Temel Göstergeler | |
Resmi Adı | Azerbaycan Cumhuriyeti |
Yönetim Biçimi | Başkanlık tipi demokrasi |
Bağımsızlık Tarihi | 30 Ağustos 1991 (SSCB’den) |
Başkent | Bakü (2, 3 milyon) |
Yüzölçümü | 86.600 km2 |
Nüfusu | 10,3 milyon (2022) |
Nüfusun Etnik Dağılımı | %92 Azeri, %8 diğer (Lezgi, Rus, Ermeni, Talış, Avar vd.) |
İklimi | Bozkır ikliminin yaygın olduğu ülkede yazlar kurak geçmektedir; ancak Hazar Denizi’nden iç kesimlere doğru yükseklik arttıkça sıcaklıklar düşmektedir. |
Coğrafi Konumu | Batı Asya ile Doğu Avrupa’nın kesişim noktasında, Kafkasya coğrafyasında yer alan Azerbaycan’ın doğusunda Ermenistan, batısında Hazar Denizi, güneyinde İran, kuzeyinde Rusya ve Gürcistan bulunmaktadır. |
Komşuları | Ermenistan (996 km), İran (689 km), Gürcistan (428 km), Rusya (338 km), Türkiye (Nahçivan) (17 km), Hazar Denizi (713 km) |
Dil | Azerbaycan Türkçesi |
Din | %97 Müslüman, %3 Hristiyan ve diğer |
Ortalama Yaşam Süresi | 73,8 yıl (2021) |
Okuma-Yazma Oranı | %99,8 (2018) |
Para Birimi | Manat |
Millî Gelir | 52,6 milyar dolar (2021 IMF) |
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir | 5.167 dolar (2021 IMF) |
İşsizlik Oranı | %6,3 (2022) |
Enflasyon Oranı | %3,2 (2022) |
Reel Büyüme Hızı | %1,4 (2018) |
Yoksulluk Oranı | %4,8 (2019) |
İhracat Ürünleri | Ham petrol, petrol yağları ve gazları, sebze-meyve, altın, etilen polimerler, elektrik enerjisi, pamuk. |
İthalat Ürünleri | Altın, otomobil, hava taşıtları, telefon cihazları, demir, tıbbi ilaç, turbojetler, petrol yağları, buğday, inşaat malzemesi, tütün, kuyumculuk eşyası, ağaç, elektronik cihaz. |
Başlıca Ticaret Ortakları | İtalya, Türkiye, Çin, Rusya, ABD, İsrail, Çekya, Kanada, Gürcistan, Ukrayna, Almanya. |
Ülke Tarihi
Azerbaycan coğrafyasında yapılan arkeolojik çalışmalar, bölgedeki insan izlerinin MÖ 8.000-6.000’li yıllara kadar dayandığını göstermektedir. Özellikle Urmiye Gölü’nün kuzeyi ve Tebriz’in güneyindeki kalıntılar paleolitik dönemden itibaren bölgedeki insan varlığını ortaya koymaktadır. Bölge, buradaki varlığı bilinen ilk kavimler olan İskit-Sakalardan sonra MÖ 9. yüzyılda Manna Devleti, ardından da Perslerin hâkimiyetine geçmiştir. Medlerin yıkılmasının ardından yerine kurulan Ahameniş İmparatorluğu Azerbaycan topraklarını da kontrol altına almış, bu süreçte bölgede Zerdüştlük yayılmıştır. Büyük İskender döneminde Makedonya İmparatorluğu topraklarına katılan bölge, İskender’in ölümüyle devletin parçalanmasından sonra yerine kurulan dört devletten Seleukos İmparatorluğu’nun hâkimiyeti altına girmiştir. Daha sonra Roma İmparatorluğu’nun egemenliğine giren Azerbaycan’da kurulan Albanya, 252 yılında Sasani İmparatorluğu’nun vasalı hâline gelmiş ve uzun süre varlığını devam ettirmiştir. Azerbaycan, Hz. Ömer döneminde İslam toprakları arasına katılmış, Emevi ve Abbasi dönemlerinde de büyük oranda Müslümanların hâkimiyetinde kalmıştır.
