Temel Göstergeler | |
Resmi Adı | Türkmenistan Cumhuriyeti |
Yönetim Biçimi | Başkanlık tipi demokrasi |
Bağımsızlık Tarihi | 27 Ekim 1991 |
Başkent | Aşkabat (1.1 milyon) |
Yüzölçümü | 488.100 km2 |
Nüfusu | 5.8 Milyon (2018) |
Nüfusun Etnik Dağılımı | %85 Türkmen, %5 Özbek, %4 Rus, %6 diğer |
İklimi | Bir Orta Asya ülkesi olan Türkmenistan, batıdan Hazar Denizi, güneyden İran güneydoğudan Afganistan, kuzeydoğudan Özbekistan ve kuzeyden Kazakistan ile çevrilidir. |
Coğrafi Konumu | Subtropikal çöl iklimi. Yazlar çok sıcak ve kurak, kışlar çok soğuktur. Yağış miktarı oldukça düşüktür. Ülke topraklarının büyük bir bölümü çöldür. |
Komşuları | Özbekistan (1.793 km), İran (1.148 km), Afganistan (804 km), Kazakistan (413 km), Hazar Denizi (1.768 km) |
Dil | Türkmence, Rusça, Özbekçe, diğer |
Din | %90 Müslümanlık, %8 Hristiyanlık, %2 diğer |
Ortalama Yaşam Süresi | 69.7 yıl |
Okuma-Yazma Oranı | %99.7 |
Para Birimi | Manat |
Millî Gelir | 37.9 milyar dolar (2017 IMF) |
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir | 6.643 dolar (2017 IMF) |
İşsizlik Oranı | %3.4 (2017) |
Enflasyon Oranı | %6 (2017) |
Reel Büyüme Hızı | %6.5 (2017) |
Yoksulluk Oranı | Bilinmiyor |
İhracat Ürünleri | Doğalgaz, petrol yağları, pamuk ve pamuk ipliği, ham petrol |
İthalat Ürünleri | İşlenmiş metal, iş makineleri, gıda, canlı hayvan, elektronik cihazlar, sanayi kimyasalları, ilaç, tekstil ürünleri |
Başlıca Ticaret Ortakları | Çin, Türkiye, Almanya, Rusya, ABD, İtalya, Gürcistan, Güney Kore |
Ülke Tarihi
İslam öncesi dönemde Sasanî İmparatorluğu’nun hakimiyeti altında kalan bugünkü Türkmenistan toprakları, henüz Hz. Osman’ın hilafeti döneminde, İslam orduları tarafından fethedilmiş ve özellikle Horasan’ın merkezi Merv şehrinin fethinden sonra bu bölge İslam fetihleri için bir karargah işlevi görmeye başlamıştır.
İslam hakimiyeti altında önce Emevî, ardından Abbasî yönetimi altında kalan bölgede, 9. ve 10. yüzyıllarda Tâhirîler ve Sâmânîler de hüküm sürmüştür. 11. yüzyılın ortalarından itibaren Büyük Selçuklu Devleti’nin hüküm sürdüğü bu topraklarda, 13. yüzyılda başlayan Moğol istilaları, Türkmen topluluklardan bir kısmının göç yoluyla bölgeyi terk etmesine yol açmıştır. Bu göçler esnasında Türkmenlerin bir kısmı Maveraünnehir’den Anadolu’ya kadar geniş bir coğrafyaya yayılmış, bir kısmı ise bölgedeki varlığını sürdürmüştür. Bölgede kalan Türkmenler yüzyıllar boyunca Moğol ve Timur İmparatorluğu’nun hakimiyeti altında varlıklarını sürdürmüşlerdir.
19. yüzyılın sonlarına doğru Çarlık Rusyasının hakimiyeti altına giren Türkmenistan bölgesi, Sovyetler Birliği’nin kurulması ile birlikte SSCB içerisinde yer almış ve birliğin yıkılmasına kadar 70 yıl kadar Sovyet Rusya’nın hakimiyeti altında kalmıştır. Türkmenistan Cumhuriyeti bağımsızlığını ancak birliğin yıkılması ile birlikte 1991 yılında kazanabilmiştir.
