Ağır yaşam koşulları ve zorunlu göçe maruz bırakılan ve mülteci kamplarında yaşamaya mecbur kalan insanların misyonerlik çalışmalarına hedef olmaları meselesi, herkesin malumudur. Dinî ve etnik zulüm nedeniyle Arakan’daki evlerinden ve yurtlarından olan Rohingya Müslümanları da barındıkları kamplarda benzer bir tehditle daha karşı karşıyadır. Yaşadıkları zorlu koşullar, vatanlarından uzak kalmaları ve kendilerine bakan aile ve yakınlarının olmaması; bilhassa dul kadınları, yetimleri ve diğer çocukları şer odakları için açık hedef haline getirmiş durumdadır. Bu insanların çoğu Ağustos 2017’de patlak veren kanlı olaylar sonrasında kimsesiz kalmış ve binbir zorlukla bir şekilde kendilerini Bangladeş’teki kamplara atmış kimselerdir. Rohingya mültecilerinin bir bölümü çevre ülkelere dağılırken, bir bölümü de Batılı ülkelerce sığınmacı olarak kabul edilmiştir.
Hristiyan ülkelere sığınan ailelerin durumu ciddi bir endişe kaynağı olurken son aylarda, kamplarda kalan Rohingya Müslümanlarının inancını hedef alan çok yoğun misyonerlik çalışmaları yapıldığına dair haberler de giderek artmaktadır. İnternet ve diğer iletişim ağları bu kesimlerce son derece etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Bilhassa Rohingya dili ve lehçelerini kullanan özel internet sayfaları ve siteleri dikkat çekici biçimde çoğalmıştır. Örneğin günümüzde internet ortamında Rohingya dilinde Hristiyanlığı anlatan 100’den fazla web sayfası bulunmaktadır. Bu sitelerde, misyonerlik çalışmaları çerçevesinde, Hristiyanlık inancıyla ilgili propaganda yayınları yapılmaktadır. İnsanların çaresizliğini fırsata çevirmeye çalışan bu siteler, ciddi travmalar yaşayan Rohingyaların inancını hedef alan içerikler üretmektedir.
Misyoner örgütlerin en önemli hedef kitlesi, Bangladeş ve ABD’dekiler başta olmak üzere Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nce (BMMYK) birçok ülkeye dağıtılan Rohingyalı mültecilerdir. Bu amaçla Rohingyalardan daha önceki yıllarda Hristiyanlığa geçmiş kişiler arasından misyonerler seçilerek, kendi toplumları içinde çalışmalar yapmaları için geri gönderilmektedir. Bu misyonerler gerek kamplarda gerekse farklı mahallelerde iptidai koşullarda yaşayan sığınmacı Rohingyaları düzenli olarak ziyaret edip sahte kurtuluş reçeteleri ile son derece zor koşullarda yaşayan bu insanların duygularını ayartmaya çalışmaktadır.
Bölge kaynaklarına göre, özellikle son aylarda, belli aralıklarla Norveç, Japonya, Endonezya ve ABD’de yeni misyoner grupları türemiş durumdadır. Göçmen olarak alınıp eğitilen bu kişiler, Rohingyalar arasına karışıp bilhassa küçük yaştaki çocuklara musallat olmaktadır.
2012’den bu yana Cox Pazar’daki Kutupalong kampında yaşayan bir Rohingyalı şunları anlatmaktadır:
“Nur Al-İslam isimli birini tanıyorum. Oğlu yukarıda belirtilen göç programı kapsamında ABD’ye gittikten sonra Hristiyan olmuş. Şimdi geri gelmiş, soydaşlarına da bu kötü düşüncelerini aşılamak için kampta bulunan babası ve akrabalarını kullanıyor. İnsanları davetini kabul ederlerse para verecekleri ve ABD ya da Avrupa’ya göç etmeleri için yardım edecekleri yalanıyla kandırıyorlar.”
Çarşamba ve pazar günleri bazı kamplarda ayinlerin yapıldığını söyleyen kamp sakinleri, Hristiyanlığı seçen sığınmacıların bir anda maddi olarak yeni imkânlara kavuştuklarını ve para konusunda sıkıntılarının kalmadığını anlatıyorlar. Bu tür söylentiler kamplarda yaşayan insanlar arasında hızla yayılıyor. Birçok kişi, gerçek niyetlerinden habersiz bir şekilde, kurtuluşu bu tür gruplara yakınlaşmakta görüyor.
