Temel Göstergeler | |
Resmi adı | Sudan Cumhuriyeti |
Yönetim biçimi | Parlamenter Cumhuriyet |
Başkent | Hartum (Başkent nüfusu: 5.2 milyon) |
Bağımsızlık tarihi | 1 Ocak 1956 (Mısır ve İngiltere'den) |
Sınır komşuları | Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Mısır, Eritre, Etiyopya, Libya, Güney Sudan |
Yüzölçümü | 1.861.484 km² |
Doğal kaynakları | Petrol, demir, bakır, krom, çinko, tungsten, mika, gümüş, altın, hidro enerji |
Nüfusu | 40.5 milyon (2017 tahmini) |
Nüfusun etnik dağılımı | %70 Arap, %30 diğerleri: Fur, Beja, Nuba, Fallata |
Din | Çoğunluk Sünni Müslüman, Hıristiyan ve Animist azınlıklar |
Diller | Arapça (resmi), Nubice, Ta Bedawie, çeşitli Nilotic lehçeleri, Nilo-Hamitic, Sudan dilleri, İngilizce |
Nüfus artış oranı | 4 (Her bir kadın başına) |
Ortalama yaşam süresi | 65 yıl |
Milli Gelir | 95 milyar dolar (2016 verileri) |
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir | 1,923 dolar |
Reel büyüme oranı | %3,1 (2016 verileri) |
GSYİH - Sektörel Bileşim | %27,5 tarım, %20 endüstri,%52,5 hizmet |
Enflasyon oranı | %33 |
İşsizlik oranı | %20 |
Endüstri | Pamuk, tekstil, çimento, bitkisel yağlar, şeker, sabun, ayakkabı, petrol üretimi, eczacılık maddeleri |
Tarım ürünleri | Pamuk, fındık, darı, buğday, şekerkamışı, manyok, mango, papaya, muz, patates, susam, koyun, çiftlik hayvanı |
Ülke Tarihi
Mısır’ın 639'da Amr ibnu'l-As tarafından fethedilmesinden sonra bu ülkeye yerleşen Müslümanlar kısa süre sonra ticaret için Sudan pazarlarına gitmeye başladılar. Sudanlılar da İslam’ı ilk olarak bu tüccarlar sayesinde tanıdılar. Sudanlılardan bazıları İslam’ı tanıdıktan kısa bir süre sonra bu dine ısındılar ve daha önce Sudan'a girmiş olan Hıristiyanlığın onların arasındaki etkisi zayıflamaya başladı. Mısır’a yerleşen Müslümanlar 7. yüzyılın ortalarından itibaren Sudan’ı ele geçirmek için birtakım askeri hareketler gerçekleştirdiler. Bu fetih hareketleri uzun süre devam etti. 1172'de Salahuddin Eyyubi'nin kardeşi Turan Şah, 1260'ta da Baybars bugünkü Sudan topraklarına birer sefer düzenlediler. Bu seferlerden sonra buralarda İslam daha da güçlenmeye başladı. 1517'de Osmanlı Devleti'nin Mısır’ı fethetmesi Sudan'da etkisini gösterdi. Ancak aynı dönemde Sudan'da varlığını sürdüren Funj İmparatorluğu da güneye doğru kayarak varlığını sürdürdü. Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa 1821'de Funj İmparatorluğu’nun üzerine ordu göndererek Sudan topraklarını ele geçirdi. Ancak Mehmet Ali Paşa, Sudan'da halkı hiç memnun etmeyen bir siyaset güttü. Mehmet Ali Paşa, Sudan’ı fetheden İsmail Paşa’yı görevden alarak yerine kendi oğlunu geçirdi. O da birtakım siyasi hesaplarla Fransız ve İngilizlerle işbirliği yaptı ve bazı eyaletlerin valiliklerine onların adamlarını getirdi. Bu durum Sudan’ın Müslüman halkını rahatsız etti.
