Abhazya
Temel Göstergeler | |
Resmi adı | Abhazya Özerk Cumhuriyeti |
Yönetim biçimi | Özerk Cumhuriyet |
Başkent | Sohum |
Bağımsızlık tarihi | 1993 yılında bağımsızlığını ilan eden Abhazya Özerk Cumhuriyeti 2008 tarihinden itibaren Rusya başta olmak üzere, Nikaragua, Venezuela, Nauru, Vanutau ve Tuvalu tarafından tanınmıştır. |
Yüzölçümü | 8.660 km2 |
Coğrafi konumu | Karadeniz’in doğu kıyısı ile Kafkas Dağları’nın eteklerinde yer alır. Kuzeyinde Rusya Federasyonu, güneyinde ise Gürcistan bulunur. |
İklimi | Kuzey rüzgârlarına karşı doğal bir set oluşturan Kafkas sıradağları nedeniyle yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve kar yağışlıdır. |
Doğal kaynakları | Dünyanın en kaliteli kömürlerinin üretildiği Tukarçal kömür havzasına ve değerli mermer yataklarına sahiptir. |
Nüfusu | 1999 yılında 550.000’in üzerinde bir nüfusa sahip olan ülkenin son dönemdeki tahmini nüfusu 300.000 civarındadır. |
Nüfusun etnik dağılımı | %50,71 Abhaz,,%17,93 Gürcü,%9,17 Rus,%17,39 Ermeni, %4,8 Türk, Musevi, Svan, Megrel |
Diller | Abhazca, Rusça |
Din | %30 Müslümanlık, %58 Hristiyan Ortodoksluk, %4 Katolik Hristiyanlık, %2Yahudilik,%6 diğer |
Nüfus artış oranı | %12,5 |
Milli Gelir | 22,6 milyar rub |
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir | 83,201 rub |
Para birimi | Rus Rublesi |
İşsizlik oranı | %70 |
Endüstri | Balıkçılık, madencilik, ormancılık, hafif sanayi, turizm, hayvancılık |
Tarım ürünleri | Narenciye, çay, fındık, tütün, mısır, sebze, meyve |
Devlet Başkanı | Raul Hacımba |
Başlıca şehirleri | Gagra, Gudauta, Oçamçıra, Tukarçal, Gal |
Okuryazar oranı | %100'e yakındır. |
Ülke Tarihi
Abhazya 15. yüzyılda bağımsızlığını tekrar kazanmışsa da 1575-1810 arasında Osmanlı hâkimiyetinde yaşamıştır. 16. yüzyılda kendi istekleri ile Müslüman olan Abhazlar, 1810’dan 1864’e kadar Rus-Kafkas mücadelesinde yer almışlar, mücadelenin kaybedilişinin ardından diğer Kafkas halkları ile beraber Osmanlı topraklarına sürülmüşlerdir. Sürgün sonrası bölgeye Ortodoks Gürcüler, Ruslar, Ermeniler, Rumlar ve Estonlar göç ettirilmiştir.
1918’de kurulan Dağlık Kafkas Cumhuriyeti’nin asli unsurlarından biri olan Abhazya, önce Gürcülerin, ardından da 1921 yılında Kızıl Ordu’nun eline geçmiştir. 1922’de Gürcü Abhazlar’dan oluşan “Anlaşmalı Sosyalist Federal Cumhuriyeti” kurulmuş, 1931’de ise Stalin Abhazya’yı özerk cumhuriyet olarak Gürcistan’a bağlamıştır. 1931-53 Stalin dönemi, Abhazya için soykırım ve asimilasyon yıllarını muhteva etmiştir. 1967 ve 1978’de bölgede Gürcü-Abhaz çatışmaları meydana gelmiş, bunun üzerine 1978’de Abhazya’nın durumunu bir nebze düzelten anayasa kabul edilmiştir. Abhaz-Gürcü Savaşı öncesi Abhazya’nın 560.000’lik nüfusunun %44’ünü Gürcüler oluştururken; %17’sini Abhazlar oluşturmaktaydı. 1989’da Gamsakhurdia’nın Gürcistan’ın başına geçişi, olayların seyrini değiştirmiş, milliyetçi politikalar gerginliği tırmandırmıştır. 1991 yılına gelindiğinde Gürcistan, 1921-1988 seneleri arası Abhazya ile alakalı bütün hukuki karar ve yasaları kaldırmış, 1921 anayasasına döndüğünü ilan etmiştir. Bu gelişme üzerine Abhaz yönetimi de 1925 anayasasına döndüğünü açıklamıştır. Bu anayasaya göre Abhazya egemen bir devlet olarak Gürcistan ile ittifak bazında “birlik” oluşturmaktaydı. 14 Ağustos 1992’de Abhaz parlamentosu Gürcistan ile nasıl bir birlik oluşturulması gerektiğini görüşmek üzere toplanacaktı.