Ekim 1990’da Türkmenistan SSC’nin ilk cumhurbaşkanı olarak seçilen Saparmura tNiyazov, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra da görevine devam etmiştir. 1993 yılında kendisini Türkmenbaşı ilan eden ve bunu soyadı olarak kullanan Niyazov, 1999 yılında “ebedî başkan” olarak belirlenmiş ve Aralık 2006’daki ölümüne kadar 15 yıl devleti yönetmiştir. Türkmenbaşı’nın ölümünden sonra Şubat 2007’de yapılan seçimleri Kurbankulu Berdimuhammedov kazanarak Türkmenistan’ın yeni devlet başkanı olmuştur. Berdimuhammedov daha sonra 2012 ve 2017’de yapılan seçimlerde de oyların tamamına yakınını alarak yerini muhafaza etmiştir ve halen Türkmenistan Devlet Başkanı olarak görev yapmaktadır.
Siyasî Yapı
Sovyetler Birliği’nin dağılması üzerine 27 Ekim 1991’de bağımsızlığını ilan eden Türkmenistan, BM tarafından 12 Aralık 1995 tarihinde kabul edilen kararla “Daimi Tarafsız Ülke” statüsündedir. Bu sebeple Türkmenistan askerî ittifaklara katılmamakta, topraklarında yabancı üs bulundurmamaktadır. Devlet temel prensip olarak belirlediği bu tarafsızlık ilkesi ile hareket etmekte ise de, son dönemde “Aktif Tarafsızlık” söylemi çerçevesinde askerî konular ve güvenlik meselelerine ilişkin ittifaklar gündeme gelmektedir.
Türkmenistan başkanlık sistem ile yönetilen bir cumhuriyet olmakla birlikte bağımsızlığın ilanından bu yana ülke tek parti rejimi ile yönetilmektedir. Devlet başkanı aynı zamanda başbakanlık makamının ve ülkenin tek siyasî partisi olan Türkmenistan Demokratik Partisi’nin de başında bulunmaktadır. Yasama organı olarak görev yapan millet meclisinde 125 milletvekili bulunmaktadır ve vekiller beş yıllığına seçimle belirlenmektedir. Yürütmenin başı devlet başkanıdır. Bakan olarak görev yapan 9 başkan yardımcısının dışında 23 bakan ve 5 bakan yetkisini haiz komite başkanı bulunmaktadır. Ülke idarî olarak beş vilayetten oluşmakta olup bunlar Ahal, Balkan, Daşoğuz, Mari ve Lebap’tır.
Ekonomik Durum
Genç bir devlet olan Türkmenistan, sahip olduğu zengin doğalgaz rezervlerine dayalı ekonomisi ile son yıllarda istikrarlı ve yüksek bir büyüme trendi yakalamıştır. Buna karşın, ülkedeki yoksulluk ve işsizlik oranının, resmî rakamlarda görülenin çok üzerinde olduğu bilinmektedir.
2017 yılı verilerine göre, sahip olduğu 17.5 trilyon m3 doğalgaz rezervi ile İran, Rusya ve Katar’dan sonra bu alanda dördüncü sırada olan Türkmenistan, aynı zamanda dünyanın en önemli pamuk üreticilerinden biridir. 2009 yılındaki küresel ekonomik kriz ve Rusya ile yaşanan anlaşmazlıklar doğalgaz ihracatında daralmalara sebep olmuşsa da, son yıllarda Çin üzerinden yeni bir boru hattı inşa edilmiş ve doğalgaz ihracatında alternatif bir güzergah oluşturulmuştur.
