Temel Göstergeler | |
Resmi Adı | Letonya Cumhuriyeti |
Yönetim Biçimi | Parlamenter demokrasi |
Bağımsızlık Tarihi | 4 Mayıs 1990 (SSCB’nin dağılmasıyla) |
Başkent | Riga (600.000) |
Yüzölçümü | 64.589 km2 |
Nüfusu | 2 milyon (2021) |
Nüfusun Etnik Dağılımı | %62 Leton, %25 Rus, %13 diğer (Litvanyalı, Polonyalı, Belaruslu, Ukraynalı vd.) |
İklimi | Deniz iklimi hâkimdir. Kışlar yağışlı ve ılımandır. |
Coğrafi Konumu | Bir Doğu Avrupa ülkesi olan Letonya, Baltık Denizi kıyısında Estonya ile Litvanya arasında yer almaktadır. |
Komşuları | Litvanya (544 km), Estonya (333 km), Rusya (332 km), Belarus (161 km), kıyı şeridi (498 km) |
Dil | Letonca (resmî), Rusça |
Din | %76 Hristiyan, %23,5 Dinsiz ve inancını belirtmeyenler, %0,5 diğer |
Ortalama Yaşam Süresi | 75,6 yıl (2021) |
Okuma-Yazma Oranı | %99,9 (2015) |
Para Birimi | Avro |
Millî Gelir | 37,720 milyar dolar (2021 IMF tahmini) |
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir | 19.824 dolar (2021 IMF tahmini) |
İşsizlik Oranı | %8,2 (2020) |
Enflasyon Oranı | %2,1 (2021) |
Reel Büyüme Hızı | %3,9 (2021 tahmini) |
Yoksulluk Oranı | %22,9 (2018) |
İhracat Ürünleri | Telefon, ağaç ve ağaç ürünleri, buğday ve mahlut, etil alkol, ilaç, şarap, otomobil |
İthalat Ürünleri | Telefon cihazları, mineral yakıtlar, ağaç ve mobilya, tıbbi ilaç, etil alkol, bilgisayar, hava taşıtları |
Başlıca Ticaret Ortakları | Litvanya, Rusya, Estonya, Almanya, Polonya, İngiltere, İsveç |
Ülke Tarihi
Letonya topraklarında bilinen ilk Baltık kabileleri MÖ üç binli yıllarda bölgeye yerleşen Letonlar ve Litvanlardır. Yerli kabileler Roma ve Bizans imparatorluklarıyla ticari ilişkiler geliştirmiş, lokal yönetimler kurmuştur. 9. yüzyıldaki Viking istilalarını 12. yüzyılda Germen istilaları takip etmiş ve bu yüzyılda Letonlar Haçlı Seferleri sonucu silah zoruyla Hristiyanlaştırılmışlardır.
Almanların hâkimiyeti ele geçirmesinin ardından Riga şehri kurulmuş ve Batı Avrupa ile ilişkiler güçlendirilmeye başlamıştır. 1228 yılında Töton Şövalyeleri tarafından bugünkü Letonya ve Estonya toprakları üzerinde kurulan Livonya Konfederasyonu, 16. yüzyıl ortalarına kadar hâkimiyetini sürdürmüş, ardından bölge Litvanya Büyük Dükalığı’na, Litvanya’nın Lehistan’la birleşmesi üzerine de Lehistan-Litvanya Birliği’ne dâhil olmuştur. Birliğin parçalanması akabinde Letonya, 18. yüzyıl sonlarında Çarlık Rusya’nın hâkimiyeti altına girmiştir. Bir asrı aşan Rus hâkimiyeti sırasında Letonya sosyal, kültürel ve ekonomik değişim ve dönüşümler geçirirken Riga, Rusya’nın en önemli liman şehri hâline gelmiştir.
1. Dünya Savaşı sonrasında Çarlık rejiminin yıkılması ile birlikte Letonya 18 Kasım 1918 tarihinde bağımsızlığını ilan etmiştir. 1922 yılında yeni anayasa kabul edilerek liberal bir sisteme geçilmişse de 1934 yılında yönetime gelen Karlis Ulmanis, 1940 yılına kadar milliyetçi ve devletçi bir yönetim anlayışını benimsemiştir.
2. Dünya Savaşı’nın başlamasının ardından Sovyetler Birliği’nin kontrolü altına giren ve 5 Ağustos 1940 tarihinde Letonya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olarak ilan edilen ülke, 1941-1944 yılları arasında Alman işgaline maruz kalmış, ancak savaşın ardından yeniden Rusya’nın hâkimiyeti altına girmiştir.
