıdaki şekilde kategorize etmiştir:
- Grup üyelerinin birden fazla ülkeye dağılmış olması
- Geçmişe ve ana vatana dair bir bellek ve mitler bütünü oluşturmaları
- İkamet ettikleri ülkeye yeteri kadar uyum sağlayamamaları
- Zamanı gelince ana vatana dönüş hayali içinde yaşamaları
- Grup bilinci ve dayanışması içinde olmaları
1990’lı yılların başında yapılan bu tanım diaspora çalışmalarının temelini oluşturmakla birlikte birçok yönden de eleştirilmektedir; zira günümüzde diaspora olarak tanımlanan pek çok grubu içermeyen bu tanım, ilham aldığı Yahudi ve Ermeni diasporalarının güncel durumlarını dahi yansıtmamaktadır. Diaspora gruplarının hedefleri ve çalışmaları da diğer her şey gibi zamanın ruhuna göre değişkenlik gösterdiğinden modern diasporalarda örneğin eve dönüş isteği olmazsa olmaz bir başlık değildir. Bu bağlamda yapılan yeni çalışmalar, göç ve ulus ötesi hareketliliğin daha yaygın olduğunu göstermektedir.
Avrupa’da Kürt Diasporasının Tarihi ve Örgütlenmesi
Kürtler günümüzde yaklaşık 1,5 milyonu bulan nüfuslarıyla Batı Avrupa’nın en büyük göçmen gruplarından birini oluşturmaktadır. Avrupa’nın aldığı doğrulanabilir ilk Kürt göçü 1895’li yıllara dayanmaktadır. Bilinen ilk Kürt oluşumu ise 1913’te İsviçre’nin Lozan kentinde kurulan İstanbul bağlantılı bir öğrenci derneğidir. Bu öğrenci derneğinden yaklaşık 40 yıl sonra, 1949’da İsviçre’de İranlı ve Suriyeli öğrenciler tarafından, diğer etnik gruplara ait örnekler de dikkate alınarak bir Kürt öğrenci derneği daha kurulmuştur. Bu grup, Avrupa’daki diğer Kürt öğrenci ve akademisyenlerle iletişime geçerek kısa sürede, bilhassa gazetecilik niteliğinde, kapsamlı faaliyetler gerçekleştirmiş ancak bir yıl sonra 1950’de komünist öğrenci örgütlerin baskısına maruz kalarak dağılmıştır. 1956 yılında bu defa Almanya Wiesbaden’de 17 öğrenci tarafından Avrupa’daki Kürt Öğrenci Topluluğu (KSSE) adlı organizasyon kurulmuştur. Bu grup sonraki yıllarda Avrupa’ya iltica eden Kürtlere danışmanlık rolü üstlenmiştir.
KSSE 1960’lı yılların sonuna kadar Avrupa’daki Kürtlerin çoğunu bünyesinde toplayarak birlik oluşturmayı başarmıştır. Özellikle Doğu Bloğu ülkeleriyle Suriye ve Irak gibi Ortadoğu’nun genç devletlerindeki sosyalist vakıfları birbirine bağlayarak bu ülkelerde eğitim gören öğrencilere verilen bursların yaygınlaştırılmasını sağlamıştır. Siyasi ve ideolojik bağlantıları nedeniyle 1960’ların başında, o zamanlar Doğu Berlin’de bulunan Radio Berlin International’da da günde dört kez Kürtçe yayın yapılmıştır.
KSSE’nin 1960’ların ortalarında 450 olan üye sayısı, 1975’te bölünmesinden kısa bir süre sonra yaklaşık 3.000 kişiye ulaşmıştır. Çoğunluğunu Iraklı öğrencilerin oluşturduğu birlik bünyesinde Türkiye ve Suriye’den gelen bir kesim de yer almıştır. Başlangıçta Irak’taki gelişmelerle ilgili faaliyetlerde bulunan KSSE, daha sonra farklı bir kombinasyonla menşe ülkelerindeki yerel hareketlere destek vermeye ve üst düzey işlevler yürütmeye başlamıştır. Bu grup içinden bazıları da Avrupa’da yeni örgütlenmelerin kurulması sürecini üstlenmiştir. Bu sayede KSSE, Avrupa’da diasporada kullanılmaya başlanacak olan geniş, ulus ötesi bir hareket için iskelet sistemini oluştururken, Türkiye’den de küçük bir grup 1960’larda bu yapıya katılmıştır.
