Temel Göstergeler | |
Resmi Adı | Tayvan |
Yönetim Biçimi | Yarı başkanlık tipi demokrasi |
Bağımsızlık Tarihi | 1 Ocak 1912 (kuruluş) - 7 Aralık 1949 (Çin ana karasından Tayvan’a nakil) |
Başkent | Taipei (2,7 milyon) |
Yüzölçümü | 35.980 km2 |
Nüfusu | 23,8 milyon (2020) |
Nüfusun Etnik Dağılımı | %95’ten fazlası Han Çinler, geri kalan kısmı Malay-Polinezyalılar ve yerli etnik gruplardır. Ülkede 16 farklı etnik grup resmen tanınmaktadır. |
İklimi | Tropikal deniz iklimi hâkimdir. Haziran-ağustos ayları yağışlı, tüm yıl bulutludur. |
Coğrafi Konumu | Doğu Asya’da, Pasifik Okyanusu’nda bir adalar ülkesidir; Çin’in güneydoğusunda, Filipinler Denizi, Güney Çin Denizi ve Filipinler’in kuzeyinde yer alır. |
Komşuları | Hiçbir ülke ile kara sınırı yoktur; kıyı şeridi 1.566 km’dir. |
Dil | Mandarin Çincesi, Tayvanca ve yerel diller |
Din | %35 Budist, %33 Taoist, %19 dinsiz ya da inancını belirtmeyen, %4 Hristiyan, %1 Müslüman, %10 diğer |
Ortalama Yaşam Süresi | 80,6 yıl (2020) |
Okuma-Yazma Oranı | %98,5 (2014) |
Para Birimi | Yeni Tayvan Doları |
Millî Gelir | 586,104 milyar dolar (2019 IMF) |
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir | 24.827 (2019 IMF) |
İşsizlik Oranı | %3,7 (2020) |
Enflasyon Oranı | %1,8 (2020) |
Reel Büyüme Hızı | %2,5 (2019) |
Yoksulluk Oranı | %1,5 (2012) |
İhracat Ürünleri | Petrol yağları, elektronik entegre devreler, optik cihazlar, binek otomobil, kara yolu taşıtları için yedek parça, çelik, bilgisayar, plastik, petrokimya ürünleri |
İthalat Ürünleri | Ham petrol, elektronik entegre devreler, petrol yağları, doğal gaz, kömür, çelik, bilgisayar, yarı iletkenler, telekomünikasyon aletleri, tekstil ürünleri, kimyasallar |
Başlıca Ticaret Ortakları | Çin, Japonya, ABD, Güney Kore, Hong Kong, Singapur, AB ve ASEAN ülkeleri |
Ülke Tarihi
Tayvan Adası’nın ilk yerleşimcilerinin MÖ 6000’li yıllarda Çin ana karasından geldiği tahmin edilmektedir. Han Çinlilerinin 13. yüzyıldan itibaren adaya gelmeye başladığı ve 17. yüzyıldan itibaren sömürge faaliyetleri kapsamında Avrupalı devletlerin gelişine kadar bölgede yerel Middag Krallığı’nın hüküm sürdüğü bilinmektedir. 17. yüzyılın ilk yarısındaki Hollanda ve İspanyol işgallerinin ardından Çin’de yıkılan Ming Hanedanı temsilcileri bölgeyi Avrupalı işgalcilerden temizleyerek kısa süreli Tungning Krallığı’nı kurmuştur. Tayvan 1683’te Çin ana karasındaki Çing Hanedanı’na bağlanmıştır. Bu süreç yerli halkın birkaç yıl arayla çıkardığı onlarca isyana karşın 1895 yılına kadar devam etmiştir.