Soğuk Savaş yılları boyunca Sovyetler Birliği’ne bağlı özerk bir cumhuriyet olarak varlığını sürdüren Letonya, Sovyetlerin dağılma sürecine girmesiyle birlikte 4 Mayıs 1990 tarihinde bağımsızlığını ilan etmiş, 21 Ağustos 1991’de de tam bağımsızlığını kazanmıştır. Bağımsızlığını kazandığı tarihten bu yana demokratik sürecin devam ettiği Letonya, 2004 yılında NATO ve Avrupa Birliği’ne (AB) üye olmuştur.
Siyasi Yapı
Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecine girmesiyle birlikte bağımsızlığını tekrar kazanan Letonya, parlamenter sistemle yönetilen bir cumhuriyettir. Devlet başkanı dört yılda bir parlamento tarafından seçilmektedir. Mevcut cumhurbaşkanı Egils Levits Temmuz 2019’da göreve gelmiştir.
Yasama organı 100 sandalyeli parlamentodur. Milletvekilleri dört yılda bir düzenlenen seçimlerle belirlenmektedir. Son seçimler Ekim 2018’de yapılmış ve %19,8 oyla 23 sandalye kazanan Uyum Partisi seçimi ilk sırada tamamlamıştır. Ancak Ocak 2019’da kurulan koalisyon hükümetinin başında, seçimi yedinci sırada bitiren Yeni Birlik Partisi lideri Krisjanis Karins bulunmaktadır. Karins’in 2022’deki seçim dönemine kadar başbakanlık görevini sürdürmesi beklenmektedir. Ülke idari olarak dokuz şehir ve 110 belediyeye ayrılmıştır.
AB, NATO ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) üyesi olan Letonya, Sovyetler Birliği dönemindeki dışa kapalı görüntüsünden uzaklaşmak ve başta kıta ülkeleri olmak üzere farklı bölgelerle iyi ilişkiler geliştirmek hedefiyle son yıllarda dışa dönük bir politika izlemektedir. Baltık bölgesi ülkeleri ile olan iş birliğinin güçlendirilmesi, Avrupa’ya entegrasyonun tamamlanması ve uluslararası platformlarda aktif katılım sergilenmesi, Letonya’nın dış politikadaki öncelikleri arasında yer almaktadır.
Ekonomik Durum
Letonya küçük ama gelişmeye açık bir ekonomiye sahiptir. 1990’larda, bağımsızlığı takip eden süreçte, eski Sovyet ülkelerinin hepsi gibi ekonomik krizlerle karşı karşıya kalan Letonya, 2000’li yıllardan itibaren hızlı bir gelişim sürecine girmiş ve küresel ekonomik krizin yaşandığı 2000’li yılların sonu hariç kesintisiz bir ekonomik büyüme ivmesi yakalamıştır. Buna rağmen Letonya hâlen Avrupa kıtasında yoksulluk oranının en yüksek olduğu ülkelerden biridir. Düşük doğum oranı ile birlikte nüfusun yaşlanması, nitelikli iş gücü azlığı, yolsuzluk ve gelir eşitsizliği gibi hususlar da ülke ekonomisi için büyük riskler oluşturmaktadır.
2004 yılında AB’ye, 2014 yılında da avro bölgesine dâhil olan Letonya’da millî gelirin yarısından fazlası ihracat yoluyla sağlanmaktadır. Ülkedeki dış yatırımlar bölge ülkelerine kıyasla hâlâ düşük seviyededir. Özelleştirme süreci ise büyük oranda tamamlanmış olup, millî gelirin üçte ikisini temsil etmektedir.
Ekonomi büyük oranda hizmet sektörüne dayalıdır. Bu sektör istihdamın ve millî gelirin üçte ikisinden fazlasını karşılamaktadır. Sanayinin ekonomideki payı ise %20-25’ler seviyesindedir. Başlıca sanayi kolları; gıda işleme, ahşap ve odun işleme, metal, ilaç, makine ve elektroniktir.