Avrupa’da Kürt diasporasının oluşum sürecinde Kürtlerin yaşadığı üç Ortadoğu ülkesindeki gelişmeler ayrı ayrı rol oynamıştır. Örneğin 1975’te Irak’taki isyan hareketinin çöküşüyle binlerce Kürt sivil, komşu ülke İran’a sığınmak zorunda kalmış, bir kısmı da Almanya’ya gitmiştir. Irak Kürt hareketinin yenilgisinden sonra Almanya’ya göç eden Kürt mülteciler için orada organize olmuş öğrenci dernekleri birincil irtibat noktaları hâline gelmiştir.
Irak’ta bunlar yaşanırken İran’da da Humeyni, 1979’da iktidarı devraldıktan kısa bir süre sonra Kürtlere karşı baskıcı bir politika izlemeye başlamıştır. Artan baskılar sebebiyle İran Kürt bölgelerinden binlerce kişi başta İsveç, Fransa, İngiltere ve Avusturya olmak üzere Avrupa ülkelerine iltica etmek zorunda kalmıştır. Bu yıllarda Kürt göçünün bir diğer halkasını da Almanya ile Türkiye arasında yapılan 1961-1973 yılları arasındaki işe alım anlaşması oluşturmuştur. Bu anlaşmadan sonra yaklaşık 50.000 kişi Almanya’ya göç etmiştir. Ancak Türkiye’den göçleri tetikleyen tek faktör ekonomik sebepler değildir. Özellikle 1980’deki askerî darbe ve takip eden dönemde Türkiye’nin doğu ve güneydoğu şehirlerinde başlayan yoğun çatışma süreci, yaşanan göçlerin temel sebepleri arasındadır. Bilhassa 1984 yılından itibaren terör örgütü PKK’nın eylemleri sonucu yaşanan çatışmalar, bölgede istikrarsızlık, güvensizlik ve ciddi bir ekonomik krize sebep olmuştur.
1980’li yıllarda Türkiye’de bunlar yaşanırken Baas rejiminin kontrolündeki komşu Irak’ta da büyük bir kaos ortamı hâkimdir. Özellikle İran-Irak Savaşı’nın son safhasında Irak ordusu, Şubat 1988’de Kuzey Irak’ta Halepçe ve Badinan bölgesindeki Kürtlere ve diğer Arap olmayan azınlıklara karşı “Enfal” adını verdiği bir dizi operasyon gerçekleştirmiştir.
Operasyonlar 16 Mart 1988’de Kürt köyü Halepçe’ye kimyasal bomba atılmasından sonra dünya kamuoyunun dikkatini çekmiştir. Yerel kaynaklar saldırılarda yaklaşık 5.000 kişinin öldüğünü kaydetse de İnsan Hakları İzleme Örgütü, operasyonlar dâhilinde 50.000 ile 100.000 kişinin katledildiğini açıklamıştır. Kürtlere yönelik bu saldırılar, Kürt bölgelerinin çoğunun boşaltılması akabinde, Eylül 1988’de sona ermiştir. İran-Irak Savaşı sırasında Batılı devletlerin Irak rejiminin silah endüstrisine destek vermesi, bilhassa Almanya’nın Irak’ta kullanılan kimyasal silahlar için büyük miktarlarda parça ihraç etmiş olması, bu süreçte Alman basınında sıkça yer almıştır.
Avrupa’nın en büyük haftalık dergilerinden Der Spiegel’de 2013’te yayımlanan bir makalede, Alman kimyasal maddelerine yönelik gecikmiş soruşturmalardan bahsedilmiş ve Batı’nın bu saldırılar karşısındaki ikiyüzlülüğünün ne kadar büyük olduğuna dikkat çekilmiştir.
Alman medyası ayrıca Belzeç, Treblinka ve Auschwitz’e atıfta bulunarak, Almanya’nın zehirli gazla mücadeledeki özel sorumluluğunu hatırlatıp yurtlarından edilen ve ırkçı muamelelere maruz kalan Kürtleri sıklıkla gündeme taşımıştır. Almanların Kürtlere karşı büyük bir sempati duymasına neden olan bu süreç, Kürtlerin Almanya’ya olan göçünü daha da hızlandırmıştır. Ortadoğu’da yaşanan olaylardan dolayı Kürtlerin 2000 yılından sonra başta Almanya olmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkelerine göçü devam etmiştir.