11. yüzyıldan itibaren Türklerin etki alanına girmeye başlayan bölge, 1054’te Tuğrul Bey’in, 1076’da Alparslan’ın seferleri sonrası tamamıyla Selçuklu hâkimiyeti altına girmiştir. Büyük Selçuklu Devleti’nden sonra bölgede 12. yüzyılda Irak Selçukluları ve İldenizliler, kuzeyde ise Şirvanşahlar hüküm sürmüştür. 1222 ve 1231’deki Moğol istilaları sırasında Azerbaycan büyük oranda tahrip edilmiş, bu süreçte Harizmşahların kısa süren hâkimiyeti dışında bölge Moğolların ve ardından İlhanlı Devleti’nin egemenliğinde kalmıştır.
14. yüzyılın ikinci yarısında Moğol hâkimiyetinin bitmesiyle Karakoyunlular ve Akkoyunluların egemenliğine giren Azerbaycan, 16. yüzyılın başlarında Safevi topraklarına dâhil olmuştur; bu süreçte Şah İsmail Tebriz’i başkent yapmıştır. Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran’daki zaferiyle Tebriz ve Güney Azerbaycan Osmanlı hâkimiyeti altına girerken, takip eden dönemde bölge iki devlet arasında birkaç kez el değiştirmiştir. Bu dönemde bölgede Afşarlar, Zendler ve Kaçarlar gibi bölgesel hanedanlıklar da hüküm sürmüştür. 18. yüzyıl ortalarında Safevilerin bölgedeki varlığı sona ererken, yüzyılın sonlarına kadar bölgede yerel güçlerin egemen olduğu yarı bağımsız bir süreç yaşanmıştır.
18. yüzyılın ilk yarısından itibaren bölgeye ilgisi artan Rusya, özellikle II. Katerina döneminde (1768-1796) Azerbaycan’ın güneyine doğru ilerlemiştir. 1803-1813 yılları arasında devam eden Rus-İran Savaşı sonrasında Gülistan Anlaşması imzalanmış ve bölgedeki hanlıklardan Gence, Şeki, Bakü, Derbend, Kuba ve Taliş Rusya’ya, Güney Azerbaycan hanlıkları ise İran’a bırakılmıştır. 1828 yılında da Azerbaycan toprakları tamamen Rusya’nın hâkimiyeti altına girmiştir.
Çarlık Rusya’nın yıkılmasıyla birlikte 1918 yılında Azerbaycan Halk Cumhuriyeti ilan edilmiş, böylece tarihte Azerbaycan ismi ilk kez bir devlet tarafından kullanılmıştır. Osmanlı Devleti ile imzalanan anlaşma gereği iç ve dış asayişin sağlanması için 1918 Haziran’ında Bakü’ye giren Osmanlı kuvvetleri, Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasının ardından aynı yıl bölgeden çekilmiştir. 1919’da İngilizler tarafından işgal edilen Azerbaycan, Anadolu’da millî mücadelenin devam ettiği bir süreçte, Sovyet Rusya tarafından 27 Nisan 1920’da işgal edilerek SSCB’ye dâhil edilmiş, bir gün sonra da Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuştur. 12 Mart 1922’de Transkafkasya Sovyet Federal Sosyalist Cumhuriyeti’nin bir üyesi olan Azerbaycan, 5 Aralık 1936 tarihinde de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ni oluşturan 15 cumhuriyetten biri hâline getirilmiştir.
Sovyetler Birliği’nin 1980’lerde dağılma sürecine girmesiyle birlikte Azerbaycan ve Ermenistan arasında sınır sorunları baş göstermiş, özellikle Dağlık Karabağ bölgesi iki ülke arasında ciddi bir gerilime neden olmuş, bu süreçte 200.000’den fazla Azeri, Ermenistan’dan zorla çıkartılmıştır. Silahlı çatışmaların yaşandığı sürece Moskova yönetimi önce ilgisiz kalırken, daha sonra Ermenilere yönelik saldırıları gerekçe göstererek 19-20 Ocak 1990’da Bakü’ye girmiştir. Yüzlerce sivilin öldürüldüğü ve 1.000’e yakın Azeri’nin yaralandığı bu olay “Kara Ocak” olayı olarak anılmaktadır. Moskova’nın bu askerî müdahalesi Azerbaycan’daki bağımsızlık sürecini daha da hızlandırmış, devletin ismindeki “Sovyet Sosyalist” ifadesi çıkartılarak “Azerbaycan Cumhuriyeti” ifadesi ve bayrak olarak da 1918-1920 yılları arasındaki Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin bayrağı kullanılmaya başlanmıştır. Nitekim bir yıl sonra, 30 Ağustos 1991 tarihinde, bağımsızlık kararı alınmış ve bu karar 18 Ekim’de yürürlüğe konulmuştur.
