Temel Göstergeler
Resmi AdıDominik Cumhuriyeti
Yönetim BiçimiBaşkanlık tipi demokrasi
Bağımsızlık Tarihi27 Şubat 1844 (Haiti’den)
BaşkentSanto Domingo (1 milyon)
Yüzölçümü48.670 km2
Nüfusu10,7 milyon (2018)
Nüfusun Etnik Dağılımı%70 Mestizo, %16 siyahi, %13 beyaz, %1 diğer
İklimiTropikal deniz mevsimi hâkimdir.
Coğrafi KonumuKarayipler’de yer alan Dominik Cumhuriyeti, Hispanyola Adası’nın üçte ikisini kaplamakta ve Haiti’nin batısında yer almaktadır.
KomşularıHaiti (376 km), kıyı şeridi (1.288 km)
Dilİspanyolca
Din%70 Hristiyan, %28 dinsiz ya da bilinmiyor, %2 diğer
Ortalama Yaşam Süresi71,3 yıl (2018)
Okuma-Yazma Oranı%93,8 (2016)
Para BirimiDominik Pesosu
Millî Gelir84,837 milyar dolar (2018 IMF)
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir7.881 dolar (2018 IMF)
İşsizlik Oranı%5,1 (2017)
Enflasyon Oranı%3,3 (2017)
Reel Büyüme Hızı%7 (2018)
Yoksulluk Oranı%30,5 (2016)
İhracat ÜrünleriTıbbi cihazlar, altın, elektrik devreleri, tütün, muz, tekstil ürünleri, ayakkabı, ferro alyajlar, kakao, mücevherat, eczacılık eşyası.
İthalat ÜrünleriPetrol yağ ve gazları, otomobil, mücevherat, telefon cihazları, ham petrol, tıbbi cihazlar, mısır, pamuk ipliği, demir-çelik.
Başlıca Ticaret OrtaklarıABD, Çin, Meksika, Brezilya, Haiti, Kanada, Hindistan, İspanya, Trinidad Tobago, Kolombiya.

Ülke Tarihi

Dominik Cumhuriyeti topraklarının bulunduğu adanın ilk yerleşimcilerinin Taiwolar olduğu tahmin edilmektedir. Ada, Avrupa sömürgeciliğinin kıtadaki ilk adımlarına tanıklık etmiştir. Nitekim 5 Aralık 1492’de Kristof Kolomb’un kıtada ilk ayak bastığı yer, daha sonra Hispanyola adını verdiği adadır. Günümüzde Dominik Cumhuriyeti’nin başkenti olan Santo Domingo da sömürge yönetimlerinin Amerika’daki ilk başkenti olmuştur. Takip eden ilk yıllarda adada yüz binlerce insan katledilmiş ve bu katliamlar Katolik rahip Bartolome de Las Casas’ın Kızılderili Katliamı adlı eserinde anlatılmıştır.

Adanın batı kesimleri 17 ve 18. yüzyıllarda Fransa’nın kontrolü altında kalırken, doğu kesimde bulunan Dominik Cumhuriyeti toprakları ise yaklaşık 300 yıl İspanya tarafından sömürülmüştür. Fransa kontrolünde adanın ismi Saint-Domingue olarak değiştirilmiştir. Bu dönemde kahve ve şeker üretiminde oldukça önemli bir pozisyona yükselen ada, 18. yüzyılda Fransa İmparatorluğu’nun en zengin sömürgelerinden birine dönüşmüş ve Avrupa’nın kahve ve şeker ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılar hâle gelmiştir.

Adanın batı kesimi Fransız İhtilali’nin ardından başlayan süreçte, 1804 yılında, Haiti ismi ile bağımsızlığını ilan ederken, Dominik Cumhuriyeti 1 Aralık 1821’de bağımsızlığını ilan etmiş fakat iki ay kadar sonra yeni Haiti devleti Dominik’i kendi topraklarına katmıştır. Dominik Cumhuriyeti Haiti’ye karşı bağımsızlığını ancak 27 Şubat 1844 tarihinde kazanabilmiştir.