2000-2018 Arasındaki Göçler
2003’te 2. Körfez Savaşı sonrasında Saddam Hüseyin’in devrilmesi akabinde hazırlanan Irak Anayasası, Kuzey Irak’taki Kürtlere kendi kaderini tayin hakkı tanımıştır. Bu süreçle birlikte Kürtlerin yoğunlukta olduğu Süleymaniye, Erbil, Duhok ve Halepçe bölgelerinde Kürdistan Özerk Bölgesi oluşturulmuştur. Ancak 2010 sonunda başlayan ve tüm Ortadoğu’yu etkisi altına alan Arap Baharı ile birlikte Suriye’de patlak veren savaş ve özellikle 2016’da Suriye ve Irak’ta DAEŞ kaynaklı yaşanan yoğun şiddet olayları, Avrupa’ya olan göçlerde büyük bir artışa sebep olmuştur.
Ortadoğu’daki bu şiddet ortamından uzaklaşmak isteyen Kürt mülteciler, terör örgütü PKK’nın Avrupa’da kurduğu yapıların radarına girmiştir. Zira kendi iç örgütlenmesini güçlendirmek ve Türkiye’deki eylemlerinde kullanmak için yeni destekçiler kazanmaya çalışan PKK, bu durumu fırsat bilmiş ve faaliyet gösterdiği ülkelerde yeni iltica etmiş Kürtlere yönelik çeşitli etkinlikler düzenleyerek onları kendi safına çekmek amacıyla harekete geçmiştir. Mültecileri ikna etmek için kişisel ilişkiler geliştirme yöntemini kullanan PKK, bu süreçle birlikte Avrupa Kürt diasporasını da etkilemeye başlamıştır.
PKK’nın Avrupa Kürt Diasporasını Etkileme Stratejisi
Kürdistan İşçi Partisi (Partiya Karkerên Kürdistan) PKK, ilk olarak Abdullah Öcalan ve 17 arkadaşının öncülüğünde sosyalist bir öğrenci grubu olarak 1970’lerin başında bir araya gelmiş ve 27 Kasım 1978’de de siyasi parti olarak deklare edilmiştir. Türkiye’nin güneydoğusunda bağımsız bir Kürt devleti kurmayı amaçlayan PKK, 1984 yılında başlattığı terör eylemleriyle tüm devlet kurumları yanı sıra asker sivil bütün halkı hedef almaya başlamıştır. Örgüt bu eylemleri sebebiyle bugün Birleşmiş Milletler, ABD, NATO ve Avrupa Birliği’nin de terör listesindedir. Başlangıç ideolojisini devrimci sosyalizm ile Kürt milliyetçiliğinin bir karışımı olarak tanımlayan PKK, Abdullah Öcalan’ın 1999’da yakalanmasından sonra etnik milliyetçi çizgide, Marksist-Leninist düşünce ve komünist mücadele anlayışıyla hareket etmektedir. Türkiye dışında İran, Irak ve Suriye’de faaliyet gösteren terör örgütü, saldırgan imajını kamufle etmek için farklı isim ve türevlerle eylemlerini sürdürmektedir.
4-10 Nisan 2002 tarihleri arasında İran-Irak sınır bölgesinde düzenlediği sekizinci kongresinde, “tarihî misyonunu” yerine getirdiğini ilan eden PKK, “meşru ve tek halefi” olarak Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi’nin (KADEK) kurulduğunu ilan etmiştir. Değişikliğin sebebinin PKK liderinin Strasbourg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) sunacağı şikâyet nezdindeki savunma mektubu olduğu kaydedilmiştir. 26 Ekim 2003’te feshedilen KADEK’in hemen ardından 27 Ekim-6 Kasım 2003 tarihleri arasında Halk Kongresi’nin (KONGRA-GEL) kuruluş toplantısını yapan örgüt, 2005’te Kürdistan Belediyeler Topluluğu (KKK) adını almıştır. Çok geçmeden de küresel ölçekte daha geniş kitlelere erişebilmek maksadıyla 2007’den itibaren çatı oluşumu olan Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) adını ön plana çıkarmıştır.