1894-1995 yıllarındaki Birinci Çin-Japon savaşında Çing Hanedanı’nın mağlup olması üzerine Tayvan Japonya’ya bırakılmış, halkın Japon güçlerine karşı sürdürdüğü direniş hareketleri yaklaşık 15.000 kişinin ölümü ile 1897 yılında sona ermiştir. Japon idaresi döneminde Tayvan, sanayi ve ulaşım altyapılarıyla donatılırken, tarımsal üretim ve ham madde birikimiyle de Japonya’nın kalkınmasına katkıda bulunmuştur. 1930’lara gelindiğinde Tayvan dünyanın en büyük şeker üreticilerinden biri hâline gelmiştir. Bu yıllarda aynı zamanda bölgede büyük bir asimilasyon politikası uygulanmış, 300.000’den fazla Japon Tayvan’a yerleştirilerek demografik yapı değiştirilmiştir, dinî ve kültürel ögeler yasaklanmış, halk Japon soyadları almaya zorlanmıştır.
Tayvan İkinci Dünya Savaşı’nda stratejik bir önem kazanırken, Tayvan halkı da Japonya saflarında savaşmak zorunda bırakılmış, savaşın sonlarına doğru ada ABD’nin ağır askerî bombardımanlarına maruz kalmıştır. Savaşın sona ermesinin ardından Tayvan’daki yaklaşık 300.000 Japon ülkesine geri gönderilmiştir.
Tayvan’da bu süreç yaşanırken Çin ana karasında yaklaşık 2.000 yıl devam eden hanedanlıklar dönemi 1911 yılındaki Xinhai Devrimi ile sona ermiş ve Çin Cumhuriyeti ilan edilmiştir. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Japon Savaşı, Çin İç Savaşı ve milliyetçi Kuomintang yönetimi altında geçen yıllardan sonra, İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesiyle birlikte Çan Kay Şek (Chiang Kai-shek) liderliğindeki milliyetçi Kuomintang yönetimi ile Mao Zedong liderliğindeki Çin Komünist Partisi arasındaki mücadele ve iç savaş yeniden hareketlenmiştir. Mao liderliğindeki komünist kanadın hâkimiyeti ele geçirmesinin ardından 1 Mart 1949’da Pekin’de Çin Halk Cumhuriyeti ilan edilirken, milliyetçi kanat Taipei’ye çekilmiş ve 1951 yılına kadar Çin ana karasındaki bazı bölgeleri kontrolünde tutmayı başarmıştır. Tayvan’daki milliyetçi tek parti yönetimi devam ederken, ülkenin sanayileşmesi ve kalkınması yönünde adımlar atılmış, bu süreçte komünist yönetimle iş birliği içinde olduğu suçlamasıyla on binlerce insan hapse atılmış, bir kısmı da idam edilmiştir. Soğuk Savaş yıllarının ilk dönemlerinde, özellikle 1970’lerin başlarına kadar pek çok dünya devleti Tayvan’daki Çin Cumhuriyeti’ni Çin’in meşru temsilcisi olarak görmüş ancak Birleşmiş Milletler’in (BM) 1971 tarihli 2758 no.lu Genel Kurul Kararı’nın ardından Çin Halk Cumhuriyeti uluslararası alanda Çin ana karasının resmî temsilcisi olarak görülmeye başlanmıştır. Tayvan 1980’li yıllardan itibaren yönetimde demokratikleşme yolunda önemli adımlar atmış, aynı zamanda ekonomik kalkınmasını da güçlü biçimde sürdürmüştür. Çin Halk Cumhuriyeti’ne karşı yürütülen egemenlik söylemi ise resmî düzeyde hâlen devam etmektedir.