Bu faaliyetlerin tüm kamp alanı içinde değil de özellikle seçilmiş birkaç bölgede yapıldığı belirtilirken misyonerlerin genellikle sağlık taramaları, ilaç dağıtımı, Hristiyanlık öğeleri içiren kıyafet dağıtımı, çocuklara Hristiyanlığa ait ilahiler öğretilmesi gibi etkinlikler yaptıkları gözlemleniyor. Bu tür faaliyetlerden etkilenen kişilerin büyük bölümünün Mangadau şehrinin güney bölgesinde yaşadığı ve bu bölgede hâlihazırda misyonerlik düşünce ve çalışmalarından etkilenen aile sayısının 70’i aştığı ifade ediliyor. Bu insanları ilk anda tanımanın zor olduğunu belirten yetkililer, bu kişilerin kendi yandaşlarından uzakta veya tanımadıkları kişilerin yanında inançlarını gizlediklerini anlatıyorlar.
Dinî inançlarından dolayı yaşadıkları yerleri, evlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kalan Rohingya Müslümanlarının büyük bölümü, bu tür olaylar karşısında ciddi bir kaygı ve öfke duyduğunu gizlemiyor. Budist fanatiklerin zulmünden kaçarak canını zor kurtarmış olan insanların bu kez de Batılı Hristiyan misyonerlerin manevi zulmüyle yüzleşmek zorunda kalması, ciddi bir toplumsal çalkantı potansiyeli oluşturuyor. Bu tür çalışmaların artması halinde, toplum içinde sıcak gerilimlerin yaşanması ile sonuçlanacak bir sürecin fitilinin ateşlenebileceğinden de endişe ediliyor.
Bölgedeki kaynaklara göre misyonerler yurt dışında yaşayan Rohingyalar arasından seçtikleri yeni Hristiyan misyonerleri, daha önceden belirlemiş oldukları kamplarda görevlendiriyor. Öncelikle iyi derecede İngilizce öğrettikleri bu kişiler, resmî daire ve ofislerde görev almak üzere eğitiliyor. Böylece yetenekleri ve nitelikleri ile toplum ortalamasının üzerinde eğitilen bu kişiler, genç neslin örnek alacağı bir konuma getiriliyor.
Büyük zorluklar içinde hayat mücadelesi veren Rohingyaların okumak isteyen çocuklarına misyonerlere ait okullarda eğitim almaları için sunulan fırsatlar da bu alandaki önemli girişimlerden bir diğeri. Zira bu okullara kayıt yaptıran öğrencilerin ailelerine de maddi yardımlarda bulunuluyor. Okulda tüm öğrencilere Hristiyanlık inancını kabul etmelerine sebep olacak bir karakter eğitimi veriliyor. Bu plan, özellikle Malezya, Endonezya, Avustralya, Kanada ve ABD’de bulunan öğrenci velilerinin yoğun şikâyetleri üzerine artık iyice açığa çıkmış durumda.
Öte yandan bütün bunlara karşın, imkân ve araçları az olmasına rağmen davetçi kişi ve kurumlar, dinî vecibelerini yerine getirmek için göçmenleri misyonerlik ve Hristiyanlaştırma çalışmalarına karşı bilinçlendirme çabalarına hız vermiş görünüyor. Özellikle Hristiyan ülkelere mülteci olarak kabul edilmiş olan ailelerin kurulan bu tür tuzaklara düşmemeleri, para ve çeşitli vaatlere karşı zayıf davranmamaları ve zorluklara karşı sabırlı olmaları için uyarılar artmış durumda.
Vaaz programları, hutbeler ve benzeri faaliyetler düzenleyen bu insanlar, göçmen çocukların eğitimi konusunda her türlü çabayı ortaya koymaya çalışıyorlar. Bu çalışmalar kapsamında, ailelere yönelik düzenlenen bilinçlendirme programlarıyla misyonerliğin ve laikliğin toplumda yaymak istediği çözülme ve sapmalara karşı ayrıntılı bilgilendirme ve uyarılarda bulunuluyor. Halkın katılımı sağlanarak düzenli ve sürekli olarak gerçekleştirilen programlarla misyoner örgütlerin planlarına karşı insanlar bilinçlendirilmeye çalışılıyor.