Temel Göstergeler | |
Resmi Adı | Birleşik Arap Emirlikleri |
Yönetim Biçimi | Monarşi (7 Emirlikten Oluşan Federasyon) |
Bağımsızlık Tarihi | 2 Aralık 1971 (İngiltere’den) |
Başkent | Abu Dabi (1,5 milyon) |
Yüzölçümü | 83.600 km2 |
Nüfusu | 10 milyon (2021) |
Nüfusun Etnik Dağılımı | %15 BAE’li, %25 Hindistanlı, %13 Pakistanlı, %12 Mısırlı ve diğer Arap halkları, %7 Bangladeşli, %6 Filipinli, %4 İranlı, %3 Sri Lankalı, %15 diğer (Avrupalılar, ABD’li, Kanadalı, Afganistanlı, Nepalli vd.) |
İklimi | Çöl iklimine yakın tropik iklim hâkimdir. Yaz ayları sıcaklık ortalaması 40-45 derecedir, kışlar ise nispeten serindir. Ani hava değişiklikleri ve kum fırtınaları sık yaşanır. Yağış miktarı kıyılarda azdır, iç bölgelere doğru artış gösterir. Ülkenin %97’si çöldür. |
Coğrafi Konumu | Umman ve Suudi Arabistan arasında, Basra ve Umman körfezleri kıyısında yer almaktadır. |
Komşuları | Umman (609 km), Suudi Arabistan (457 km), Basra ve Umman körfezleri (1.318 km) |
Dil | Arapça, İngilizce |
Din | %76 Müslüman, %9 Hristiyan, %7 Hindu, %2 Budist, %6 diğer |
Ortalama Yaşam Süresi | 79,3 yıl (2021) |
Okuma-Yazma Oranı | %93.8 (2015) |
Millî Gelir | 401,513 milyar dolar (2021 IMF tahmini) |
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir | 35.171 dolar (2021 IMF tahmini) |
Para Birimi | BAE dirhemi |
Yoksulluk Oranı | Veri yok |
İşsizlik Oranı | %5 (2020) |
Enflasyon Oranı | %-2 (2020) |
Reel Büyüme Hızı | %-5,9 (2020) |
İhracat Ürünleri | Ham petrol, işlenmemiş altın, mineral yakıtlar, telefon cihazları, elmas, otomobil, bilgisayar, tütün, işlenmemiş alüminyum |
İthalat Ürünleri | Altın, telefon cihazları, mücevherat, elmas, binek otomobiller, hava taşıtları, mineral yakıtlar, turbojetler, bilgisayar, tıbbi ilaçlar |
Başlıca Ticaret Ortakları | Çin, Hindistan, Suudi Arabistan, ABD, Almanya, Japonya, İsviçre, Irak |
Ülke Tarihi
Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) bulunduğu bölgenin tarihi MÖ 3. bin yıla kadar gitmektedir. Bölge ticaret yolları üzerinde yer alan stratejik öneme sahip bir konumda olduğundan tarih boyunca önemini muhafaza etmiştir. Büyük Umman olarak anılan bölgede MS ilk yüzyıllarda Hristiyanlık izlerine de rastlanmakla birlikte, bölgenin henüz Hz. Ebubekir’in hilafeti döneminde İslam topraklarına dâhil edildiği bilinmektedir.
16. yüzyılda baş gösteren Portekiz tehlikesi karşısında harekete geçen Osmanlı Devleti burayı kendi topraklarına katmıştır; ancak ilerleyen dönemlerde Avrupa devletlerinin bölgeye olan ilgisi giderek artmıştır. İngiltere 19. yüzyılda Doğu Hindistan Şirketi’nin Basra Körfezi’nde faaliyet göstermesiyle bölgede yer almaya başlamıştır. Bu süreçte yerel yapılanmalarla İngilizler arasında yaşanan çatışmalar 1853’te imzalanan barış anlaşmasıyla son bulmuştur. Bu tarihten sonra Osmanlı Devleti ve İran, İngiltere’nin bölgedeki etkinliğini kırmak için girişimlerde bulunmuş ancak başarılı olamamışlardır. Benzer şekilde bölge üzerinde söz sahibi olmak isteyen Fransa, Almanya ve Rusya da İngiltere karşısında başarısız olmuştur.