Muhammed Ahmet el-Mehdi adlı bir zat bazı kişileri etrafına toplayarak 1881'de bir hareket başlattı. Muhammed Ahmet el-Mehdi, etrafında topladığı kuvvete ensar, hareketine de Ensar Hareketi adını veriyordu. Mehdi'nin hareketi kısa zamanda geniş bir alana yayıldı. Onun hareketini bastırmak için gönderilen ordular yenilgiye uğratıldılar. Ensar hareketi gösterdiği başarılarla hakimiyetine aldığı topraklar üzerinde ayrı bir yönetim kurdu. Mehdi, 22 Ocak 1885'te öldü ve yerine geçen oğlu Abdullah bin Muhammed, Umdurman'da Herbert Kitchner adli İngiliz generalin komutasındaki Mısır kuvvetlerine yenildi. Daha sonra İngiliz güçler, Mısır’daki yönetimin yanlış uygulamalarını düzeltmeyi amaçladıklarını ileri sürerek 1899'da Sudan'a girdiler. İngilizler ilk iş olarak Muhammed Ahmed Mehdi'nin başlattığı hareketi tümüyle dağıttılar.
1899’dan Sudan 1 Ocak 1956'da bağımsızlığını elde edinceye kadar İngiliz ve Mısır idaresi altında kaldı. Bu dönemde Mısır’a bağlı olan Sudan sömürgeci İngilizler tarafından şekillendirildi. Sudan ancak 1956’da bağımsızlığına kavuşabilmiştir.
Siyasi Durum
Sudan yüzölçümü açısından dana düne kadar Afrika’nın en büyük ülkesi konumundaydı. 1985-2005 yılları arasında güney-kuzey arasında cereyan eden iç savaş ardında çok sayıda sivil kaybı ve büyük bir göçmen kitlesi bırakırken ülkenin bölünmesinin de başlıca sebebidir. 2011 yılında Sudan’ın güney bölgelerinde yapılan bağımsızlık referandumu büyük bir halk katılımı ile gerçekleşmiş ve ülke resmen Sudan ve Güney Sudan olarak ikiye bölünmüştür.
Uluslararası kamuoyu tarafından tanınan Güney Sudan Afrika’nın 54. ülkesi olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Ülkenin bölünmesi sonrasında siyasi, ekonomik ve kültürel dengelerde değişme meydana gelmiştir. Ülkenin kuzeyinde yaşayan güneyli halk bağımsızlık kazanan Güney Sudan’a göç etmiştir. Ayrıca ülkenin petrol kaynakları da bölünmüştür. Petrol rezervlerinin büyük bir bölümü Güney Sudan’da kalırken ülkedeki tek boru hattı Hartum Hükümetinin elinde kalmıştır. Ayrıca iki bölge arasında sınır çatışması devam etmiştir.
Siyasi bölünmeye rağmen taraflar arasında çözülemeyen sorunlar ve sınır ihtilafları nedeniyle askeri harcamalar hem kuzeye hem de güneye ağır maddi külfet getirmiştir. Hem güney hem de kuzey Sudan ekonomik türbülansa girmiştir. Bölünmeden sonra Sudan’ın güney kesimlerinde bu sefer de Güney Kurdufan sorunu denilen yeni bir kriz başlamıştır. Diğer yandan Güney Sudan ise 2013 itibariyle ülke içindeki iki büyük kabilenin iktidar çekişmesine sahne olan bir iç savaşın içine düşmüştür.
Sudan’ın diğer önemli bir sorunu da Darfur bölgesinde yaşanmaktadır. Sudan’ın batısındaki Darfur bölgesinde 2003 yılından beri çatışmalar yaşanmakta olup bölge ciddi bir insani krize sahne olmaktadır. 2,5 ile 3 milyon insanın göçmen haline geldiği Darfur bölgesindeki sorunun çözümü için Katar’da bir takım görüşmeler yürütülmektedir. Ancak bölgede güç sahibi olan büyük silahlı gruplar bu görüşmelerde yer almamaktadır. Darfur bölgesi kabileler arasında ve Sudan ordusu ile isyancı gruplar arasında yaşanan yoğun silahlı çatışmalar nedeniyle istikrardan uzaklaşmaktadır. Bölgedeki istikrarsızlık Sudan’ın geneline de farklı şekillerde yansımaktadır. Darfur’da zaman zaman ateşkes ilan edilirken zaman zaman da çatışmaların şiddeti artmaktadır.
Darfur sorunu nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi 1989 yılından beri iktidarda bulunan Devlet Başkanı Ömer el Beşir hakkında soykırım gerekçesi ile tutuklama kararı vermiştir. Bu tartışmalı karar sonrasında Sudan’ın özellikle Batılı ülkeler ile ilişkileri çok alt seviyelere inmiştir. Devlet Başkanı Beşir tutuklanma endişesi ile neredeyse birkaç Afrika ülkesi dışına seyahat edemez hale gelmiştir.