PKK’nın geçirdiği bu mitoz bölünme, hem uluslararası alanda yapısını daha elverişli bir konuma getirmek istemesinden hem de Türkiye’nin PKK’lılara karşı yürüttüğü kararlı mücadele sebebiyle örgütün yok edilmesi ihtimaline karşı tedbir almak istemesinden kaynaklanmaktadır. Bu süreçte Avrupa’da PKK’yı destekleyen dernekler de gerçekleştirdikleri yürüyüşler ve panellerle kamuoyu oluşturmayı amaçlamıştır.
Avrupa’daki Kürt organizasyonların çoğunluğunu PKK ile ilişkili dernekler oluştururken örgüt, lobicilik ve halkla ilişkiler faaliyetleri yoluyla ulus ötesi siyasi hedeflerine de ulaşmaya çalışmaktadır. Ayrıca göç, entegrasyon ve iltica politikası alanında çeşitli etkinlikler düzenleyerek Avrupa’nın birçok ülkesinde resmî ve yerleşik kuruluşlarla iş birlikleri geliştirmektedir.
PKK, Avrupa ayağının en aktif olduğu ülke olan Almanya’da 14.500 üyesi olan “İslamcı olmayan” aşırılık yanlısı yabancı bir örgüt olarak tanımlanmaktadır. Örgütün Avrupa yapılanmasında PKK’yı destekleyen ilk oluşum olan Kürdistan Dernekleri Federasyonu (KOMKAR) da PKK’nın faaliyete geçmesi akabinde 1978 yılında sekiz Kürt işçi tarafından bir federasyon olarak Almanya’da kurulmuştur.
Örgütün resmî kuruluşundan itibaren Avrupa’daki propaganda faaliyetlerini yürüten Kürdistan Ulusal Kurtuluş Cephesi (Eniya Rizgariya Netewa Kürdistan-ERNK) ise Ocak 2000’de feshedilerek yerine Kürt Demokratik Birliği (Yekitiya Demokratıya Kurd-YDK) kurulmuştur. 2004 yılında bu oluşumun adı da Avrupa Kürt Demokratik Toplum Koordinasyonu (Civaken Demokratika Kurd-CDK) olarak değiştirilmiştir.
Terör örgütü PKK’nın yeni gençlik teşkilatı Komalên Ciwan diğer bir adıyla Tevgera Ciwanên Soreşger (TCS), PKK’nın bel kemiğini oluşturmaktadır. Avrupa’da bulunan resmî Türk kurumlarına (DİTİP-Diyanet Almanya) ve ülkü ocaklarına saldırılar düzenleyen bu yapı, aynı zamanda PKK’nın yönetim kadrosuna katkı sağlayacak donanımlı insanları örgüte kazandırmak için çalışmaktadır.
Örgütün Avrupa yapılanması sistematik bir şekilde planlanıp ülkelerdeki faaliyetler “bölge” ve “alan” kısımlarına ayrılarak koordine edilmektedir. Örneğin Almanya’da PKK’nın organize ettiği 9 bölge ve 31 alan bulunmaktadır. Alanlar idari işler ve propaganda çalışmaları için belirleyici rol oynarken, her bir bölge, sorumlu bir kişi tarafından yönetilmektedir. Bölgesel yönetici seviyesindeki kişiler, sabit bir adresi bulunmayan ve herhangi bir profesyonel faaliyet içinde görünmeyen düzenli ve tecrübeli yöneticilerdir. Örgütteki katı hiyerarşik yapıya sıkı sıkıya hizmet etmeleri adına, bu kişilerin aile bağlarının kuvvetlenmesine izin verilmemektedir.
Verfasungsschutz Baden-Württemberg 1
Sahte isimler kullanan ve çalıştıkları yerleri düzenli olarak değiştiren bu kişilerin barınma, yiyecek ve ulaşım gibi ihtiyaçları, normal bir iş ve aile yaşamı sürdüren güvenilir destekçileri tarafından karşılanmaktadır.
Söz konusu bölgelerdeki çatı derneklerin bünyesinde; demokratik Kürt toplum merkezleri, spor kulüpleri, kadın meclisleri, inanç kurumları ve öğrenci dernekleri bulunmaktadır.