2010’ların ikinci yarısında 30-35 milyar dolar bandında seyreden dış ticaret hacmi, 2020 yılında 16,2 milyar doları ihracat, 18,3 milyar doları ithalat olmak üzere toplamda 34,5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Türkiye ile İlişkiler
Türkiye ile Letonya arasındaki ilişkiler 1925 yılında kurulmuş ve bugüne kadar barış ve dostluk temelinde sürdürülmüştür. Türkiye, Letonya’nın 2. Dünya Savaşı sonlarında Sovyetler Birliği tarafından işgali ve sonrasında ilhakını tanımamıştır. Soğuk Savaş akabinde Letonya’nın yeniden bağımsızlığını kazanmasının ardından iki ülke arasındaki iyi ilişkiler aynı şekilde sürdürülmüş ve 1994 yılında ülkeler arasında “Dostluk ve İşbirliği Anlaşması” imzalanmıştır. Türkiye’nin Riga Büyükelçiliği 1929 yılında faaliyete geçmiş olup yeni dönemde de hizmet vermeye devam etmektedir. Letonya’nın da Ankara Büyükelçiliği yanı sıra İstanbul, Antalya, Adana, Bursa ve Alanya’da fahri konsolosluğu bulunmaktadır. İki ülke arasındaki son üst düzey ziyaretler 2014 yılında gerçekleştirilmiştir. Dönemin Letonya Cumhurbaşkanı Nisan 2014’te ülkemizi ziyaret etmiş, Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan da aynı yılın ekim ayında kalabalık bir bakanlar heyeti ile Letonya’ya gitmiştir.
İki ülke arasındaki ticari ilişkiler gelişmeye açıktır. Karşılıklı ticaret hacmi uzun vadede artış göstermekle birlikte henüz istenen seviyede değildir. 2000’li yılların ikinci yarısında 100-150 milyon dolar aralığında seyreden karşılıklı ticaret hacmi, 2016 yılında en yüksek seviyesi olan 398 milyon dolara ulaşmış, 2020 yılında ise 104 milyon doları Türkiye’den Letonya’ya ihracat, 155 milyon doları ithalat olmak üzere toplamda 260 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’den Letonya’ya ihraç edilen başlıca ürünler; mücevherat, kara yolu taşıtları için yedek parça, demir-çelik inşaat malzemesi, merkezî ısıtma kazanları, petrol yağ ve gazları, tabi boratlar ve kuru üzümdür. Letonya’dan Türkiye’ye ithal edilen başlıca ürünlerse; buğday ve mahlut, dökme ve hurda demir, kontrplaklar ve kaplama levhaları, yakacak odun, taş kömürü ve canlı büyükbaş hayvandır.
Letonya’da 50’nin üzerinde Türk firması faaliyet göstermektedir; bunların büyük çoğunluğu turizm ve lokantacılık sektöründendir. Bugüne kadar Türkiye’nin Letonya’daki doğrudan yatırımları 100 milyon dolara yaklaşmıştır.
İki ülke toplumları arasındaki ilişkinin güçlü olduğunu söylemek zordur. Bununla birlikte, Letonya vatandaşlarının yurt dışı seyahatleri için tercih ettiği ülkeler arasında Türkiye ilk sırada gelmektedir. Koronavirüs salgını öncesinde ülkemizi ziyaret eden Letonya vatandaşlarının sayısı yılda 70.000 seviyelerine yükselmiştir ki, ülke nüfusunun 2 milyon olduğu düşünüldüğünde bu önemli bir sayıdır. Letonya üniversitelerinde iki Türkoloji bölümü vardır; ayrıca Cesis şehrinde 1977-1978 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası esir düşen Osmanlı askerlerinin defnedildiği bir mezarlık bulunmaktadır. TİKA’nın son yıllardaki faaliyetleri ile iki ülke arasındaki sosyal ve kültürel ilişkilerin güçlendirilmesi hedeflenmektedir.
Müslümanların Durumu
Letonya’nın İslamiyet’le tanışması 19. yüzyılın sonlarına dayandırılmaktadır. 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda esir düşen Osmanlı askerlerinin bir kısmı bugünkü Letonya topraklarına getirilmiş, vefat edenler ise Cesis şehrinde bugün de varlığını muhafaza eden mezarlığa defnedilmiştir. 1902 yılında ülkedeki ilk Müslüman cemaati teşekkül etmiş ve bu yapı devlet tarafından tanınmıştır.
Günümüzde Letonya’daki Müslümanların sayısının birkaç bin civarında olduğu tahmin edilmekle birlikte bu sayıyı 10.000’e kadar çıkartan tahminler de bulunmaktadır. Her hâlükârda Letonya, Avrupa kıtasında en az Müslüman’ın yaşadığı ülkelerden biridir. Letonya’da Müslümanlar tarafından kurulan ve aktif biçimde faaliyet gösteren 15 kadar sivil toplum kuruluşu vardır. Bu kurumlar tarafından sürdürülen tebliğ faaliyetleri sonucu, son yıllarda Letonya halkının İslamiyet’e ilgisinde ciddi bir artış gözlemlenmektedir. Bu durumun en somut göstergelerden biri ise, 2012 yılında ülkenin en tanınmış müzisyen ve siyasetçilerinden biri olan İmants Kalnis’in İslamiyet’i tercih etmesidir. Kalnis’in bu kararının ardından ülkede İslam’a olan ilgi daha da artmıştır.