Sudan’ı ilgilendiren diğer önemli bir konu ise Mısır-Etiyopya arasında yaşanan siyasi gerilimdir. Etiyopya’nın Mavi Nil Nehri üzerinde yapımına başladığı Rönesans Barajı bölgedeki dengeleri etkilemektedir. Mısır’ın şiddetli karşı çıktığı barajın önümüzdeki yıllarda Nil nehrindeki su seviyesini etkilemesi beklenirken bu değişimin Mısır ve Sudan’ın tarım sektörlerini olumsuz yönde etkileyeceği ön görülmektedir. Böyle bir durumda ise türbülansta bulunan Sudan ekonomisinin daha da kötüleşmesi beklenmektedir.
İktisadi Durum
2000’li yıllarda ekonomide yüksek büyüme hızı ile adeta Afrika’nın parlayan yıldızı halinde gelen Sudan 2010 sonrası yaşanan siyasi gelişmelere paralel olarak bu ivmeyi kaybetti. 2006-2007 yıllarında %10’un üzerinde büyüyen Sudan ekonomisi petrol gelirlerine bağlı olarak kısmi bir iyileşme yaşadı. Yüksek nüfus artış hızı dolayısıyla genç bir nüfus yapısına sahip olsa da özellikle üniversite mezunu genç nüfusta işsizlik oranının yüksek olduğu Sudan 2011’de yaşanan bölünme sonrasında ise ekonomide yavaş büyümeye dönemine girdi. Ülkenin toplam ihracatı düşerken toplam ithalatı ise artmaya devam etti.
2011’de yaşanan bölünme ile Sudan petrol gelirlerinin %75’ini nüfusunun ise %25’ini kaybetti. 2011 ve 2012 yılları ekonominin büyüme oranı büyük düşüşler yaşadı. Enflasyon artışı ile birlikte ülkede gıda fiyatları yükselirken Sudan yerel parası Cüneyh değer kaybetti. Kötü gidişatı durdurmak isteyen hükümet 3 yıllık acil ekonomik önlemler paketini devreye sokarak devlet harcamalarında kesintiye gitti. Şeker ve petrol endüstrilerinde uygulanan teşvikler belli oranda kaldırıldı. Vergi oranlarında artış gerçekleşti. 2014 ve 2015 yıllarında Sudan ekonomisi kısmen toparlanırken ekonomik büyüme oranları 2011 öncesi seviyeye yeniden ulaşmıştır.
Sudan’ın dış borçları GSMH’nin %481’ini oluşturmaktadır. Sudan’ın dış borçlanma olanakları Amerika’nın 1993’den beri uyguladığı ambargo nedeniyle oldukça kısıtlıdır. Arap Birliğine üye olan ülke Arap ülkelerinden yatırım çekmeye çalışırken petrol boru hattının kullanımından gelir elde etmeyi hedeflemektedir. Ayrıca tarım arazilerini dış yatırıma açarak son yıllarda Katar, Çin, Suudi Arabistan ile tarım anlaşmaları imzaladı. Kısa vadede doğrudan yabancı yatırımda(FDI) artış beklenmemektedir. Sudan aynı zamanda büyük ve küçükbaş hayvan stoğu ile Suudi Arabistan’a, Mısır ve diğer Arap ülkelerine hayvan ihraç etmektedir.
Ağır sanayiye sahip olamayan ülkenin başkenti Hartum’da hafif sanayi üretimi bulunmaktadır. Yolların bakımsızlığı nedeniyle kara yolu ulaşımında sıkıntılar olsa da hemen hemen bütün büyük şehirlere ulaşım mümkündür. Ancak ulaşım süreleri ve ulaşım masrafları oldukça yüksek seyretmektedir. Örneğin başkentten çıkan bir kamyonun Darfur bölgesine ulaşması bazen haftalar almaktadır. Ülkedeki ana tren hattı Hartum-Port Sudan arasında çalışmakta olup son yıllarda yapılan yeni çalışmalar ile bu hat uzatılmıştır. Sömürge döneminden kalma eski demir rayların baştan sona yenilenmesi gerekmekte ancak bu ciddi bir finans gerektirmektedir. Sudan’ın ithal ettiği başlıca ürünler makine ekipmanları, kimyasal ürünler, ilaç ve tekstil ürünleridir. Ülkenin büyük ticari partnerleri Çin, Japonya, Kore, Türkiye, Suudi Arabistan, Fransa, İngiltere ve Almanya’dır.