Siyasi Yapı
Tayvan’ın bir devlet olarak siyasi pozisyonu uzun yıllardır tartışmalıdır. Çin Cumhuriyeti ismini kullanan Tayvan, hâlen Çin ana karasının resmî temsilcisi olduğu iddiasından vazgeçmemişse de hâlihazırda bu iddianın bir karşılığı bulunmamaktadır. Benzer şekilde Çin Halk Cumhuriyeti de Tayvan’ı kendi egemenlik alanı içerisinde görse de Tayvan’ın ayrı bir anayasası, yönetim düzeni ve ordusu bulunmaktadır. Çin Halk Cumhuriyeti bu politikayı daha ziyade Tayvan’ın uluslararası alanda tanınmasını engellemek adına sürdürmektedir. Böylece Çin Cumhuriyeti yerine Tayvan ve Çin Taipei isimleri uluslararası alanda öne çıkmaktadır. Dolayısıyla her iki devlet de “Tek Çin Politikası” kapsamında kendisini Çin’in dünyadaki tek temsilcisi olarak görmektedir. Bununla birlikte dünyada yalnızca 15 devlet Tayvan’ı resmî olarak tanımakta; aralarında Türkiye, ABD, Rusya ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin de yer aldığı 60 kadar devletse Tayvan’la yarı resmî düzeyde ilişki kurmaktadır. Öte yandan BM de Çin Halk Cumhuriyeti’ni Çin ana karasının uluslararası tek meşru temsilcisi olarak tanımaktadır.
Temsilî demokrasi ile yönetilen Tayvan’da devlet başkanı ve yardımcısı dört yılda bir düzenlenen seçimlerle belirlenmektedir. 2016 seçimlerinde aldığı %56’lık oy oranıyla devlet başkanı seçilen Tsai Ing-wen, Ocak 2020’de gerçekleştirilen son seçimlerde oylarını %57’ye çıkartarak ikinci kez başkan seçilmiştir. Cumhurbaşkanı hükümeti kurması için başbakanı görevlendirmekte, başbakan yardımcısı ve hükümetse başbakan tarafından belirlenmektedir. Başbakanlık görevini 2019 yılından bu yana Su Tseng-chang yürütmektedir. Kendisi bu görevi 2006-2007 yıllarında da icra etmiştir. Yasama organı 113 sandalyeden oluşan parlamentodur. Milletvekilleri başkanlık seçimlerinden ayrı olarak dört yılda bir düzenlenen seçimlerle belirlenmektedir. 2020 yılı Ocak ayında yapılan son seçimlerde Demokratik İlerleme Partisi (DPP) %34 oy ve 61 milletvekiliyle seçimlerden galip ayrılmıştır.
Ekonomik Durum
İkinci Dünya Savaşı sonrasında bağımsız bir devlet hâline geldiğinde dünyanın en küçük ve zayıf ekonomilerinden biri durumunda olan Tayvan, takip eden süreçte hızlı ve şaşırtıcı bir büyüme ile günümüzde dünyanın önemli ekonomilerinden biri olmayı başarmıştır. Öyle ki son 30 yıllık büyüme hızı ortalama %8 civarındadır. Hâlihazırda ülkedeki yoksulluk, işsizlik ve enflasyon oranları da oldukça düşüktür. Diplomatik statüsü sebebiyle pek çok dünya devleti tarafından resmen tanınmıyor oluşu Tayvan’ın siyasi ve ekonomik alanda karşı karşıya kaldığı en önemli sorundur. Bunun dışında hızla yaşlanan nüfus ve düşük doğum oranları da istihdam açısından sorun teşkil etmektedir. Bölgedeki rekabetçi pazarın da Tayvan açısından bir dezavantaj oluşturduğu söylenebilir. Buna karşın Tayvan yarım trilyon doları aşan GSYİH’si ile G20 seviyesinin hemen altında yer almaktadır. Çin’le ilişkiler de ekonomi açısından belirleyici rol oynamaktadır. İhracata ve Çin yatırımlarına olan bağımlılığın azaltılması için son yıllarda Güney ve Güneydoğu Asya pazarı ile ilişkilerin güçlendirilmesine dönük adımlar atılmaktadır.