İngiltere 1892 yılında emirliklerle yaptığı anlaşmalar neticesinde bölgeyi tamamen kontrolü altına almış, böylece emirlikler içişlerinde bağımsız, dışişlerinde İngiltere’ye bağlı hâle gelmişlerdir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında bölgedeki yerel emirliklerin devlet olması gündeme gelmiş ve 1960’lı yıllardan sonra İngiltere’nin bölgeden resmî olarak çekilme süreci başlamıştır. Bahreyn, Katar, Abu Dabi ve Dubai temsilcileri arasında devam eden müzakerelerde, Mart 1968’de “Arap Emirlikleri Birliği”nin kurulması kararlaştırılmış olsa da bu çabalar emirliklerin talepler noktasında anlaşamaması sebebiyle bir neticeye varamamıştır. Nihayet 1971 yılının Mart ayında İngiltere’nin bölgeden tamamen çekilmesinden sonra aynı yılın ağustos ayında Bahreyn, eylül ayında da Katar bağımsızlıklarını ilan etmiştir. Bunun üzerine Abu Dabi ve Dubai’nin de içinde bulunduğu altı emirlik bir araya gelerek Aralık 1971’de BAE’yi kurmuş, Şubat 1972’de birliğe dâhil olan Resü’l-Hayme ile birlikte devlet bugünkü son şeklini almıştır.
Siyasi Yapı
1971 yılında altı emirliğin bir araya gelmesiyle oluşan BAE, birliğe 1972 yılında dâhil olan Resü’l-Hayme ile birlikte son hâlini almıştır. Devletin kurucu emirlikleri ise Abu Dabi, Dubai, Acman, Füceyre, eş-Şarika ve Ummü’l-Kayveyn’dir.
Bağımsızlığın kazanılmasıyla birlikte ilk devlet başkanı olarak göreve Abu Dabi Emiri Zayid bin Sultan el-Nehyan gelmiş ve 2004 yılındaki ölümüne kadar iktidarda kalmıştır. Onun ölümü üzerine göreve gelen oğlu Halife bin Zayid el-Nehyan ise hâlen devlet başkanlığı görevini sürdürmektedir. Ülke yönetiminde başbakanlık görevi Dubai Emirliği’ndedir ve bu emirliğin yönetimi de Mahtum ailesindedir.
BAE, bağımsızlığını kazanması ve petrol üretimine başlamasıyla birlikte nüfusu hızla artan ve yakaladığı refah seviyesiyle çok yüksek oranda dış göç alan bir ülke konumundadır. Devletin bağımsızlığını ilan ettiği tarihlerde 200.000 civarında olan nüfus, 1980’de 1 milyona, 2000’lerin başlarında ise 3 milyona ulaşmış, nüfus artışı bu tarihten sonra daha da yüksek oranlara ulaşarak 2010’ların başlarında 8 milyonu aşmıştır. Bugün 10 milyonu geçen ülke nüfusunun %90’a yakını göçmenlerden oluşmaktadır.
Monarşi ile yönetilen ülkede, Abu Dabi Emiri’nin devlet başkanı, Dubai Emiri’nin başbakan olması yönünde bir teamül bulunmaktadır. Ayrıca dış politika, güvenlik ve askeriye ile ilgili hususlar da Abu Dabi Emirliği’nin uhdesindedir. Ülke topraklarının %90’ını Abu Dabi Emirliği teşkil etmekte olup ikinci büyük emirlik olan Dubai ise ülkenin ticaret merkezi konumundadır.