Bağımsızlığı takip eden ilk yıllarda ülke, Ermenistan işgali altında bulunan Dağlık Karabağ sorunuyla karşı karşıya kalmıştır. Demokratik yollarla seçilerek iş başına gelen Ebulfez Elçibey’e karşı gerçekleştirilen askerî darbe neticesinde Elçibey görevinden çekilmek zorunda kalmış, ardından yapılan seçimlerden sonra da Haydar Aliyev Azerbaycan’ın yeni devlet başkanı olmuştur. Başkan seçilen Aliyev, darbenin başındaki Suret Hüseyinov’u başbakan olarak atamıştır. 1994’te bu kez Aliyev’e karşı başarısız bir darbe girişiminde bulunan Hüseyinov, vatana ihanetle yargılanarak müebbet hapse mahkûm edilmişse de 2005 yılında affedilmiştir. 1993-2003 yılları arasında devlet başkanlığı görevini sürdüren Haydar Aliyev’in ardından, 2003 yılında devlet başkanı seçilen oğlu İlham Aliyev, o tarihten bu yana bu görevdedir.
27 Eylül 2020’de, Ermenistan işgali altındaki Dağlık Karabağ topraklarında başlayan çatışmalar giderek şiddetlenmiş ve böylece İkinci Karabağ Savaşı başlamıştır. Savaş Azerbaycan’ın kesin zaferiyle neticelenmiş ve 10 Kasım tarihinde imzalanan ateşkes anlaşmasıyla işgal altındaki Dağlık Karabağ’ın en büyük ikinci kenti olan Şuşa’nın yanı sıra Cebrayıl, Fuzuli, Zengilan, Kubadlı kentleri, pek çok yerleşim yeri ve 300’e yakın köy ile İran-Azerbaycan sınırı Azerbaycan kontrolüne girmiştir. Takip eden süreçte on binlerce Azerbaycan vatandaşı uzun yıllardır işgal altında olan vatanlarına geri dönmeye başlamış, ayrıca Ermenistan üzerinden açılan koridorla Azerbaycan ile Nahçivan Özerk Bölgesi arasında doğrudan kara erişimi sağlanmıştır. Böylece süreç Azerbaycan tarihi açısından önemli kırılma noktalarından biri olarak tarihe geçmiş, Ermenistan hükümeti ise uğradığı hezimet sonrasında ciddi bir siyasi krizle karşı karıya kalmıştır.
Siyasi Yapı
Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından birlikten ayrılarak 30 Ağustos 1991’de bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan, başkanlık sistemiyle yönetilen bir cumhuriyettir. Ülke idari olarak 66 rayon ve biri özerk (Nahçıvan) 11 vilayetten oluşmaktadır. Bunlardan Yukarı Karabağ ve çevresindeki 7 rayon -ki Azerbaycan topraklarının yaklaşık %20’sine tekabül etmektedir- 1992 yılından sonra Ermenistan tarafından işgal edilmiştir.
Kuvvetler ayrılığı ilkesinin benimsendiği Azerbaycan’da devlet başkanı yürütmenin başıdır ve bakanlar kurulu da devlet başkanı tarafından belirlenerek ulusal meclisçe onaylanmaktadır. Devlet başkanı 2018’deki seçimlere kadar beş yıllık bir süre için göreve gelirken, yapılan değişiklikle bu süre yedi yıla çıkartılmıştır. 2003 yılından bu yana devlet başkanlığı görevini sürdüren İlham Aliyev, bu süreçte 2003, 2008, 2013 ve 2018 yıllarında gerçekleştirilen seçimlerden zaferle ayrılmıştır. Ne var ki 11 Nisan 2018’de yapılan ve İlham Aliyev’in geçerli oyların %86’sını alarak konumunu koruduğu seçimlerin demokratik olmadığı yönünde kimi uluslararası kuruluşların iddiaları bulunmaktadır.