Bağımsızlığın ardından ülkede iktidar mücadelesi baş göstermiş, bu süreçte 1861-1865 yılları arasında bir süre daha İspanya işgali altında kalmış ve 11 Temmuz 1865’te bir kez daha bağımsızlığını kazanmıştır. Ancak ülkedeki siyasi kaos, iktidar mücadelesi ve çatışma ortamı bu tarihten sonra da devam etmiştir. ABD’nin bölgeyi kontrol altında tutma politikalarının bir parçası olarak 1916-1924 yılları arasında ABD işgali altında kalan Dominik Cumhuriyeti, 1930-1961 yılları arasında da Rafael Trujillo’nun dikta rejimi ile yönetilmiştir. Trujillo’nun CIA destekli bir operasyonla öldürülmesinin ardından ülkede yaşanan iç karışıklıklar, 1965 yılına gelindiğinde bir iç savaşa dönüşmüştür. ABD’nin o dönemde Küba’da yaşanan gelişmelerin bölge ülkelerinde tekrar etmemesi için yürüttüğü operasyonlar Dominik Cumhuriyeti’nde de uygulanmıştır. 1966 yılında iç savaşın sona ermesi ve ülkenin demokratik sisteme dönmesinin ardından günümüze kadar siyasal istikrar muhafaza edilmiştir. Trujillo yönetiminde 1960-1962 yılları arasında da kukla başkan olarak görevde bulunan Joaquin Balaguer, savaşın ardından 1966-1978 ve 1986-1996 yılları arasında 22 yıl cumhurbaşkanlığı yapmış ve ülkenin yakın tarihindeki en etkili politik kimlik olmuştur. 1996-2000 ve 2004-2012 yılları arasında iktidarda kalan Leonel Fernandez de 12 yıl iktidarda kalmış ve iç savaş sonrası süreçte oluşan politik ortamda Dominik Liberal Partisi’ni (PLD) iktidara taşıyan ilk lider olmayı başarmıştır. Fernandez’in ardından PLD iktidarı Danilo Medina ile kesintisiz devam etmekte ve Medina 2012 yılından bu yana devlet başkanlığı görevini sürdürmektedir. Leonel Fernandez ise Kasım 2018’de Birleşmiş Milletler Dünya Dernekler Federasyonu (WFUNA) başkanlığına getirilmiştir.

Siyasi Yapı

Dominik Cumhuriyeti başkanlık tipi demokrasi ile yönetilmektedir. Ülkede iç savaşın yaşandığı 1965 yılından bu yana geride kalan yarım yüzyılı aşkın süredir demokratik sistem ve seçimler gerçekleştirilmektedir.

Devlet başkanı ve yardımcısı dört yılda bir yapılan seçimlerle belirlenmektedir. Devlet başkanı yürütmenin ve ordunun başıdır ve kabineyi de belirlemektedir. 2012 yılında %51 oyla başkan seçilen Danilo Medina, anayasada ikinci kez aday olmayı engelleyen hükmün değiştirilmesiyle 2016 seçimlerinde yeniden başkan adayı olmuş ve oylarını %61’e yükselterek ikinci kez başkan seçilmiştir. Ülkede bir sonraki seçimlerin 2020 yılı Mayıs ayında gerçekleştirilmesi planlanmaktadır.

Yasama organı 32 sandalyeli senato ve 190 sandalyeli temsilciler meclisinden oluşan parlamentodur. Daha önce farklı zamanlarda gerçekleştirilen başkanlık ve parlamento seçimleri 2016 yılından bu yana birlikte yapılmaktadır. 2016 seçimlerinde iktidar partisi DLP %41 oyla 26 senatörlük ve 106 milletvekilliği kazanmıştır. Muhalefet partisi MRP ise %20 oyla senatoda 2, temsilciler meclisinde 42 sandalye kazanabilmiştir.

Ekonomik Durum

Dominik Cumhuriyeti, Karayip ve Latin bölgesinin son çeyrek yüzyılda en hızlı büyüyen ekonomisine sahip, gelişmekte olan bir ülkedir. Son 10 yılda ortalama %6 seviyelerinde bir ekonomik büyüme yakalamış olan ülkede, gelir düzeyi artmakta ve yüksek seyreden yoksulluk da azalmaktadır. 100 milyar dolara yaklaşan millî gelir ve 10.000 dolar seviyelerini zorlayan kişi başı ortalama yıllık gelirle Dominik Cumhuriyeti bölgenin en dikkat çeken ekonomisi konumundadır. Bunda ülkenin uzun süredir muhafaza ettiği siyasi istikrarın da etkisi büyüktür. Ancak gelir eşitsizliği ve yoksulluk hâlen ülke halkının en önemli sorunları olmaya devam etmektedir.

Geleneksel ekonomik faaliyet olan tarım sektörü, son yıllarda önceliğini yitirmişse de ülke, tarih boyunca önemli bir kahve, tütün ve şeker üreticisi olmuştur. Günümüzde tarımın millî gelir ve istihdamdaki payı %15’in altına gerilemiştir. Yetiştirilen başlıca ürünler; tütün, şeker, muz, kahve, kakao, pamuk, pirinç, mısır, fasulye ve patatestir; ayrıca hayvancılık faaliyetleri de yaygındır.

Sanayi sektörünün millî gelirdeki payı %33, istihdamdaki payı %20 civarındadır. Başlıca sanayi kolları; tıbbi cihaz, madencilik, tekstil, şeker işleme, çimento, tütün ve elektroniktir.

Ülke ekonomisi son yıllarda hizmet sektörü odaklı gelişmekte olup özellikle inşaat ve turizm sahaları öne çıkmaktadır. Her yıl 4 milyon civarında turistin ziyaret ettiği ülkenin turizm yatırımlarıyla 2020’li yıllarda bu alandaki yerini daha da güçlendireceği tahmin edilmektedir. Hizmet sektörünün istihdam ve millî gelirdeki payı %60’ın üzerindedir.