Bu tarihte, Gürcü askeri birlikleri de Abhazya’ya girmiştir. Gürcistan birlikleri Gali, Oçamçira, Gagra ve başkent Sohum’u ele geçirmiştir. Abhaz direnişi, Kuzey Kafkas Cumhuriyetleri’nden (Adigey, Kabartey-Balkar, Kuzey Osetya, Çeçenistan ve Dağıstan) ve Abhaz diasporasından gelen gönüllülerin de desteği ile şiddetlenmiştir. Savaşta teçhizat ve lojistik noktasında Rusya Abhazya’yı desteklemiştir. 23 Temmuz 1992’de Abhazya bağımsızlığını ilan etmiş, ancak diğer devletlerce tanınmamıştır. 27 Eylül 1993’e gelindiğinde bütün Abhazya, Gürcü işgalinden kurtulmuştur. Savaşta 7.000 insan ölürken 220.000 Gürcü mülteci konumuna düşmüştür.
Siyasi Durum
Abhazya’da 23 Temmuz 1992’de bağımsızlık ilan edilmiştir. 6 yüz yıllık tarihi bayrak modernize edilerek kullanılmaya başlanmıştır. 1994’te yeni anayasa, 1996’da yeni milli marş kabul edilmiştir. 1998’de de Abhazya haritası yenilenerek daha önce değiştirilmiş olan yer adları yerine eskileri kullanılmaya başlanmıştır. 1999 yılında Abhazya bağımsızlığını ilan etmiş ancak uluslararası alanda kabul edilmemiştir. 2004 yılında dönemin Gürcistan Cumhurbaşkanı Saakaşvili, Gürcistan’ın Abhazya ve Güney Osetya ile entegre olması gerektiğini ve bunun için çaba harcayacağını belirtmiştir. Atılan adımlar tansiyonu yükseltmiş ve Rusya’nın 2008 yılında Gürcistan’a saldırmasıyla sonuçlanmıştır. Rus-Gürcü savaşında Güney Osetya ile birlikte Abhazya da bağımsızlığını ilan etmiştir. Rusya, Venezuela, Nikaragua ile birlikte birkaç pasifik adası bu bağımsızlığı tanımıştır.
İktisadi Durum
Büyük çoğunluğunu turunçgillerin oluşturduğu tarım ürünleri ve turizm sektörü ülke ekonomisini ayakta tutmaktadır. Ancak Abhazya’nın en önemli gelir kaynağı olan turizm, dört yıldan bu yana artarak süren ekonomik ve siyasi ambargolar nedeniyle büyük darbe yemiştir. Ayrıca, üretilen malların dışarıya satılamaması yüzünden de ülke ekonomik sıkıntılar yaşamaktadır.
Türkiye-Abhazya İlişkileri
Türkiye ile Abhazya arasında siyasi ve ekonomik ilişkiler mevcuttur. Abhazya dış ticaretinin %18’ini Türkiye ile yapmaktadır. Abhazya’nın Türkiye’den ithal ettiği ürenler; inşaat malzemesi ve haberleşme (GSM), petrol ürünleri, değerli olmayan metal ürünler, araç malzemeleri ve gıda ürünleridir. Abhazya’nın Türkiye’ye ihraç ettiği ürünler ise; balık ürünleri başta olmak üzere, kömür, hurda metal ve orman ürünleridir.
Müslümanların Durumu
Annesi bir Abhaz olan Evliya Çelebi, 1640 yılında Abhazya’ya bir gezisini tüm teferruatı ile meşhur seyahatnamesinde anlatır. Evliya Çelebi eserinde daha o dönemde Abhazya’daki çok sayıda mescitten bahseder, Müslüman Abhazların gayrimüslim bir halk olan Gürcülere karşı savaşlarını, Türklerle olan iyi ilişkilerini ve diğer birçok detayı aktarır, bölgenin o dönemdeki manzarasını çizer.