Yasama organı 125 sandalyeli ve tek kanatlı ulusal meclistir. Üyeler beş yılda bir düzenlenen seçimlerle belirlenmektedir. Ocak 2020’de yapılan son seçimlerde Devlet Başkanı İlham Aliyev’in partisi Yeni Azerbaycan Partisi (YAP) 70 milletvekilliği kazanmıştır.
Ekonomik Durum
Enerji ihracatına dayalı ekonomisini çeşitlendirme gayreti içerisinde olan Azerbaycan, bağımsızlık sonrasında yaşadığı zorlu süreçlere rağmen gelişmesini sürdürmektedir. Uzun yıllar Sovyetler Birliği içerisinde konumlanmış olan Azerbaycan, 1991 yılındaki bağımsızlığın ardından diğer alanlarda olduğu gibi ekonomide de ciddi bir sarsıntı yaşamış, ancak ilerleyen yıllarda enerji ihracatındaki artışla birlikte yüksek büyüme oranları yakalamıştır. 2014 yılından itibaren uluslararası piyasalarda petrol fiyatlarının düşüşüyle ekonomisi bir darboğaza sürüklenen Azerbaycan, yüksek enflasyon, %100’lere ulaşan devalüasyon ve negatif büyüme rakamlarıyla karşı karşıya kalmıştır. Yaşanan bu olumsuz sürecin de etkisiyle ekonominin çeşitlendirilmesi yönündeki çalışmalara hız verilmiş ve hazırlanan stratejik yol haritaları 2016 yılında onaylanarak uygulamaya konulmuştur. Bu kapsamda finans, ulaşım, telekomünikasyon, turizm ve çeşitli sanayi kollarında gelişmeler kaydedilmiştir. Esasen ülke ekonomisinin önemli ayaklarından birini teşkil eden ve petrol ihracatı ile ikinci plana atılan ağır sanayide özellikle alüminyum, demir ve çimento sanayii büyük önem taşımaktadır.
Tarım sektörü ülke halkının hâlen en önemli geçim kaynağıdır. İstihdamın üçte birini karşılayan tarım sektörünün millî gelir içindeki payı ise %6 seviyelerindedir. Başlıca tarım ürünleri; tahıllar, pirinç, üzüm, tütün, pamuk, sebze-meyve ve çaydır. Ayrıca küçük ve büyükbaş hayvancılık da yaygındır.
Hizmet sektörü ülkedeki istihdamın yarısını karşılamaktadır. Özellikle ulaşım ve telekomünikasyon alanlarında yaşanan gelişmelerle birlikte sektör daha da büyümüştür.
Azerbaycan ekonomisinin taşıyıcı gücü ise petrol ve doğal gaz üretimi ve ihracatıdır. 1994 yılında küresel petrol şirketleriyle yapılan anlaşmanın ardından ülke petrollerinin çıkarılması ve ihracına ilişkin önemli bir adım atılmıştır. Hâlihazırda ihracat gelirlerinin %90’a yakınını enerjiden elde eden Azerbaycan, kanıtlanmış rezervleri ve ihracatı bakımından ham petrolde ilk 20, doğal gazda ilk 25 ülke arasında yer almaktadır. Önümüzdeki yıllarda enerjiden elde edilen gelirin halkın refah düzeyinde daha belirgin artışlar sağlayacağı tahmin edilmektedir.
Dış ticaret hacmi son yıllarda 25-30 milyar dolar seviyelerinde olup, 2020 yılında 13,7 milyar doları ihracat, 10,7 milyar doları ithalat olmak üzere toplamda 24,4 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Önümüzdeki yıllarda Azerbaycan ekonomisi, enerjiye bağlı ekonominin çeşitlendirilmesi, halkın refah seviyesinin yükseltilerek yoksulluğun azaltılması, başta sanayi olmak üzere ihmal edilen iş sahalarının yeniden canlandırılması, sağlam bir bankacılık ve finans sisteminin kurulması, ekonomideki devlet tekelinin kırılarak serbest piyasanın canlandırılması gibi hususlarda önemli sınavlar verecektir. Söz konusu hususlarda sağlanacak ilerleme, Azerbaycan’ın küresel piyasalar ve finans kuruluşları nezdinde yaşadığı sıkıntılarla baş edebilmesi açısından da hayati önem taşımaktadır.