Bu federasyonların bağlı bulunduğu çatı dernek olan Avrupa Kürt Dernekleri Konfederasyonu (KON-KURD), örgütün Almanya’da yasaklanmasının ardından 1993’te Belçika’da kurulmuştur. KON-KURD’a bağlı bulunan aşağıdaki yapılar, temsil ettikleri ülkedeki Kürt derneklerini koordine eden çatı kurumlardır.
- Avusturya Kürt Dernekleri Federasyonu (FEY-KOM)
- Belçika Kürt Dernekleri Federasyonu (NAV-DEM)
- Danimarka Kürt Dernekleri Federasyonu (FEY-KURD)
- Fransa Kürt Dernekleri Federasyonu (FEYKA KÜRDİSTAN/FKDF)
- Hollanda Kürt Dernekleri Federasyonu (FED-KOM/DEM-NED)
- İngiltere Kürt Dernekleri Federasyonu (FED-BRİ/KWK)
- İsveç Kürt Dernekleri Federasyonu (KÜRDİS-TAN-RADET)
- İsviçre Kürt Dernekleri Federasyonu (FEKAR)
KCK yapısının dış ilişkilerde yönetim organı olarak koordine edilen Kürt Halk Meclisleri (CDK) ise, terörist başı Öcalan’a özgürlük, Kürtçe dil kursları ve Nevruz kutlamaları gibi etkinlikler düzenleyip, yüksek profilli propaganda ve kampanyalar aracılığıyla Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde etkin olmaya çalışmaktadır.
Terör örgütü paydaşları, hedeflerine ulaşmak için düzenli olarak mitingler ve büyük etkinlikler yapmanın yanı sıra paneller, imza kampanyaları, açlık grevleri ve oturma eylemleri de gerçekleştirmektedir. Bütün bu çalışmaların odak noktasında ise, Öcalan’ın tutukluluk hâlinin son bulması ve Türk hükümetinin örgüte yönelik tedbirleri yer almaktadır. Özetle PKK, aşağıdaki örneklerde de açıkça görüleceği üzere Avrupa’daki destekçilerini koordine etmek için sistemli bir şekilde çalışmaktadır:
- 16 Şubat 2019’da, Strasbourg’da, PKK elebaşının tutuklanmasının 20. yıl dönümü münasebetiyle geniş çaplı bir gösteri düzenlenmiş, gösteriye çoğunluğu Almanya’dan olmak üzere 7.000 kişi katılmıştır (2018’de yapılan gösteriye 11.000 kişi katılmıştır.).
- 23 Mart 2019’da, Frankfurt’ta düzenlenen Nevruz kutlamaları sırasında da “Tecritten kurtulalım, faşizmi yıkalım ve Kürdistan’ı özgürleştirelim” sloganıyla büyük çaplı bir miting gerçekleştirilmiştir. Mitinge 25.000 kişinin katıldığı kaydedilmiştir.
- 21 Eylül 2019’da, Hollanda’nın Maastricht kentinde düzenlenen 28. Uluslararası Kürt Festivali’nde “Rojava’nın Statüsü için!”, “Öcalan’a Özgürlük!” sloganlarıyla çoğunluğu Almanya’dan olmak üzere 7.000 kişinin katıldığı bir yürüyüş yapılmıştır.
Son 12 yılın istatistiklerine bakıldığında PKK’nın düzenlediği etkinliklere katılımın planlanandan oldukça düşük olduğu görülmektedir.
PKK’nın Avrupa’daki Finans Kaynakları
PKK ve yan kuruluşlarının Avrupa’daki en önemli ekonomik faaliyetlerinin başında bağış toplamak için yapılan organizasyonlar gelmektedir. Bu organizasyonlarda katkı miktarı bağışçının yıllık gelirine göre belirlenmektedir; orta gelirli Kürt ailelerden birkaç yüz avro, gelir seviyesi yüksek ve başarılı iş adamlarından birkaç bin avro bağış yapmaları beklenmektedir. Terör örgütünün bağışlardan elde ettiği gelirin son 10 yılda üç kat arttığı kaydedilmektedir. Yalnızca 2019 yılında Almanya’da düzenlediği bağış kampanyasında 16 milyon avronun üzerinde para toplayan örgütün Avrupa’daki toplam bağış gelirlerinin 25 milyon avronun üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Toplanan paraların bir kısmı mali destek için PKK bağlantılı birimlere aktarılırken bir kısmı da örgütün Avrupa, Türkiye ve Ortadoğu’daki uzantılarını finanse etmek için kullanılmaktadır. Terör örgütü ayrıca dernek üyelik ücretlerinden, medya yayınları ve etkinliklerden de gelir sağlamaktadır.
