Temel Göstergeler | |
Resmi Adı | Hırvatistan Cumhuriyeti |
Yönetim Biçimi | Parlamenter Demokrasi |
Bağımsızlık Tarihi | 25 Haziran 1991 (Yugoslavya’nın dağılmasıyla) |
Başkent | Zagreb (900 bin) |
Yüzölçümü | 56.542 km2 |
Nüfusu | 4.2 Milyon (2019) |
Nüfusun Etnik Dağılımı | %91 Hırvat, %4 Sırp, %1 Boşnak, %4 diğer |
İklimi | Kıyı kesimlerde Akdeniz, iç kesimlerde karasal iklim görülür. |
Coğrafi Konumu | Güneydoğu Avrupa’da yer alan Hırvatistan’ın batısında Adriyatik Denizi, doğusunda Sırbistan, kuzeyinde Slovenya ve Macaristan, güneyinde Bosna-Hersek bulunmaktadır. |
Komşuları | Bosna-Hersek (956 km), Slovenya (600 km), Macaristan (348 km), Sırbistan (314 km), Karadağ (19 km), kıyı şeridi (1.777 km, adalarla birlikte 5.835 km) |
Dil | Hırvatça |
Din | %91 Hristiyan, %2 Müslüman, %7 Ateist ve diğer inançlar. |
Ortalama Yaşam Süresi | 76.3 yıl (2018) |
Okuma-Yazma Oranı | %99.3 (2015) |
Para Birimi | Hırvat Kunası |
Millî Gelir | 59.971 milyar dolar (2018 IMF) |
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir | 13.271 dolar (2017 IMF) |
İşsizlik Oranı | %12.4 (2017) |
Enflasyon Oranı | %1.1 (2017) |
Reel Büyüme Hızı | %2.8 (2017) |
Yoksulluk Oranı | %19.5 (2015) |
İhracat Ürünleri | Petrol yağları, ilaç, elektrik enerjisi, ağaç, binek otomobil, mobilya, elektrik transformatörler, tekstil ürünleri |
İthalat Ürünleri | Ham petrol, binek otomobil, petrol yağları, ilaç, elektrik enerjisi, telefon cihazları, hayvan derisi ve kösele |
Başlıca Ticaret Ortakları | Almanya, İtalya, Slovenya, Bosna-Hersek, Macaristan, Avusturya, Sırbistan |
Ülke Tarihi
Hırvatların bugünkü Hırvatistan topraklarının bulunduğu coğrafyaya 7. yüzyılın ortalarında Ukrayna, Bohemya ve Doğu Alplerden geçerek geldikleri tahmin edilmektedir. 9. yüzyılda Hristiyanlaşan Hırvatlar burada dükalıklar kurmuş, 10. yüzyılda Papa tarafından krallık olarak tanınmıştır. 925-1102 yılları arasında yaklaşık iki asır süren bu dönemin ardından bu tarihte Macaristan’la birlik olunmuş ve 16. yüzyıldaki Osmanlı akınlarına kadar devam eden yaklaşık dört asırlık dönemde Macaristan ile birlikte halinde Hırvatistan Krallığı varlığını muhafaza etmiştir. 1526 yılında gerçekleşen Mohaç Savaşı’nın ardından Habsburg hanedanından I. Ferdinand’ın krallığa getirilmesiyle Birinci Dünya Savaşı sonuna kadar devam edecek olan süreç başlamıştır.
1918 yılında ilk kurulan Yugoslavya’ya dahil olan Hırvatistan, 1941 yılına kadar devam eden bu ilk Yugoslavya tecrübesinde istediği konumu alamamış ve bu durum İkinci Dünya Savaşı yıllarında Hırvatları birlik içerisindeki Sırplara karşı ve Almanya’nın yanında durmaya itmiştir. Bu ilk dönemde devlet 1929 yılına kadar “Sırp, Hırvat Sloven Krallığı”, bu tarihten itibarense Yugoslavya Krallığı ismini almıştır.
1943 yılında kurulan yeni devlet önce Demokratik Federal Yugoslavya ismi ile bağımsızlığını ilan etmiş, 1946 yılında devletin ismi Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti olarak değiştirilmiş ve son olarak 1963 yılında Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti adını almıştır. Hırvatistan’la birlikte Sırbistan, Karadağ, Bosna-Hersek, Makedonya ve Slovenya’nın yanı sıra, Voyvodina ve Kosova da özerk yapılar olarak bu federasyonun içerisinde yer almıştır. Devleti uzun yıllar yöneten Josip Broz Tito’nın ölümünün ardından 80’li yılların sonlarından başlayarak dağılmaya başlayan Yugoslavya, günümüzde yedi ayrı devlete bölünmüştür. Hırvatistan da 1991 yılında birlikten ayrılarak 25 Haziran’da bağımsızlığını ilan etmiştir. Bağımsızlık ilanıyla birlikte Sırbistan kontrolündeki Yugoslavya ordu güçleri Hırvatistan’a müdahale etmiş ve 1995 yılına kadar devam edecek olan kanlı bir süreç başlamıştır. Bu süreçte Sırplar, Hırvatistan topraklarında yaşayan hatırı sayılır orandaki Sırpları da kullanmış, 10 binden fazla insanın yaşamını kaybettiği savaş, 12 Kasım 1995’te imzalanan Erdut Antlaşması ile resmen sonlandırılmıştır.