Türkiye ile İlişkiler
Türkiye ile Azerbaycan, “tek millet, iki devlet” anlayışı çerçevesinde şekillenen son derece yakın ve güçlü ilişkilere sahiptir. SSCB’den ayrılan Azerbaycan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan devlet Türkiye olmuş ve ilişkiler o tarihten itibaren güçlenerek devam etmiştir. Her iki ülkede de devlet başkanlığı düzeyinde gerçekleşen görev değişikliklerinde ilk yurt dışı ziyaretinin bir diğerine yapılması teamülü, bu yakınlığın sembolik göstergelerinden biridir. Büyükelçilikler dışında Azerbaycan’ın İstanbul ve Kars’ta, Türkiye’ninse Nahçıvan Özerk Bölgesi ve Gence’de konsoloslukları bulunmaktadır. Nahçıvan Özerk Bölgesi aynı zamanda iki ülke arasındaki tek kara bağlantısını oluşturmaktadır. Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler 2010 yılında cumhurbaşkanlığı düzeyinde Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin tesis edilmesiyle daha ileri bir seviyeye taşınmış, siyasi merciler arasındaki yakınlaşma artmış ve bu durum gerek bölgesel gerek küresel politikalar açısından bölgedeki dengelere etki edecek bir hâl almıştır. Sözde Ermeni Soykırımı iddiaları ve Dağlık Karabağ Sorunu gibi iki ülkeyi ilgilendiren bölgesel ve küresel konularda Türkiye ve Azerbaycan birlikte hareket etmektedir. Özellikle 2020 yılındaki İkinci Karabağ Savaşı’nda Türkiye’nin Azerbaycan’a verdiği siyasi destek ve SİHA’ların savaşın seyrindeki kritik rolü, bu yakınlığın en güçlü yansımalarından biri olmuştur.
İki ülke arasındaki ticari ilişkiler de son derece olumlu seyretmekte olup son yıllarda 2-2,5 milyar dolar seviyelerinde gerçekleşmektedir. 2020 yılında karşılıklı ticaret hacmi 1,6 milyar doları Türkiye’den Azerbaycan’a ihracat, 400 milyon doları ithalat olmak üzere toplamda 2 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye aynı zamanda Azerbaycan’ın en önemli dış ticaret partnerlerinden biri konumundadır. Türkiye’den Azerbaycan’a ihraç edilen başlıca ürünler telefon cihazları, inşaat malzemesi, mücevherat, temizlik malzemeleri, mobilya, tıbbi ilaç, hazır gıda ürünleri, beyaz eşya ve izole edilmiş kablo ve tellerdir. Azerbaycan’dan ithal edilen başlıca ürünlerse pamuk, alüminyum, asiklik alkoller, etilen polimerler, altın ve demir-çeliktir.
Müslümanların Durumu
Hz. Ömer’in hilafeti zamanında fethedilerek İslam toprakları arasına katılan Azerbaycan’a, Hz. Osman ve Hz. Ali’nin halifelikleri sırasında yeni yapılar kazandırılmış, bölge Emeviler döneminde de Kafkasya’daki fetihler için bir üs olarak kullanılmıştır.
Günümüzde Azerbaycan nüfusunun %95’ten fazlasının Müslüman olduğu tahmin edilmektedir. Geri kalan kesimi ise büyük oranda Rus, Gürcü ve Ermeni kökenli Hristiyanlar oluşturmaktadır. Ülkede Müslümanların %80’den fazlası Şia’nın Caferiye koluna mensuptur. Bu bakımdan Azerbaycan dünyada en yüksek Şii nüfus oranına sahip ülke konumundadır. Şiiler dışında Müslümanların geri kalanı Hanefi ve Şafi’dir. Ancak ülkede Şii-Sünni ayrımı siyasi bir boyut taşımamakta, günlük hayatta çoğu zaman belirsizleşmektedir. Özellikle Sovyetler Birliği dönemindeki din karşıtı tutum sebebiyle halkın İslamiyet’le olan bağı zayıflatılmış, cami ve medreselerin sayısı azaltılmış, halk dinden uzaklaştırılmıştır. Bu durumun etkileri bağımsızlık sonrası sürece de sirayet ettiğinden halkın günlük hayattaki dinî pratiklerinin zayıf olduğu gözlemlenmektedir. Ancak son yıllarda halkın dinî ve millî kimliğiyle olan irtibatının yeniden güçlenmeye başladığı kaydedilmektedir.