Endüstri Tayvan ekonomisi açısından hayati öneme sahiptir. İstihdamın ve GSYİH’nin üçte birinin karşılandığı sanayi sektöründe öne çıkan sahalar; elektrik-elektronik, petrokimya, demir-çelik, makine, çimento, gıda işleme ve ilaçtır. Hizmet sektörünün ekonomideki payı %60’lar civarında olup iletişim ve bilgi teknolojileri oldukça gelişmiştir. Acer, Asus ve HTC’nin yanı sıra Microsoft, Apple ve Amazon için üretim yapan Foxconn gibi küresel teknoloji markaları, ülkenin tanınmış firmalarındandır. Tayvan’ın hemen her bölgesinde büyük teknoloji parkları bulunmakta ve uluslararası teknoloji fuarları düzenlenmektedir. Tayvan ayrıca, bölgesindeki pek çok ülkede önemli bir dış yatırımcı pozisyonundadır. Başta Çin Halk Cumhuriyeti olmak üzere Vietnam, Malezya, Endonezya, Tayland ve Filipinler’de binlerce Tayvan menşeli firma faaliyet göstermektedir. Çin’deki Tayvanlı işletmelerin sayısının 50.000’in üzerinde olduğu ve Tayvan iş gücünün %10’dan fazlasının Çin ana karasında faaliyet gösterdiği ifade edilmektedir. Gerek Çin Halk Cumhuriyeti’nin Tayvan’daki gerekse Tayvan’ın Çin’deki yatırımlarının bu denli yüksek oluşunun ülkenin ekonomik bağımsızlığı açısından uzun vadede tehlike yaratacağı hususu son yıllarda ciddi biçimde tartışılmaktadır.
Tayvan, dış ticarette ham madde ve ara mal ihraç ederek bunları işleyip nihai ürüne dönüştürme stratejisi benimsemektedir. Özellikle düşük maliyetle Çin’den ithal edilen ürünler başta ABD ve AB ülkeleri olmak üzere dünyanın pek çok noktasına re-export yöntemiyle ihraç edilmektedir. Dolayısıyla ihracat ve ithalat rakamları ülke potansiyelinin üzerinde ve oldukça yüksek seyretmektedir.
Dış ticaret hacmi 2018 yılında 335 milyar doları ihracat, 286 milyar doları ithalat olmak üzere toplamda 621 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Tayvan’ın en büyük dış ticaret ortağı toplam 150 milyar doları aşan hacmiyle Çin Halk Cumhuriyeti’dir.
Türkiye ile İlişkiler
Türkiye Çin Halk Cumhuriyeti’ni Çin’in tek egemen ve resmî temsilcisi olarak tanımakta, dolayısıyla Tayvan’ı (Çin Cumhuriyeti) resmen tanımamaktadır. Buna karşın Tayvan’la ikili ilişkilerini dünyadaki pek çok devletin yaptığı gibi yarı resmî düzeyde sürdürmektedir. Tayvan yönetimini temsilen Ankara’da Ekonomik ve Kültürel Misyon bulunmaktadır. Benzer şekilde ülkemizin de Taipei’de Türk Ticaret Ofisi mevcuttur.
İki ülke arasında özel sektör üzerinden sürdürülen ticari ilişkiler, esasen resmî düzeyde tanınan pek çok dünya ülkesine göre daha iyi durumdadır. 1990’lı yıllardan itibaren büyüme trendine giren karşılıklı ticaret hacmi ilk kez 2004 yılında 1 milyar doları açmış, 2010 yılında 2 milyar dolar seviyesini yakalamış, 2010’lu yıllarda durağan bir seyir izlemiştir. Bütün bu süreçte de ticaret hacmi Türkiye aleyhine açık verecek şekilde gerçekleşmiştir. Karşılıklı ticaret hacmi son olarak 2018 yılında 269 milyon doları Türkiye’den Tayvan’a ihracat, 1,635 milyar doları ithalat olmak üzere, toplamda 1,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’den Tayvan’a ihraç edilen başlıca ürünler; mermer, bakır, doğal taşlar, demir, krom ve çeşitli kimyasallardır. Tayvan’dan ithal edilen başlıca ürünlerse; elektronik entegre devreler, elektronik transformatörler, bilgisayar, telefon cihazları, metal işleme aletleri, petrol yağları, kauçuk, pamuk, telefon alıcıları ve oto yedek parçadır. Türkiye bölgeye yönelik dış ticaret politikalarında Çin, Japonya ve Güney Kore gibi başat ekonomileri öncelemekle birlikte, son yıllarda yeni pazar arayışlarını da arttırmıştır. Bu bakımdan önümüzdeki yıllarda bölgede giderek gelişen Vietnam, Tayland, Filipinler gibi ülkelerle birlikte Tayvan’a yönelik ticari adımların da resmî ve sivil platformlarda hızlandırılması beklenmektedir.