Siyasî Yapı
Yugoslavya’nın dağılması ile 1991 yılında birlikte bağımsızlığını ilan eden Hırvatistan, parlamenter demokrasi ile yönetilmektedir. Devlet yönetiminin başında bulunan cumhurbaşkanı beş yılda bir yapılan seçimlerle belirlenmekte ve en fazla iki dönem görev yapabilmektedir. Son seçimleri 11 Ocak 2015 tarihinde gerçekleştirilen ikinci turunda kazanan Grabar Kitaroviç halen görevdedir.
Yasama organı tek kanatlı ulusal meclis olup 151 sandalyeden oluşmaktadır. Ülkede son seçimler Eylül 2016’da yapılmış olup, bir sonraki parlamento seçimlerinin 2020 yılında yapılması öngörülmektedir. Yürütme organı başbakanın başkanlık ettiği hükümettir. Kabine başbakan tarafından belirlenmekte ve meclis tarafından onaylanmaktadır. Başbakanlık vazifesini Ekim 2016’dan bu yana Andrej Plenkoviç yürütmektedir. Ülke idarî olarak 20 bölgeden oluşmaktadır.
Genç bir devlet olmasına karşın özellikle ABD ve Avrupa devletleri ile ilişkilerini güçlü tutan Hırvatistan, 2009 yılında NATO’ya 2013 yılında ise AB’ye üye olmuştur.
Ekonomik Durum
Hırvatistan, bağımsızlığı takip eden ilk yıllarda, yeni bir devlet olmanın getirdiği sorunlarla yüzleşmiş, 1991-95 yılları arasındaki savaştan da ekonomik olarak olumsuz etkilenmiştir. 2000’li yıllardan itibaren daha istikrarlı bir yapıya kavuşan ekonomi, 2008’den itibaren yeniden durgunlaşmış ve 2015’ten itibaren yeniden pozitif haneli büyüme oranları yakalanmıştır. Yine de ülkenin 2008-2017 yıllarını içeren son on yıllık büyüme ortalamaları negatif düzeydedir. Bunda özellikle dış borç ve cari açığın çok yüksek olması ve nitelikli iş gücünün AB ülkelerine yönelmesi etkili olmuştur. Yoksulluk sınırı altında yaşayanların oranı %20 civarında olup, işsizlik oranı da %12’nin üzerindedir. Yıllık 13 bin dolar ortalama kişi başı geliriyle 57. sırada yer alan Hırvatistan, 60 milyar dolar seviyelerine ulaşan millî geliriyle de dünyanın en büyük 78. ekonomisi konumundadır.
Ülke ekonomisinin taşıyıcısı pozisyonundaki hizmet sektörü, istihdamın ve millî gelirin %70’ini karşılamaktadır. Özellikle turizm ülke ekonomisi açısından hayati öneme sahip olup, millî gelirin %20’si turizm sektöründen karşılanmaktadır. Yüzölçümü bakımından küçük bir ülke olmasına karşın ülke her yıl milyonlarca turiste ev sahipliği yapmaktadır.
Tarımsal faaliyetler son derece zayıftır ve ekonomideki payı da aynı oranda küçüktür. Başlıca ekilebilir ürünler buğday, mısır, sebze-meyve, mısır, şeker pancarı ve ayçiçeğidir.
Sanayi sektörü ülke ekonomisinin geleceği açısından önemli görülmekte ve özel sektör yatırımlarıyla özellikle enerji alanı beslenmektedir. Millî gelirin ve istihdamın dörtte birini karşılayan sanayi sektöründe öne çıkan başlıca sahalar enerji, petro-kimya, gemi, demir-çelik, tekstil, makine ve elektroniktir.
Hırvatistan’ın dış ticaret hacmi yıllık 40 milyar dolar seviyelerinde gerçekleşmekte, ancak ülke hemen her alanda ithalatçı konumunda olduğundan, cari açık her yıl giderek büyümektedir. Başlıca ihracat kalemleri, ham petrol, binek otomobil, petrol yağları, ilaç, elektrik enerjisi, telefon cihazları, hayvan derisi ve kösele; başlıca ithalat kalemleri ise petrol yağları, ilaç, elektrik enerjisi, ağaç, binek otomobil, mobilya, elektrik transformatörler ve tekstil ürünleridir. Dış ticarette kıta ve özellikle komşu ülkeler öne çıkmakta olup, en önemli partnerler Almanya, İtalya, Slovenya, Bosna-Hersek, Macaristan, Avusturya ve Sırbistan’dır.