Hiçbir siyasi partinin olmadığı ülkede, devlet başkanı yasama ve yürütme erklerini elinde bulundurmaktadır. Yedi emirin oluşturduğu “Yüksek Konsey” ülkedeki en üst düzey karar merciidir. Devlet başkanının başkanlık ettiği bu konsey aynı zamanda hükümet üyelerini de belirlemektedir. Yüksek Konsey’in başında Dubai Emiri bulunmaktadır. 40 üyeden oluşan “Federal Ulusal Konsey” ise bir çeşit danışma meclisi hüviyetindedir.
BAE Ortadoğu coğrafyasında Batı çıkarları ekseninde sürdürdüğü dış politika anlayışını son yıllarda daha keskin biçimde uygulamaktadır. Bu anlamda ABD’nin bölgede İsrail, Mısır ve Suudi Arabistan ekseninde oluşturduğu hatta dâhil olan BAE, son dönemde bu hattın karşısında duran Türkiye’ye yönelik de katı bir tutum sergilemektedir. 2021 yılı itibarıyla ilişkilerin yeniden normalleşmesi yönündeki kimi diplomatik açıklamaların reelde ne oranda karşılık bulacağı ise önümüzdeki süreçte belli olacaktır.
Ekonomik Durum
Diğer Ortadoğu ülkeleri gibi ekonomisi büyük oranda petrol ve doğal gaza dayalı olan BAE, bölgenin en zengin ülkelerinden biri konumundadır. Öyle ki 400 milyar dolarlık millî geliri ile Suudi Arabistan ve İran’dan sonra Ortadoğu ve Afrika’da üçüncü, 40.000 dolara yaklaşan kişi başı ortalama yıllık gelirle de ikinci sırada yer almaktadır. Ancak son yıllarda petrol fiyatlarında yaşanan büyük düşüş, ihracat gelirlerini ve dolayısıyla ekonomiyi belirgin biçimde etkilemiştir. Buna karşın ülke sahip olduğu zengin petrol yatakları, uluslararası ticaretteki konumu ve son yıllarda turizm merkezi hâline gelen Dubai ile hâlâ dünya ekonomisinin önemli aktörlerinden biridir.
Petrol ve doğal gaz ihracatından elde edilen yüksek gelir millî gelirin üçte birinden fazlasını oluşturmaktadır. Buna karşın ekonomideki sektörel çeşitliliği arttırmak adına farklı planlamalar da yapılmaktadır. Bu kapsamda turizm başta olmak üzere sağlık, finans ve emlak alanlarında yurt içi ve yurt dışı yatırımlar yapılmaktadır. Ayrıca son yıllarda yurt dışında gayrimenkul, banka, telekomünikasyon, sanayi şirketleri vb. alımlarına yönelik yüksek yatırımlar yapılmaktadır.
Singapur ve Hong Kong modellerinin örnek alındığı bir yapılanma ile Dubai’yi son dönemde uluslararası ticarette önemli bir konuma getiren BAE, dış ticarette re-export sektörünün de önde gelen ülkelerinden biridir. Ülkenin dış ticareti petrol ve doğal gaz ihracatı dışında re-exporta dayanmakta, farklı ülkelerden gelen ürünler BAE üzerinden dünyaya dağıtılmaktadır. Yıllık re-export işlem tutarı 100 milyar doları bulmaktadır. Limanlarında ve serbest ticaret bölgelerinde altyapı ve hizmetler son derece gelişmiş olup, Kuzey Afrika’dan Uzak Doğu’ya kadar çok geniş bir coğrafyaya hitap etmektedir.
Dış ticaret rakamlarına bakıldığında 2019 yılı ihracatının 315 milyar dolar, ithalatının ise 267 milyar dolar olduğu görülmektedir. Bu da 582 milyar doları aşan bir ticaret hacmine işaret etmektedir. Dış ticaretteki en önemli partner ülkeler; Çin, Hindistan, Suudi Arabistan, ABD, Almanya, Japonya, İsviçre ve Irak’tır.