Müslümanların Durumu
Tayvan dinî çeşitliliğin yüksek olduğu bir ülkedir. Ülkede en yaygın iki din Budizm ve Taoizm’dir; bunlar dışında Hristiyanlık, Müslümanlık ve yerel inanışlar da yaygındır. Müslümanlar adaya ilk olarak 17. yüzyılda Çin ana karasından gelmiş fakat takip eden süreçte İslamiyet bölgede yaygınlaşmamıştır.
19. yüzyılın sonlarında başlayan ve İkinci Dünya Savaşı sonuna kadar devam eden Japon sömürge yönetiminin politikaları kapsamında ülkede İslamiyet yasaklanmış, bu nedenle yerli Müslümanların birçoğu ya inancını gizli şekilde yaşamaya devam etmiş yahut zamanla İslamiyet’ten uzaklaşmıştır. Ülkedeki Müslümanların sayısı 1980’li yıllardan sonra dışarıdan gelen göç dalgalarıyla giderek artmıştır.
Günümüzde Tayvan’da yaklaşık 250.000 kadar Müslüman’ın yaşadığı tahmin edilmektedir ki, bu da ülke nüfusunun %1’den fazlasına tekabül etmektedir. Ülkedeki Müslümanların 70.000 kadarını Çin ana karasından gelen Çin asıllı Müslüman Huiler oluşturmaktadır. Huiler, İslamiyet’i benimseyen Çin’in ana milliyeti olan Han ulusuna mensup Çinlilerdir. Ülkedeki Müslümanların geri kalan kısmını ise son yıllarda başta Endonezya olmak üzere bölge ülkeleri ve İslam coğrafyasının diğer yerlerinden çalışmak için gelen göçmenler oluşturmaktadır. Ülkedeki Müslümanların büyük çoğunluğu Hanefi mezhebine mensuptur.
Tayvan Müslümanları oldukça sorunlu olan bir bölgede, görece daha rahat ve makul şartlara sahiptir. Özellikle Çin’in Doğu Türkistan, Tayland’ın Patani, Myanmar’ın Arakan ve yakın geçmişe kadar Filipinler’in Moro’da uyguladığı politikalar düşünüldüğünde Tayvanlı Müslümanlar açısından şartların daha olumlu olduğu söylenebilir. Bununla birlikte ülke Müslümanlarının en önemli sorunu, dinî eğitim verecek okul vb. kurumların olmayışıdır. Cami ve İslam kültür merkezleri Müslümanların bu yöndeki ihtiyacını sınırlı düzeyde karşılayabilmektedir. Özellikle yerli Müslümanların ana dillerinde İslami eserlere ulaşma imkânı bir hayli kısıtlıdır ve ebeveynler çocuklarına İslam dinini ve kültürünü öğretme ve yaşatma noktasında yardıma ihtiyaç duymaktadır. Çincenin dil ve alfabe yapısından dolayı yeni nesillerin İslami terminolojiyi ve kavramları tanıması da giderek zorlaşmaktadır. Öte yandan Müslümanlar siyasal ve kamusal alanda temsil açısından oldukça zayıftır. Müslümanların hem belirli bölgelerde nüfuslarının az oluşu hem de siyasi faaliyetlerinin azlığı nedeniyle resmî düzeyde temsilleri söz konusu olamamaktadır.