Sömürgecilik süreciyle birlikte ağır travmalar yaşayan Afrika kıtasına yönelik ilginin ekonomik, siyasi, jeopolitik, enerji ve benzeri daha pek çok alanda günden güne arttığı bir döneme girmiş bulunmaktayız. Hem iyimser hem de kötümser beklentilerin dile getirildiği bu yeni dönem aslında şüphesiz kıta için yeni fırsatlar ve meydan okumalar anlamına gelmekte. Batılı küresel güçlerin yanında Çin, Hindistan ve Japonya gibi Asya devlerinin de yoğun ilgi duyduğu kıta, giderek daha fazla “yeni sömürgecilik” bağlamında ele alınırken Rusya, İsrail, İran, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar gibi aktörlerin de nüfuz elde etmeye çalıştığı bir yer haline gelmiş durumda. Tüm bu nüfuz mücadelelerinin yaşandığı kıta, âdeta usul usul kabuk değiştirmekte.
1998 yılından bu yana Afrika’ya yönelik bilinçli bir program yürüten Türkiye’nin kıta ile ilişkilerini tarihî arka plana da değinerek ele alan bu çalışma, okuru 21. yüzyılın geri kalanına açık bir şekilde damgasını vuracak olan Afrika’ya yeni bir gözle bakmaya davet etmektedir.
Eser hakkında detaylı bilgi edinmek için tıklayınız.