Temel Göstergeler | |
Resmi Adı | Maldivler Cumhuriyeti / Divehi Cumhuriyeti |
Yönetim Biçimi | Başkanlık tipi demokrasi |
Bağımsızlık Tarihi | 26 Temmuz 1965 (İngiltere’den) |
Başkent | Male (130.000) |
Yüzölçümü | 298 km2 |
Nüfusu | 450.000 (2018) |
Nüfusun Etnik Dağılımı | Divehiler |
İklimi | Ülke genelinde ekvatoral iklim hâkimdir. Sıcaklık yıl boyu ortalama 30°C civarındadır. |
Coğrafi Konumu | Güney Asya’da bulunan Maldivler, Hindistan’ın güneyinde, Hint Okyanusu’nda yer alan bir adalar topluluğudur. |
Komşuları | Bir ada ülkesi olan Maldivler’in hiçbir ülke ile kara sınırı yoktur. Adanın kıyı şeridi 644 km’dir. |
Dil | Divehi, Arapça, Hintçe, İngilizce |
Din | %99 Müslüman, %1 diğer |
Ortalama Yaşam Süresi | 76 yıl (2018) |
Okuma-Yazma Oranı | %99,3 (2015) |
Para Birimi | Rufiya |
Millî Gelir | 5,302 milyar dolar (2018 IMF) |
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir | 14.501 dolar (2018 IMF) |
İşsizlik Oranı | %2,9 (2017) |
Enflasyon Oranı | %2,3 (2017) |
Reel Büyüme Hızı | %4,8 (2017) |
Yoksulluk Oranı | %15 (2009) |
İhracat Ürünleri | Taze, dondurulmuş veya konserve balık ürünleri, canlı balık, petrol yağ ve gazları, demir ürünleri, omurgasız deniz canlıları, hava taşıtları ve aksamı. |
İthalat Ürünleri | Telefon cihazları, mobilya ürünleri, demir-çelik inşaat malzemesi, otomatik bilgi işlem makineleri, jeneratör, petrol yağları, ağaç, klima cihazları, çimento. |
Başlıca Ticaret Ortakları | Çin, Singapur, Tayland, ABD, Fransa, Almanya, Hindistan, Türkiye, İngiltere, İtalya, Malezya. |
Ülke Tarihi
Maldiv adalarının tarihine yönelik bilgiler sınırlıdır. Özellikle MÖ 5. yüzyıldan öncesine ilişkin hemen hiçbir kayıt bulunmamaktadır. Bölgeye dair yapılan çalışmalar, ilk yazılı kaydın bu tarihe ait olduğunu, daha öncesinde adalarda yerleşim varsa da bunlara ait izlerin silindiğini ifade etmektedir.
Bölge tarihinin bilinen ilk dönemleri Budizm etkisi altında şekillenmiştir. Bölgedeki ilk yönetimler küçük Budist krallıklar şeklinde oluşmuş ve Budizm, 14-15 asır kadar bölge tarihi, kültürü, mimarisi ve toplumsal yapısının şekillenmesinde belirleyici rol oynamıştır. Bununla birlikte ilk hicri yüzyıldan itibaren Müslüman denizci ve tüccarların da bölgeden haberdar oldukları ve buraya gelerek bölge halkıyla ilişki kurdukları bilinmektedir.
12. yüzyılın ortalarında bölgenin Budist kralı Dhovemi Kalaminja, bir görüşe göre adaya gelen Şeyh Yusuf Şemseddin et-Tebrîzî aracılığıyla Müslüman olmuş ve Muhammed el-Âdil adını almıştır. 14. yüzyılın ortalarında bölgeyi ziyaret eden İbn Battuta ise bu kişinin Mağribli Ebü’l-Berekât el-Berberî olduğunu kaydetmektedir ki, bugün genel olarak kabul edilen görüş budur. Bu tarihten itibaren ülkeyi Müslüman yöneticilerin idare ettiği ve bu süreçte halkın da hızlı bir şekilde Müslümanlaştığı belirtilmektedir. Yine de Güney Asya coğrafyasına kıyasla Maldivler’in daha geç bir tarihte İslamlaştığı söylenebilir.