PKK’nın kuruluşundan itibaren en büyük gelir kaynağı ise uyuşturucudur. Afganistan’dan Avrupa’ya uzanan uyuşturucu trafiğinin güzergâhını kontrol eden örgüt ayrıca Avrupa genelinde bu uyuşturucunun son kullanıcıya dağıtımını sağlayan yapıların başında gelmektedir. Bu yasa dışı ticaretin her aşamasında yer alan PKK, uyuşturucu kaçakçılığından komisyon alma, uyuşturucu kaçakçılığını ve uyuşturucunun Avrupa’daki dağıtımını koordine etme ve uyuşturucudan elde edilen geliri aklama şeklinde sıralanabilecek geniş bir ağı kontrol etmektedir.
Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın 2018 Türkiye Uyuşturucu Raporu verilerine göre PKK sadece uyuşturucu kaçakçılığından yılda 1,5 milyar dolar gelir sağlamaktadır. Ancak örgütün uyuşturucu ticaretinin her safhasında yer aldığı dikkate alındığında bu rakamın çok daha fazla olduğu tahmin edilmektedir. PKK’nın bir diğer önemli gelir kaynağı ise Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde kurulan dernekler aracılığıyla topladığı bağışlardır. Bunlar dışında düğün törenlerinde de bir bağış kutusu konularak hem katılımcılardan hem de düğün sahiplerinden örgüt için para toplanmaktadır.
PKK’nın söz konusu faaliyetlerinde en etkili iki yapı Uluslararası Kürt İşadamları Birliği (KARSAZ) ve Kürdistan Kızılayı’dır (Heyva Sor). Örgütün finansman faaliyetlerini ve para transferini daha sistemli bir şekilde denetlemek amacıyla 2001 yılında kurulan KARSAZ, kara para aklama dâhil birçok yasa dışı finansal aktivite yürütmektedir. Tüm bu faaliyetlerden toplanan paralar PKK’nın önemli bir unsuru olan ekonomik ve mali büro (EMB) tarafından taksim edilmektedir. Terör örgütünün organizasyon birimi hem PKK bölgelerinin gelir-giderlerinin kontrolünden hem de Almanya ve Avrupa’da para sirkülasyonunun koordinasyonundan sorumludur. PKK’nın en önemli finans kaynakları şunlardır:
- Uyuşturucu kaçakçılığından elde edilen gelirler
- PKK’ya müzahir dernek, vakıf ve diğer oluşumlarla bu oluşumlar üzerinden bağış adıyla toplanan paralar
- Zorlama, baskı ve tehditle haraç toplama yoluyla elde edilen gelirler
- İnsan kaçakçılığı, fuhuş ve göçmen kaçakçılığı yoluyla elde edilen gelirler
- Adam kaçırma ve alıkoyma yoluyla elde edilen fidye gelirleri
- Medya aracılığıyla elde edilen gelirler
- Silah kaçakçılığından elde edilen gelirler
PKK’nın Avrupa’daki Medya Yapılanması
PKK, ideolojisini yaymak ve propaganda yapmak için geniş bir medya yelpazesine sahiptir. Örgütün kararları ve planları düzenli olarak gazete, televizyon ve basın ajanslarına iletilmektedir. Bu sayede sadece destekçilerini ve sempatizanlarını harekete geçirmekle kalmayan terör örgütü, aynı zamanda propagandasını yaptığı “Kürt siyaseti”nin tek temsilcisi olduğu iddialarını da pekiştirmeye çalışmaktadır. Örneğin Almanya’daki Kürt web site operatörlerinin %55’ten fazlasının dernek, ticari olmayan kuruluşlar, partiler vb. tarafından, %32’den fazlasının ise bireyler tarafından kullanıldığı görülmektedir. Özellikle online gazete ve bilgi portalları bulunan Kürt derneklerinin blogların, web ansiklopedilerin, forumların ve çevrimiçi toplulukların arkasındaki itici güç olduğu kaydedilmektedir.