Son on yılda yakalanan %9.5’luk ortalama büyüme hızı ile dünyada en yüksek büyüme trendlerinden birine ulaşan Türkmenistan’da ekonominin sektörel dağılımına bakıldığında hizmet sektörünün %47 ile ilk sırada geldiği görülmektedir. Onu %45 ile sanayi ve %7.5’la tarım sektörü takip etmektedir. Tarım sektörü millî gelirdeki bu düşük payına karşın istihdamın neredeyse yarısını tek başına karşılamaktadır. %80’i çöl olan ülkede tarım alanları son derece sınırlı olup, yanlış sulama politikaları da tarımsal faaliyetleri olumsuz etkilemiştir. Buna rağmen Türkmenistan, yıllık 1 milyon ton civarındaki pamuk üretimi ile dünyanın en büyük 9. pamuk üreticisi konumundadır. Ülkede pamuktan sonra en önemli ikinci tarım ürünü ise buğdaydır.
Dış ticarette genel olarak dengeli bir seyir izleyen Türkmenistan’da yıllık dış ticaret hacmi 2010’lu yılların başlarında 20 milyar doları aşmış, ancak petrol ve doğalgaz fiyatlarında yaşanan küresel dalgalanmalar sebebiyle son yıllarda ihracat rakamlarında belirgin bir düşüş gözlemlenmiştir. Son olarak 2017 yılında, 7.7 milyar doları ihracat, 3.6 milyar doları ithalat olmak üzere 11.2 milyar dolarlık dış ticaret hacmi yakalanmıştır. Daha önce de belirtildiği gibi, Türkmenistan’ın başlıca ihraç ürünü doğalgaz ve pamuktur. Bunların dışında ham ve rafine petrol, pamuk ipliği, tekstil ürünleri, halı ve pamuk yağı da başlıca ihraç ürünleri olarak sayılabilir. Doğalgaz özellikle son yıllarda büyük oranda Çin’e satılmaktadır. Doğalgaz satışında özellikle Avrupa ve Afganistan-Pakistan-Hindistan üzerinden yeni güzergahlar oluşturma yönündeki projelerin kısa vadede hayata geçirilme ihtimali düşük gözükmektedir. Ancak ekonomide çeşitliliğin yakalanabilmesi bakımından gerek doğalgaz ticaretinde yeni ortaklar bulunması, gerek doğalgaz dışı gelirlerin arttırılması, Türkmenistan ekonomisinin geleceği açısından hayatî önem taşımaktadır. Ülkenin başlıca ithalat kalemleri ise demir-çelik ürünleri, inşaat malzemeleri, motorlu araçlar, altın, elektronik cihazlar ve gıda ürünleridir. Çin dışında ülkenin başlıca ticaret ortakları Türkiye, Rusya, ABD, İtalya, Almanya, Gürcistan ve Güney Kore’dir.
Türkiye ile İlişkiler
Türkiye ile Türkmenistan arasındaki ilişkiler, Türkmenistan’ın bağımsızlığını ilan ettiği 1991 yılından bu yana son derece olumlu ve yakın düzeyde seyretmektedir. Öyle ki Türkiye, Türkmenistan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan ve Aşkabat’ta ilk büyükelçilik açan ülke konumundadır.Aynı şekilde Türkmenistan da ilk büyükelçiliğini Türkiye’de açmıştır. İki ülke arasında “Bir millet, iki devlet” anlayışı ile ortak tarihî, kültürel ve toplumsal bağları önemseyen sıkı bir dostluk ilişkisinin mevcut olduğu söylenebilir.
İki ülke arasındaki üst düzey ziyaretler oldukça fazladır. Gerek daha önceki dönemlerde, gerek mevcut Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan tarafından Türkmenistan’a pek çok ziyaret gerçekleştirmiş, aynı şekilde gerek Saparmurat Türkmenbaşı ve gerek mevcut cumhurbaşkanı Kurbankulu Berdimuhammedov ülkemizi ziyaret etmişlerdir. İki ülke liderleri son ziyaretlerini 2015 yılında gerçekleştirirken, son yüz yüze görüşmelerini ise 2017 yılında Pakistan’da yapılan 13. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) Liderler Zirvesi’nde gerçekleştirmişlerdir.