Bölge 1558-1573 yılları arasında Portekiz işgali altında kalmış, 17. yüzyılda da başta Portekiz olmak üzere çeşitli korsan saldırılarına muhatap olmuş, ancak bu girişimler ülkeyi kontrol altına almayı başaramamıştır. 18. yüzyılda Hollanda’nın bölge üzerinde hâkimiyet kurma çabaları tam bir sömürge yönetimine dönüşememişse de Flemenkler burada hegemonik bir ilişki kurmayı başarmıştır. İngilizler 1796’da Hollanda güçlerine üstünlük kurarak Maldivler’i bir “koruma bölgesi” hâline getirmiştir. Bu durum yaklaşık bir asır sonra, 1887’de imzalanan bir anlaşma ile resmiyete dökülmüştür. Himaye yönetimi devam ederken, 1932’de anayasa kabul edilerek yönetim anayasal monarşiye dönüştürülmüş, 1953 yılına gelindiğinde ise Muhammed Emin Dîdî tarafından cumhuriyet ilan edilmiştir. Yalnızca birkaç ay iktidarda kalabilen Dîdî’nin devrilmesinin ardından yeniden monarşiye dönülmüş, 26 Temmuz 1965 tarihinde imzalanan anlaşmayla da Maldivler bağımsızlığını ilan etmiştir.
Bağımsızlığın ardından Kasım 1967’de parlamentoda, Mart 1968’de de ülke çapında gerçekleştirilen referandumda yönetim biçiminin cumhuriyet olması yönündeki görüşün kabul edilmesiyle birlikte 11 Kasım 1968’de ülkede cumhuriyet ilan edilmiş ve böylece yaklaşık dokuz asır devam eden sultanlık devri resmen kapanmıştır. İngilizlerin ülkeden tamamen çekildiği 29 Mart 1976 tarihi ise bağımsızlık günü olarak kabul edilmiştir.
Siyasi Yapı
Bağımsız bir devlet olarak yaklaşık yarım yüzyıllık bir tarihe sahip olan Maldivler Cumhuriyeti, başkanlık tipi demokrasi ile yönetilmektedir. 198’inde yerleşim olan toplam 1.192 adadan oluşan Maldivler, şeriat hukuku ve İngiliz medeni hukuku etkisi taşıyan karma bir yasal sistemle yönetilmektedir. Ülke idari açıdan 21 bölgeye ayrılmıştır.
Devlet başkanı beş yılda bir gerçekleştirilen seçimlerle belirlenmekte ve en fazla iki dönem görev yapabilmektedir. Son seçimler 2018 yılı Eylül ayında gerçekleştirilmiş olup seçimi kazanan İbrahim Mohamed Salih kasım ayından bu yana ülkenin yedinci başkanı olarak görev yapmaktadır. Bir sonraki seçimlerin 2023 yılında gerçekleştirilmesi öngörülmektedir. Geniş yetkilere sahip olan devlet başkanı hem kabineye başkanlık etmekte hem de savunma bakanlığı görevini uhdesinde bulundurmaktadır.
Güçler ayrılığının bulunmadığı ülkede yasama organı tek kanatlı parlamentodur. 87 sandalyeli mecliste üyeler beş yılda bir gerçekleştirilen seçimlerle belirlenmektedir. Nisan 2019’da yapılan son seçimlerde Başkan İbrahim Mohamed Salih’in partisi Maldivian Democratic Party (MDP) %45 oy ve 65 sandalye alarak birinci parti olmayı başarmıştır.
Ekonomik Durum
Gerek nüfus gerekse yüzölçümü bakımından dünyanın en küçük ülkeleri arasında yer alan Maldivler, son yıllarda yakaladığı ekonomik istikrarla bu alanda olumlu bir görünüm sergilemektedir. Kişi başı yıllık ortalama gelirin 15.000 dolar seviyelerine ulaşmasıyla orta gelirli ülkeler arasına giren Maldivler’de, uzak adalarda yaşayan halk, gelir dağılımı bakımından dezavantajlı konumdadır. Son 10 yılda %6’nın üzerinde ortalama büyüme oranı yakalayan ülkede enflasyon ve işsizlik rakamları da oldukça düşük seviyededir.
Ülke ekonomisinin taşıyıcı gücü turizm ve balıkçılıktır. Millî gelirin %80’i, istihdamın %70’i turizm ağırlıklı olmak üzere hizmet sektöründen karşılanmaktadır. Doğal güzellikleri, dünyanın en güzel plajları arasında gösterilen sahilleri ve yıl boyu 30○C derece civarında seyreden sıcak iklimi ile Maldivler, son yıllarda dünyanın önemli tatil noktalarından biri olmayı başarmıştır. Bununla birlikte ekonominin çeşitlendirilmesi önümüzdeki yıllar için en önemli hedefler arasında yer almaktadır.
Tarım ve sanayi faaliyetleri sınırlı seviyelerde devam etmektedir. Gerek ekilebilir alanların az oluşu, gerek insan kaynağının yetersizliği, gerekse okyanus ortasında olması sebebiyle ulaşım ve teçhizat konusunda yeterli seviyeye erişilememesi, bu iki sektörün gelişme potansiyelinin de oldukça zayıf olduğunu göstermektedir. Yetiştirilen başlıca tarım ürünleri Hindistan cevizi, mısır ve patatestir. Başlıca sanayi sektörleri ise balık işleme, nakliye, tekne yapımı ve el sanatlarıdır.