Dış ticarette ülke istikrarlı bir büyüme sergilemektedir. 2010 yılında 20 milyar dolar seviyelerindeki dış ticaret hacmi, 2018 yılında 10,9 milyar doları ihracat, 20,1 milyar doları ithalat olmak üzere toplamda 31 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Dominik Cumhuriyeti’nin dış ticaretteki en büyük partneri, ihracatın yarısını ve ithalatın %40’tan fazlasını karşılayan ABD’dir.

Türkiye ile İlişkiler

Türkiye ile Dominik Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler, Türkiye’nin Karayip ve Latin coğrafyasına yönelik açılımlarının ardından ivme kazanmıştır. Santa Domingo Büyükelçiliği’nin 2013 yılında, Dominik Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçiliği’nin de Eylül 2019 itibarıyla hizmete açılması bu açıdan önemli bir göstergedir. İki ülke arasında bugüne kadar devlet başkanlığı düzeyinde resmî ziyaret yapılmamış, siyasi ilişkiler bakanlık düzeyindeki görüşmelerle sürdürülmüştür. 2010 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Türkiye, Dominik Cumhuriyeti ve Katar’ın ortak girişimi ile doğal afetlerle mücadeleye yönelik küresel bir iş birliği platformu kurulmasına karar verilmiş ve HOPEFOR adlı bu organizasyonun çalışmaları, takip eden yıllarda söz konusu üç ülkede gerçekleştirilen konferanslarla sürdürülmüştür.

İki ülke arasındaki ticari ilişkiler 2000’li yılların ortalarından bu yana çok büyük ivme kazanmıştır. 2005 yılına kadar 10 milyon doların altında seyreden toplam dış ticaret hacmi, 2008 yılında 56 milyon dolara yükselmiş ve takip eden yıllarda inişli çıkışlı bir grafik izlemekle birlikte hep artış eğiliminde olmuştur. Nitekim 2018 yılında dış ticaret hacmi rekor bir seviye yakalayarak 101,6 milyon doları Türkiye’den Dominik Cumhuriyeti’ne ihracat, 14,9 milyon doları ithalat olmak üzere toplamda 116,5 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’den Dominik Cumhuriyeti’ne ihraç edilen başlıca ürünler; demir-çelik, çimento, tabaklanmış deri, hazır gıda, plastik eşya, elektrik akümülatörleri, inşaat malzemeleri ve reçinedir. Dominik Cumhuriyeti’nden ithal edilen başlıca ürünlerse; tıbbi cihazlar ve eczacılık eşyaları, ham deri, yangın söndürme cihazları, ayakkabı ve elektrik teçhizatıdır.

Müslümanların Durumu

İslamiyet’in bugünkü Dominik Cumhuriyeti topraklarıyla ilk temasının 16. yüzyılın başlarından itibaren Hispanyola Adası’nı işgal eden İspanyolların Afrika kıtasından buraya çalıştırmak üzere getirdikleri Müslüman köleler aracılığıyla gerçekleştiği tahmin edilmektedir. Henüz kesinlik kazanmayan kimi araştırmalar, Batı Afrikalı Müslümanların Kolomb öncesi süreçte, yani 15. yüzyıl sonlarında bölgeye İspanyollardan önce geldiğini öne sürmektedir. Özellikle Senegal ve Gambiya’dan getirilen Afrikalı Müslümanlar bu bölgeye taşınmışsa da o döneme ait izler günümüze ulaşmamıştır. Bölgede sömürge yönetimine karşı yürütülen ayaklanmaların Müslümanlarca başlatıldığı bilinmektedir.

20. yüzyılda ülkeye Ortadoğu ve Güney Asya coğrafyasından da göçler gerçekleşmiştir. Ortadoğu’da Filistin, Lübnan ve Suriye, Güney Asya’da Pakistan ve Hindistan’dan gelen göçmenler arasında Müslümanlar da yer almıştır. Ülke Müslümanlarının önemli bir bölümünü bu unsurlar oluşturmaktadır. Günümüzde Dominik Cumhuriyeti’ndeki Müslümanların sayısını, ülkede inanca yönelik bir sayım yapılmadığı için tam olarak tespit etmek mümkün değildir. Nüfusun %70 kadarının Hristiyan, geri kalan %30’luk kesimin büyük çoğunluğununsa dinsiz olduğu tahmin edilmektedir. Bu tablo içerisinde Müslümanların sayısına ilişkin gerçekçi tahminler ülkede 5.000 civarında Müslüman yaşadığı yönündedir.

Merkezi başkent Santo Domingo’da bulunan Dominik Cumhuriyeti İslam Dairesi (Circulo Islamico de Republica Dominicana) ile Santiago De Los Caballeros’da bulunan Dominik Cumhuriyeti İslam Merkezi (Islamic Center of Dominican Republic), ülkede Müslümanlara yönelik faaliyet gösteren kuruluşlardır.