PKK’nın en önemli medya kuruluşlarından biri Norveç merkezli televizyon kanalı Stêrk TV’dir. Örgütün ayrıca Almanya Neu-Isenburg’de Türkçe ve Kürtçe yayınlanan günlük yaklaşık 10.000 tirajlı Yeni Özgür Politika (YÖP) adlı bir de gazetesi vardır. Bu yayın kuruluşunun birçok Alman şehrinde ve İsviçre’de bölge temsilcilikleri bulunmaktadır. Merkezi Hollanda’da olan ve her gün birkaç dilde haber yapan PKK’ya bağlı Fırat Haber Ajansı (ANF) ise, örgütü hem Ortadoğu’da hem de Avrupa ülkelerinde güçlü bir muhabir ağıyla temsil etmektir. Ağustos 2008’den bu yana aktif olan Gerîla TV adlı portal ise, terör örgütünün dağ kadrosunu ve silahlı eylemlerini yüceltici yayınlar yapmaktadır. Yine Hollanda’da aylık olarak yayınlanan Serxwebûn adlı gazete de PKK kadrolarına örgütün ideolojisini anlatan yayınlar yapmaktadır. Bu arada PKK’nın alt kuruluşları olan Mezopotamya Yayın ve Dağıtım Şirketi (Mezopotamien Verlag und Vertrieb GmbH) ve Mir Multimedya (MİR Multimedia GmbH), 12 Şubat 2019’da Almanya İçişleri Bakanlığı tarafından tasfiye edilmiştir.
Terör örgütü PKK’nın hâlihazırda Belçika’da 11, Almanya’da 9, İngiltere’de 8, Yunanistan’da 8, Avusturya’da 6, İsviçre’de 6, Danimarka’da 5, İsveç ve Norveç’te 4, Fransa’da 3, Hollanda ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde ise 1’er adet medya organı bulunmaktadır. Yapılan bu yoğun propaganda çalışmaları sonucu Avrupa’dan PKK’ya katılımda ciddi artışlar olduğu gözlemlenmektedir. PKK yayınları ve ilgili müzik prodüksiyonları yanı sıra bilhassa örgüt elebaşının kitaplarını yaymakla sorumlu olan bu kuruluşlar, Almanya’da İdare Mahkemesi’nin verdiği kapatma kararı aleyhine dava açmıştır. Bahsi geçen kuruluşlar, kendi destekçilerini duygusallaştırmak ve siyasi muhaliflerine karşı ajitasyon yapmak için interneti ve sosyal medyayı yoğun şekilde kullanmaktadır. Zira kendi ulus devletleri olmayan diaspora toplulukları için halklarına ulaşmak ve onları siyasi amaçlarla harekete geçirmek adına ideal bir mecra olan internet ortamı, PKK terör örgütü tarafından da etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Örgüt dijital lobicilik yoluyla hem uluslararası siyasete hem de uluslararası topluma doğrudan etki etmek amacıyla yoğun çaba sarf etmektedir.
Günümüzde yazılı medyanın rolünü üstlenen internet, konum bağımsızlığı ve iletişim hızı sayesinde faklı bölgelerde bulunan birbirinden habersiz aynı etnik yapıya sahip kişi ve grupları kolayca bir araya getirebilmektedir. Dolayısıyla PKK da internette çeşitli mecralardan yaptığı yayınlarla kendi amacına hizmet edecek ortak bir hafıza oluşturmaya çalışmaktadır. Sanal ortamda kendisine bir devlet sınırı da belirleyen terör örgütü, bu tür yöntemler kullanarak Avrupa Kürt diasporası üzerinden hedeflerini gerçekleştirmek istemektedir. Bunun için de Kürtlerin bulunduğu ülkelerde medyayı çok aktif bir şekilde kullanıp Türkiye aleyhine propagandalar yaparak taraftar bulmaya çalışan örgüt, Avrupa ülkelerinden her konuda yardım istemekten de geri durmamaktadır. Bu ülkeler de çıkarları doğrultusunda PKK ile menşei kurum ve kuruluşlara her türlü desteği vermekte, hatta zaman zaman örgütü kullanarak Türkiye iç siyasetine dahi müdahale etmektedirler.
Kaynakça
Ammann, Birgit. Kurden in Europa Ethnizität und Diaspora. s. l: LIT VERLAG, 2000. Bde. 16-19.
Baser, Bahar. Diasporada Türk-Kürt Sorunu, İstanbul: İletişim Yayınları, 1. Baskı 1945.