Türkiye ile Türkmenistan arasındaki ticarî ilişkiler de oldukça güçlüdür. Özellikle Türk şirketlerinin Türkmenistan’da yüklendiği taahhüt projeleri, ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesinde başat rol oynamıştır. Türkmenistan’da 600’ün üzerinde Türk şirketi faaliyet göstermekte olup, bugüne kadar üstlenilen projelerin toplam maliyeti 50 milyar dolara yaklaşmıştır. Öte yandan ticarî ilişkileri güçlendirmek üzere iki ülke arasında pek çok ticaret antlaşması imzalanmıştır.
İki ülke arasında 2006 yılında 471 milyon dolar olan ticaret hacmi, 2014 yılında tarihinin en yüksek seviyesine çıkarak 2.8 milyar dolara ulaşmış, son olarak 2017 yılında ise 1.4 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bunun 1 milyar doları Türkiye’den ithalat şeklinde olup Türkiye, Türkmenistan’ın en çok ithalat gerçekleştirdiği ülke konumundadır. Türkmenistan’ın Türkiye’den ithal ettiği başlıca ürünler, inşaat malzemeleri, demir-çelik, gıda ve tekstil ürünleri iken, Türkiye’ye ihraç edilen başlıca ürünler pamuk ve pamuk ürünleridir.
Türkiye ile Türkmenistan arasındaki kültürel ilişkiler de son derece güçlüdür. Türkmenistan’dan ülkemizi her yıl yaklaşık 200 bin ziyaretçi gelmekte olup, nüfusu 5 milyon civarındaki bir ülke için bu rakam oldukça yüksektir. Öte yandan Türkmenistan’da 10 bin kadar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bulunmaktadır.
Müslümanların Durumu
Henüz asr-ı saadet devrinde İslamiyet’le tanışan Türkmenistan bölgesi, Hz. Osman döneminde fethedilmiş ve böylece hicrî 1. yüzyıldan itibaren İslam coğrafyasına dahil edilmiştir. Gerek Orta Asya coğrafyasındaki fetih hareketlerinin karargah noktası olması, gerek Türk-İslam medeniyetinin gelişerek yayıldığı bölge olması bakımından büyük önem taşıyan Türkmenistan, günümüze kadar bir İslam beldesi olarak varlığını sürdürmüştür.
Günümüzde ülkede halkın büyük bir bölümü Müslümandır ve Hanefî mezhebine mensuptur. Sovyet rejimi sırasında nüfus içerisinde çok daha yüksek olan Rusların oranı, son yıllarda giderek azalmakta, böylece ülkede Müslümanların oranı da her geçen yıl artmaktadır.
Türkmenistan, Orta Asya coğrafyasında halkı Müslüman olan diğer ülkeler gibi, Sovyetler Birliği döneminde büyük bir dinsizleştirme politikasına maruz bırakılmış ve halkın inanç değerleri, gelenekleri ve dini yaşantılarından uzaklaştırılması için çok katı uygulamalar hayata geçirilmiştir. Bu kapsamda ülkedeki camiler kapatılmış, dinî eğitim yasaklanmış, halkın ibadet özgürlüğü engellenmiş, komünist rejimin dayattığı materyalist anlayış ve yaşam biçimi yaygınlaştırılmaya çalışılmıştır. Buna karşın Türkmenistan halkı dinî duygularını korumayı başarmış ve Müslümanlık Türkmenistan’ın temel vasıflarının başında gelmeye devam etmiştir. Ancak Sovyet rejimi tarafından 70 yıl süreyle uygulanan bu katı politikalar halkın dinî tecrübe ve geleneklerinden ayrı düşmesine, din anlayışının ve yaşantısının tahrip ve tahrif edilmesine yol açmıştır. Öte yandan bağımsızlık sonrası dönemde, yeni devlet yönetimi de halkın inanç değerleri ve dinî yaşantılarına ilişkin katı bir tutum sergilemeye devam etmektedir. Ülke genelinde ve her alanda topluma karşı uygulanan katı politik tutum ve yasakçı anlayış dinî alanda da mevcuttur. Ancak bu olumsuz tabloya karşın, ülke genelinde yavaş da olsa var olan iyileşmenin, önümüzdeki yıllarda ülke Müslümanları açısından daha olumlu bir tablo ortaya çıkarması beklenmektedir.