Ülkede istihdamın %80’den fazlası yabancılar tarafından karşılanmaktadır. Bunun büyük bir kısmını emek yoğun işlerde düşük ücretle çalışan Asya kökenliler oluştururken, ticaret hayatı dışındaki yerli halk kamu kuruluşlarında memur olarak istihdam edilmektedir; Lübnanlılar ve çoğu İngiliz olan Avrupalılar ise özel sektörde yönetici ve danışman pozisyonunda görev almaktadır.
Türkiye ile İlişkiler
Türkiye ile BAE arasındaki siyasi ilişkiler, geçmişteki dengeli genel görüntüsünün aksine, son yıllarda olumsuz bir havada seyretmektedir. Nitekim son dönemde Ortadoğu coğrafyasında ABD, Suudi Arabistan, Mısır ve İsrail ile birlikte BAE’nin yer aldığı bir hat ortaya çıkmış gözükmektedir. Bu da bölgede Türkiye ile BAE arasındaki ilişkilerin seyrine etki etmektedir. Özellikle 2017 Haziran’ında ABD’nin öncülüğünde Suudi Arabistan, Mısır, Bahreyn gibi ülkelerle birlikte teröre destek verdiği gerekçesiyle Katar’a ambargo uygulayan devletler arasında yer alması, Türkiye’ninse bu süreçte Katar’a destek vermesi, ilişkilerdeki gerginliği daha da arttırmıştır. Öte yandan Aralık 2017’de BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed’in Twitter’da Iraklı bir kullanıcının “Medine Kahramanı” olarak bilinen Fahreddin Paşa’yı hırsızlıkla suçlayan bir paylaşımını retweetlemesi, gelinen noktanın açık bir ifadesi olmuştur. Bununla birlikte Katar’a uygulanan ambargonun sonlandırılması yönünde uzlaşıya varılması nedeniyle önümüzdeki süreçte Türkiye-BAE ilişkilerinde de kısmi iyileşmeler olacağı tahmin edilmektedir.
Diplomasideki bu gerilimli sürece rağmen Türkiye ile BAE arasındaki ticari ilişkiler yoğun biçimde devam etmektedir. 2020 yılında 2,8 milyar doları Türkiye’den BAE’ye ihracat, 5,6 milyar doları ithalat olmak üzere karşılıklı ticaret hacmi 8,4 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. İki ülke arasındaki ticaretin en önemli kalemi altın ve mücevherattır. Son döneme kadar Türkiye lehine olan ticari ilişkilerde ülkemiz son birkaç yıldır açık vermektedir.
Müslümanların Durumu
Ülke nüfusunun büyük kısmı Müslüman olmakla birlikte, yoğun göçmen varlığı sebebiyle ülkede Hristiyanlık, Hinduizm, Budizm ve Yahudilik gibi farklı dinlere mensup olanlar da bulunmaktadır. Müslüman nüfusun büyük bölümü Hanefi mezhebine mensuptur.
Müslümanların dinî yaşam bakımından herhangi bir kısıtlamaya maruz kalmadığı ülkede son yıllarda devlet yönetiminin uyguladığı politikaların İslami yaşam tarzına zarar verdiği yönünde eleştiriler yapılmaktadır. Petrol üretiminin başlamasıyla birlikte artan refah seviyesi ve zenginlik, ülkede İslamiyet’in toplumsal yaşam için öngördüğü sınırların aşılmasına, aşırı tüketim, gösteriş ve israfın alabildiğine arttığı bir yaşam tarzının yerleşmesine yol açmıştır. Son yıllarda özellikle Dubai’de sürdürülen projelerle bölge ultra-lüks yaşam tarzının dünyadaki sayılı noktalarından biri hâline getirilmiştir. Buna paralel olarak BAE, son dönemde “ılımlı İslam” söylemi üzerinden yürütülen politikalara da destek vermekte, bu kapsamda başta Müslüman Kardeşler olmak üzere pek çok İslami oluşumu terör örgütü olarak kabul etmektedir.