______. 30 Jahre Deutsche Einheit. 17.10.2017.
BfV. Arbeitspartei Kürdistan. 02.2019, s. 30-31.
______. Kurdische_Asylbewerber_Daten. 2019.
______. Wie erkenne ich Extremisten und ausländische Geheimdienstmitarbeiter in meinem Umfeld? 02.2018, s. 11-13.
______. Wie erkenne ich Extremisten und ausländische Geheimdienstmitarbeiter in meinem Umfeld? Berlin: Bundesamt für Verfassungsschutz Print- und MedienCenter, 2018.
Brubaker, R. (2005). “The ‘diaspora’ diaspora”. Etnic and Racial Studies, 28(1), 1-19.
Bundestministerium des Innern. Verfassungsschutzbericht 2019. s. 232.
Demir, Adem. Anadolu Ajansı. 17.09.2015. https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/pkknin-coklu-yapi-taktigi/119310.
Der Spiegel. Giftgas. 03.10.1988, s. 60.
Deutsche Bundesttag 11. Wahlperiode. Giftgaseinsätze der irakischen Regierung gegen die im Irak lebenden Kurden. Bonn: Thenee Druck KG, 1988.
Ghaderi, Cinur. Politische Identität, Ethnizität-Geschlecht. s. l. Springer VS, 2014. 10.1007/978-3-658-05297-3.
Geruch von Müll und süßen Äpfeln. Der Spiegel. 15.03.2013.
Haz aus der Stadt. 19.04.2018. https://www.haz.de/Hannover/Aus-der-Stadt/Uebersicht/Kurdischer-Verein-NAV-DEM-kritisiert-Polizei-Razzia-in-Hannover
- Houlton, Susan. “Belgian authorities raid houses and businesses associated with the PKK”. Deutsche Welle, 04.03.2010.
Human Rights Watch. “Ba’athis and Kurds”. https://www.hrw.org/reports/1993/iraqanfal/ANFAL1.htm.
Hunger Uwe, Kissau Kathrin. Internet und Migration. [Hrsg.] Friedrich Krotz, Waldemar Vogelgesang Andreas Hepp.
i.A. Dr. Waltner, Ministerialdirektor. Verzeichnis. Verzeichnis der wichtigsten extremistischen oder extremistisch beeinflussten Organisationen und der wichtigsten Massenorganisationen/gesellschaftlichen Organisationen in der früheren DDR bis 1989/90. https://docs.google.com/document/d/1SZjT5O6wtWISnwXwkqMsWc-GAzyPwoOsBUfW0OTWvXs/edit
Müller, Kai Patrick. Die Anfal-Operation gegen die Kurden im Irak (1988-1989).
Özen, Fatma Gül. Nation-State Utopia and Collective Violence of Minorities, A Case Study: PKK from Turkey to Europe Since 1980 to 2013. Wien: s.n., 2014.
- Özkan, Özcan. “Money Laundering Activities of the PKK”. Eradicating Terrorism from the Middle East: Policy and Administrative Approaches, ed. Alexander R. Dawoody, (Springer, 2016), s. 321.
Reithofer, Christina Hannah. Einfluss der türkischen bzw. kurdischen ImmigrantInnen in Wien auf die Innenpolitik der Türkei. Kurdische Organisationen in Wien. [Buchverf.]. 2017, S. 69-80.
Roth, M., Sever, M. “The Kurdish Workers Party (PKK) as criminal syndicate: funding terrorism through organized crime, a case study”. Studies in Conflict & Terrorism, c. 30, S. 10, (2007), s. 901-920.
SETA. Avrupa’da PKK yapılanması, İstanbul, 2019.
Seufert, Günter. Der Aufschwung kurdischer Politik. Zur Lage der Kurden in Irak, Syrien und der Türkei. 2015, s. 5-12.
Şimlek, Abdurrahman. “PKK’nın Finans Ağının Merkezi Almanya’da”. Sabah, 01.06.2009.
- T.C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı. “2018 Türkiye Uyuşturucu Raporu”. 2018, http://www.narkotik.pol.tr/TUBIM/Documents/2018%20Uyu%C5%9Fturucu%20Raporu.pdf
Verfassungsschutz Baden-Württemberg. Ausländerextremismus. s. l. E. Kurz & Co., 2007.