Balıkçılık ülkede turizmden sonra ikinci en önemli geçim kaynağıdır. İhracat gelirlerinin önemli bir bölümü balık ve deniz canlıları satışından elde edilmektedir. Ancak son yıllarda balık üretiminde düşüş yaşanmaktadır.
Maldivler’in dış ticaret hacmi son yıllarda 2 ila 2,5 milyar dolar aralığında seyretmektedir; bunun da yaklaşık %90’ını ithalat rakamları teşkil etmektedir.
Türkiye ile İlişkiler
Türkiye ile Maldivler arasındaki diplomatik ilişkiler ilk olarak 1979 yılında tesis edilmiştir. Bununla birlikte iki ülkenin karşılıklı olarak birbirlerinde diplomatik misyonları henüz bulunmamaktadır ve devlet başkanlığı düzeyindeki tek ziyareti 2005 yılında başbakan sıfatıyla R. Tayyip Erdoğan gerçekleştirmiştir. Maldivler’den ülkemize en üst düzey ziyaretler ise dışişleri bakanlığı seviyesinde gerçekleştirilmiştir. Türk ve Hint Müslümanları arasındaki dinî ve tarihî bağların da katkısıyla iki ülke arasında gerek Birleşmiş Milletler gerekse İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesindeki faaliyetlerde yakın ilişkiler geliştirilmekte ve iki ülke birbirini dost ve kardeş olarak görmektedir.
Türkiye ile Maldivler arasındaki ticari ilişkiler son yıllarda önemli bir ivme kazanmış, Türkiye Maldivler’in en önemli dış ticaret partnerlerinden biri hâline gelmiştir. 2010 yılında 7,5 milyon dolar seviyelerinde olan toplam dış ticaret hacmi, 2018 yılında tamamına yakını Türkiye’den Maldivler’e ihracat olarak 64,5 milyon dolar seviyesine yükselmiştir. Türkiye’den Maldivler’e ihraç edilen başlıca ürünler inşaat demiri, inşaat sektöründe kullanılmak üzere ağaç mamulleri, buğday unu, mobilya, aydınlatma cihazları, demir profiller, izole edilmiş teller, inşaata elverişli yontulmuş taşlar, elektrik kontrol cihazları ve sıvılar için pompalardır.
İki ülke arasında siyasi ve ticari ilişkilerde yaşanan yakınlaşma, kültürel alanında da kendini göstermektedir. Doğal güzellikleri ve sahilleri ile cazibe merkezi olan Maldivler, son yıllarda Türk turistler için önemli tatil tercihlerinden biri hâline gelmeye başlamıştır. Ayrıca 2004 yılı Aralık ayında Hint Okyanusu’nda yaşanan deprem ve tsunami felaketi sonrasında Türkiye’nin gerek resmî kanallar gerekse sivil toplum kuruluşları aracılığıyla sağladığı katkılar, kültürel ve toplumsal yakınlaşmaya ivme kazandıran önemli bir adım olmuştur.
Müslümanların Durumu
Nüfusunun tamamına yakını Müslüman olan Maldivler, genel olarak Hint ve Budizm kültüründen etkilenmiştir. Yaklaşık 15 asır varlığını sürdüren Budist yönetim, ülkenin kültürel, siyasi ve toplumsal yapısının şekillenmesinde etkin rol oynamıştır. 12. yüzyılın ortalarında dönemin kralının İslamiyet’i kabul etmesiyle birlikte hem yönetim hem de halk hızlı bir şekilde İslamlaşma sürecine girmiş, yaklaşık dokuz asır devam eden Müslüman yönetimler Maldivler’i İslam coğrafyasının bir parçası hâline getirmiştir.
İlk dönemlerde Maldivler halkı Malikî mezhebine mensup iken, 17. yüzyıldan itibaren ülkede Şafiî mezhebi yaygın hâle gelmiştir. 18. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın ortalarına kadar devam eden bir buçuk asırlık İngiliz hâkimiyeti dışında, Portekiz ve Hollanda’nın çabalarına karşın bağımsızlığını koruyan Maldivler’de, misyonerlik faaliyetleri de başarılı olamamış ve halk dinî kimliğini muhafaza etmeyi başarmıştır.
Günümüzde ülkenin resmî dini İslam’dır. Ülkede İslam hukuku ve İngiliz hukukundan izler taşıyan karma bir hukuk sistemi mevcuttur. Gündelik hayat ve ticaret hayatındaki kimi uygulamalar da İslami esaslara göre düzenlenmiştir.