Türkiye ile İlişkiler
Türkiye ile Hırvatistan arasındaki ilişkiler giderek güçlenmekte ve olumlu yönde artan bir ivme ile devam etmektedir. Hırvatistan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan ülkelerden biri olan Türkiye, aynı zamanda Hırvatistan’ın NATO üyeliğine de destek vermiştir. Karşılıklı üst düzey ziyaretler ikili ilişkilere pozitif katkı sağlamaktadır. Bu kapsamda 2009 ve 2010 yıllarında başbakan, 2016 yılında cumhurbaşkanlığı düzeyinde karşılıklı ziyaretlerde bulunulmuştur. Hırvatistan nezdindeki diplomatik temsilciliğimiz olan Zagreb Büyükelçiliği ilk olarak 1969 yılında Yugoslavya döneminde konsolosluk olarak hizmete girmiş, bağımsızlığın ardından 1992’de büyükelçiliğe dönüştürülmüştür. Hırvatistan’ın da Ankara’daki büyükelçiliği dışında İstanbul, Antalya ve İzmir’de birer konsolosluğu bulunmaktadır.
İki ülke siyasî ilişkilerindeki bu olumlu tablo ticarî ilişkilere aynı düzeyde yansımamıştır. Bunda Hırvat ekonomisinin 2008-2014 yılları arasında yaşadığı negatif sürecin de etkisi olduğu muhakkaktır. Toplam ticaret hacmi son on yıldır 400-500 milyon dolar aralığında seyretmiş ve son olarak 2018 yılında 404 milyon doları Türkiye’den Hırvatistan’a ihracat, 188 milyon doları ithalat olmak üzere toplamda 592 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’den Hırvatistan’a ihraç edilen başlıca ürünler binek otomobil, motorlu taşıt, hazır giyim, monitör ve tv alıcısı, başlıca ithalat kalemleri ise diyodlar, transistörler, yarı iletkenler, dökme veya hurda demir, azotlu mineraller ve gübredir.
İki ülke arasındaki kültürel ilişkiler son yıllarda özellikle turizm sektörü vesilesiyle güçlenmektedir. Türk turistinin Avrupa ve Balkanlara yönelik güçlü ilgisi, son yıllarda spesifik olarak Hırvatistan’ı da kapsayacak şekilde genişlemektedir. Savaş sonrası dönemde Balkanlar’da yaşanan siyasî istikrar ve Türkiye ile gelişen siyasî ilişkilerin de bunda payı bulunmaktadır. Benzer şekilde Hırvat turistlerin de ülkemize yönelik ilgisi son yıllarda artış göstermektedir.
Müslümanların Durumu
Hırvatistan topraklarında İslamiyet’in geçmişi 15 ve 16. yüzyıla kadar gitmektedir. Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’da izlediği fetih ve iskan politikası çerçevesinde, bu yüzyıllarda bölgenin önemli bir bölümü Osmanlı hakimiyeti ya da etkisi altına girmiştir. Bugün Hırvatistan toprakları içerisinde yer alan Dalmaçya, Slavonia ve Krajina bölgeleri de 1520’li yıllardan itibaren Osmanlı Devleti tarafından fethedilmiştir. Bu bölgelerde inşa edilen yüzlerce cami, okul, tekke ve vakıf eserinin büyük çoğunluğu günümüze ulaşmamıştır. İslamiyet’in Hırvat toplumu üzerindeki etkisi de sınırlı düzeyde kalmış ve Boşnak ya da Arnavut toplumları gibi bir İslamlaşma gerçekleşmemiştir. Osmanlı yönetiminde görev alan Hırvat kökenli pek çok devşirme bürokratsa, genellikle Bosna-Hersek coğrafyasında yaşayan Hırvatlar arasından seçilmiştir.
Yugoslavya döneminde halkı Müslüman olan Bosna-Hersek’le aynı bayrağı ve devleti paylaşan Hırvatistan, Yugoslavya’nın dağılmasının ardından Sırbistan’ın Bosna-Hersek’i işgali ile başlayan savaş ve soykırım sürecinde iyi bir sınav verememiştir. Yer yer Bosna halkına karşı işlediği cürümlerle, kimi zamansa Sırpların hukuk ve insanlık dışı uygulamalarına göz yumarak ya da zemin hazırlayarak, 20. Yüzyılın bu en büyük soykırım hareketlerinin sorumlularından biri olmuştur.
İslamiyet Hırvatistan’da 1916 yılında resmî makamlarca din olarak kabul edilmiş ve 2016 yılında kabulün 100. Yılı etkinlikleri düzenlenmiştir. Günümüzde Hırvatistan’da 70 bin civarında Müslümanın yaşadığı tahmin edilmekte, bu da nüfusun %1.5-2’sine tekabül etmektedir.