İnsani Durum
Özellikle 1980 sonrasında uzun çatışmalara sahne olan Sudan’ın insani alanda kanayan pek çok yarası bulunmaktadır. Güney Sudan’ın bölünmesinden sonra başlayan Güney Kurdufan sorunu ve 2003 yılından beri devam eden Darfur krizi insani alanda barınma, gıda, temiz suya ulaşım gibi insani sorunlar doğurmaktadır. Yıllardır devam eden Darfur krizi nedeniyle iç göçler yaşanırken, Darfur’da büyük şehirlerin etrafında kamp alanları oluşmaktadır. Sağlık, eğitim, gıda güvenliği sorunlarının ön plana çıktığı bu kalabalık kamplarda insanlar dışardan yardım bekleyerek hayatlarını geçirmektedirler. Darfur’dakine benzer kamp alanları ülkenin doğusunda da bulunmaktadır. Kesele şehri ve onun etrafına konuşlanan bu kamplar Eritre’deki baskı ve zulümden kaçan insanları ağırlamaktadırlar. 90’lardan beri varlığını sürdüren bu kamplar da benzer şekilde temel hizmet noktasında dışarıdan gelen yardımlara muhtaçtır. Ülke genelinde sıtma ile mücadele, körlükle mücadele gibi sağlık sorunlarının yanında temiz suya ulaşım da Nil yatağı dışındaki kırsal alanlarda oldukça güçtür.
Hartum gibi büyük şehirlerde ise işsizlik oranları özellikle sosyo-ekonomik durumu geri olan kenar semtlerde oldukça fazladır. Genç işsiz kitlelerin bulunduğu bu kenar semtlerde düşük gelir seviyesine bağlı olarak barınma, gıda temini ve suya ulaşım hususlarında zorluklar yaşanmaktadır.
Türkiye-Sudan İlişkileri
Türkiye ile Sudan arasındaki ticaret hacmi son yıllarda hızla artmaktadır. 1990 yılında 27 milyon dolar olan ticaret hacmi 2012 yılında 300 milyon dolara ulaşmıştır. Daha sonraki yıllarda ise ticaret hacmindeki artış devam etmiştir. Türkiye Sudan ile gerçekleştirdiği ticari ilişkilerinde fazla vermektedir. 280 milyon dolar ihracat gerçekleşirken 11 milyon dolar ithalat gerçekleşmiştir. Güney Afrika ve Nijerya’dan sonra Sudan Türkiye’nin Sahra-altı Afrika’da yatırım yaptığı ülkelerin başında gelmektedir. 2017 itibariyle iki ülke arasındaki ticaret hacmi 500 milyona ulaşmıştır.
Türkiye’nin Sudan ile ilişkileri tarihsel perspektiften bakıldığında daha gerilere uzanmaktadır. Osmanlı yönetimi altında giren Sudan’ın bugünkü başkenti Hartum’da o tarihte kurulmuştur. Osmanlı mimarisinde yapılmış bazı camilerin bulunduğu Sudan daha sonraki dönemde doğrudan İngiliz yönetimine bağlanmıştır. Ülke 1956’da İngiltere’den bağımsızlığını kazanmıştır. Türkiye-Sudan ilişkileri son yıllarda artan bir ivme kazanmıştır. Ticari ilişkilerin yanında Sudan’dan burslu gelen öğrenciler pek çok Anadolu şehrinde bulunmaktadır. Türk Hava Yolları’nın her gün uçtuğu Sudan’da uzun zamandır Türkiye’nin elçiliği de bulunmaktadır.
Sivil Toplum kuruluşları da Sudan’a ve özellikle Darfur’a yoğun ilgi göstermektedirler. İHH İnsani Yardım Vakfı 2000’li yılların başından beri Sudan’ın değişik lokasyonlarında insani yardım çalışmaları yürütmektedir. Su kuyuları, yetim sponsorluğu, ibadethane inşaası, barınak inşaası ve dönemsel gıda yardımlarının dışında 40 bine yakın ücretsiz katarakt ameliyatı yapılmıştır.