Savaştan sonra bağımsız Abhazya’nın nüfusu 250 bin kadardır. 2003 yılında Moskova’nın Doğu Bilimleri Enstitüsü tarafından Abhazya’da yapılan geniş kapsamlı bir çalışmaya göre, Abhazların %66’sı Hristiyan, %16’sı Müslüman ve kalanlar da ateist ve diğer din mensupları olarak kaydedilmiştir. Abhazya müftüsü ve Din İşleri Komitesine göre ise Müslümanların oranı %30 civarındadır. Ülkedeki Abhazların geneli dinî anlamda ılımlı bir yapıya sahiptir. Birçok aile de Hristiyan ve Müslüman bireyler bir arada yaşamaktadır.
Yani, Abhazya’daki Müslümanlar ülkedeki diğer inanç sahibi vatandaşlarla barış içinde hayatlarını sürdürmektedir. Ancak kendi dinlerini öğrenmek konusunda diğer dinlere mensup bireyler kadar şanslı değiller. Bunun sebebi, ülkede İslami eğitim verecek dini personelin olmamasıdır. Bununla birlikte İslam dinini anlatan kitapların sayısı da ülke içerisinde yok denecek kadar azdır. Diğer taraftan, Abhazlar Hac ibadetini de ancak Rus pasaportuyla gerçekleştirebilmektedir. Rusya Müslümanları için ayrılan kotadan ise her yıl sınırlı sayıda Abhaz yararlanabiliyor. Abhaz Müslümanlarının en önemli sorunlarından bir diğeri de cami ve mescit ihtiyaçlarıdır. Başkent Suhumi ve Gudauta şehrinde minaresiz 100 metrekarelik villa tarzı iki konut mescit olarak kullanılmaktadır. Kadınlar için ise evleri dışında namaz kılabilecekleri hiçbir yer yok.
Abhazya’nın bağımsızlığını ilan etmesinden bugüne kadar, ülkede dört hükümet değişmiş ve her biri Müslümanlar için cami yapımına izni verileceğine dair vaatlerde bulunmuştu. Ancak çeşitli nedenlerle ülkede 25 senedir hâlâ Müslüman vatandaşlar doğal hakları olan ibadethanelerine kavuşabilmiş değil. Söz konusu durumun en baş müsebbipleri arasında Abhazya’nın kendi kültürel ekseninden çıkmasını istemeyen Moskova gösterilmektedir. Benzer şekilde Ermeni cemaati de ülkedeki Müslüman-Türk eğilimini kendisi için tehdit olarak görmektedir. Tüm bu etkenler çerçevesinde Abhazya yöneticileri de Müslüman halkın dinî değerlerinden ve kültürerinden uzaklaşması için çaba sarf etmektedir.
Müslüman Abhazların en büyük ümitleri ülke dışındaki Müslüman Abhaz diasporası ile Türkiye’dir. Başta Türkiye olmak üzere Ürdün, Suriye, ABD ve diğer ülkelerde yaklaşık bir milyon kadar çoğunluğu Müslümanlardan oluşan bir Abhaz diasporası bulunmaktadır. Türk ve Abhaz toplumları arasında tarihten gelen yakın ilişkiler, günümüzde de devam etmektedir. Söz konusu bu yakın ilişkilere rağmen Türkiye Gürcistan’ın arazi bütünlüğünü tanıyarak Abhazya’nın bağımsızlığını kabul etmeyen devletler arasında yerini almıştır. Bugün başta Türkiye olmak üzere diğer Müslüman ülke STK’larının manevi ve kültürel faaliyetler üzerinden Abhazya’da yeterince bulunmayışları büyük bir eksiklik olarak dikkat çekmektedir.
Kültür ve Eğitim
Abhazya’da okur-yazar oranı % 100'e yakındır. Sinema, tiyatro, sanat, edebiyat ve folklor alanında ünü Sovyet sınırlarını aşmış birçok kişi ve kuruluş bulunmaktadır. Geçirdiği onlarca savaşın ardından, yayınevleri ve matbaaların tamamen yıkılması nedeniyle basın ve yayın sekteye uğrasa da gazete ve dergilerinin okunma oranları nüfuslarına kıyasla hayli yüksektir. Diğer yandan, Abhazya, savaş sonrası kültür ve eğitim alanında önemli ataklar da yapmış, daha önce mevcut olmayan Ulusal Abhaz Akademisi'ni kurmuştur.